Ramazan Turgut
Şairler, yazarlar, tüm sanatçılar kalıcı olmak isterler. Belki de ölüm karşısındaki güçsüzlüğümüzü insanoğlunun bu çaresizliğini, kalıcı eser verme başarısı ile tersine çevirmek istiyorlar. Şiir esteteği üzerine düşünce üretenler, bu konuyu çok işlemekteler. Bir tarım uzmanı olan Muzaffer İlhan Erdost, Enver Gökçe’nin şiirini “Güz ekini gibi’ diye tanımlıyor. Tarımcılar bilirler güz ekini dayanıklıdır.
Bazı temalar yüzlerce şair tarafından işlendi. Fakat bunlardan sadece özgün olanlar kalıcı oldu. Söz gelimi Fuzuli’nin şiiri zamana meydan okuyor. Baki, Nedim düzeyli şairler… Güzelleme ustası Karacaoğlan şiiri de kalıcı; çünkü özgün buluşları var.
Şiirin kalıcılığında yerelden ulusala, ulusaldan evrensele bir yol izleyebilmek önemli bir yer tutuyor. Bu bağlamda Enver Gökçe bu ilkeyi en güzel uygulayan bir şairimiz. Yöresel motiflerle süslü bazı şiirleri günümüzde yazılmış gibi tazeliğini korumaya devam ediyor.
Biz olmasak Taşova’nın tütünü, Kütahya’nın çinisi
Yani bizsiz
Anne dizi, kardeş dizi , yar dizi
Güzel değildir.”
Bir selam göndermek istiyorum Güray Öz’e kendi şiiri ile :
gökyüzü / yorgun atların / dinlendiği yer midir
uzun hüzünlerden / geçerek geldik / bağ içinde miyiz / yeşil çimen üstünde mi / taşta mı
onulmaz yaralar / tükenir bir gün / yüzün sararmış kuru otlar gibi / gövden gökyüzü
yorgun atların / dinlendiği yer midir şimdi gökyüzü
19 Kasım 2016 Cumartesi günü saat 13.00’de Taşova Eğitim-Sen temsilciliğinde saygı ile anacağız.
Hoş ve esen kalın..