Celal Çavdar
Her çocuğun bir öğretmeni vardır. Öğretmen; eğitmen, öğreten, gözeten, bazen de bire bir öğrencisiyle yakından ilgilenen bir varlıktır. Öğretmen; ötekileştirmeden birey olmasında yol gösteren, çevresinden uzak çocukları arkadaşlarıyla kaynaştıran, içine kapanık utangaç ve sessiz olanların karakter, beceri ve öz güvenini ortaya çıkartmasında rehber olandır. Bazen arkadaş, kimi zaman sırdaş, çoğu zaman anne baba şefkatiyle yaklaşan, çocukların ileri yaşlarda kendisine örnek alacağı gerek bilgi, beceri, kabiliyet hayata tutunma başarılı olma noktasında ilk aklına gelen öğretmenidir.
Öğretmen sadece okuma yazma öğreten olarak tarif edilemez. Kimi öğretmenler vardır ki anne – babadan, ağabey- abladan ötedir. Hayatın her aşamasında mutlaka öğretmeninizi hatırlar ve yad edersiniz
Benim öğretmenim bir gün derste hiç unutmam her fırsatta anlatırım:
OKUYAN OKUR OKUMAYAN İNŞAATA sözünü detaylı bir şekilde ne kadar doğru ne kadar yanlış bir düşünce olduğunu 45 dakika boyunca anlatmıştı. Anlatımı, verdiği örnekler beni öyle çok etkilemişti ki bunu burada uzun uzun yazsam olmaz. Ezbere kulaktan duyma vs. bilgilerle yapılan işlerin uzun vadede sağlıklı olmayacağını, sadece günü kurtarmaktan öteye gidemeyeceğini, usta bilge tecrübe ehli bir birey olmanın yolunun okumaktan geçtiğini usanmadan sıkılmadan anlattı.
Anlattı anlatırken de sınıfta bizlere dersi ne kadar dinlediğimizi, ne anladığımızı, anlamakta zorlandığımız yerler var mı yok mu diye istişare yoluyla ”sen aşçı olsan”, ”sen marangoz olsan”, ”sen duvar ustası olsan” şeklinde sorular ve örnekler vererek anlattı. Öyle ki sınıfta hepimiz pür dikkat can kulağıyla dinlemişiz farkında dahi değiliz. ”Çocuklar bugün sınıf olarak hepinize teşekkür ediyorum, sizler ülkemizin gelişiminde çok güzel yerlerde katkı sağlayacaksınız” dedi ve zil çaldı herkes teneffüse çıktı. Ben hala masada oturuyormuşum farkında değilim. Arkadaşlar ”Seni aradık yoktun, sen bahçeye çıkmadın mı teneffüse yoksa” deyince kendime geldim. Ogün bugün seneler geçti bizler büyüdük, evlendik çocuk sahibi olduk, çocuklarımız büyüdü dede olduk. Öğretmenimin bana anlattıklarını, öğrettiklerini ben çocuklarıma anlatıyorum hem de gururla bıkmadan usanmadan. O öğretmenim hala yaşıyor. Rabbim sağlık, sıhhat afiyet dolu ömürler nasip etsin. Gülperi Kılıç benim gözümde, nazarımda anam gibi sevdiğim ayırt etmediğim kıymetli öğretmenim.
Gülperi öğretmenim ile tanışmamız eğitimim dolayısıyla 1980’de başladı, 1985’de sona erdi.
Biz ilkokuldan mezun olduktan sonra yüzlerce öğrenci yetiştirdi, okumayı yazmayı öğretti. Ben de o şanslı yüzlerce öğrencinin içinden bir tanesi olmanın onurunu, gururunu yaşıyorum.
Öğrenebildiğim ve hala öğrenmeye, kendimi geliştirmeye beni teşvik ettiği için öğretmenime minnettarım.
Öğretmenler sanatkardır, binlerce eseri olur bir toplumun gelişmesinde büyümesinde nesilden nesile, kuşaktan kuşağa öğretmenlerin emeği, sabrı kilim misali nakış nakış ilmeği vardır.
Biz evimizde iki çocuğumuzun yaramazlık ve gürültüsüne, kahrına tahammül edemezken, öğretmenlerimiz bir sınıf dolusu en az 40 çocuğun hem de her gün katlanıyor ve yetmiyor onları eğitiyor.
GŪLPERİ KILIÇ Öğretmenimizin ellerinden öpüyorum, Ahde vefayı fazlasıyla hak ettiğine inanıyorum. Binlerce öğrencisinin içinde malum herkes işinde gücünde. Herşeye vakit buluyor zaman ayırıyoruz Gülperi öğretmenimize de kendisini onurlandıracak bir iki satır yazı teşekkür, minnet şükran duygularını dile getirecek yok mu acaba dedim ve sizlerin adına aklımın erdiği, dilimin döndüğü kadarıyla yazdım.
Siz Gülperi Kılıç öğretmenimizin öğrencilerinden istirhamım yorumlarınızı eksik etmeyin, yeterli gelecektir kanaatindeyim.
24 Kasım Öğretmenler Gününe dair haber içeriğine öğretmenimiz Gülperi Kılıç’a yer verdiği için Taşova gazetesine çok çok teşekkür ediyorum
Bu vesile ile 24 Kasım Öğretmenler Gününde bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum, Saygılarımla…