Bir türkü şöyle başlar: “Gafil gezme şaşkın/Birgün ölürsün/Söyleyen dillerin/Söylemez olur/Bülbül gibi dilin/olsa ne fayda/..”
Gafil: Galet içinde olan, bir şeyden haberi olmayan, ilerisini düşünmeyen, dalgın.
Yıllarca Bedia Akartürk’ün sesinden dinlemiştim bu türküyü. Sözleri Kul Himmet’indir… Geçen günlerin birinde bu türküyü yeniden dinledim. Çoçukluk yıllarıma götürdü… “Şaşkın”, “dalgın” sözcükleri kullanılırdı çevremde, gafil sözcüğünü kullanan yoktu.
1970’li yılların başı… İlçe pazarına gitmiştik babamla. Seçim zamanı imiş. Bir siyasetçiyi ilk o zaman görmüştüm. Kürsüden konuşuyor, topluluk alkışlıyor… Güzel bir oyun gibi geliyordu bana. Türkünün dışında ilk o konuşmacıdan duymuştum “gafil” sözcüğünü… Konuşmanın bir bölümünü dinlemiştik babamla. “Gafil” sözünden başka bir şey kalmamış aklımda…
Bu hafta sonu seçim var.
Demokrasi sandığımızdan bakalım ne çıkacak?
Bu yıl çocukluğunu yaşayanlar benim yaşıma gelince neler anımsayacaklar? Benim yaşıma ulaşınca bu günlerden.
İyi, doğru, hayırlı seçimler… Sonuç şimdiden hayırlı olsun.
* * *
NAZIM MUTLU
Nazım öğretmenim Tatlıpınar köyünde doğmuş. Taşova-Amasya doğumlu yazar, şair, aydın insanlar arasında, tanıdığım güzel öğretmenlerden biri.
Şiirlerini yıllar önce okumuştum. Yüz yüze tanışmamız Ankara’da kurulan Tekel çadırlarında oldu. O zaman çalışıyordu. Şimdi emekli olmuş.
İlçe Milli Eğitim Müdürümüz sayın Ali Rıza Atasoy’un hazırladığı “Amasyalı Şairler” antolojisine yetiştiremediğimiz Nazım Öğretmenimizin iki şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ayrıca 65 Bin Kitap Kafe”ye gönderdiği kitaplar için teşekkür ediyorum. Umarım bir imza günü çağrılımız olarak gelir de içimizden çıkan bu güzel öğretmeni gençlerimiz tanıma mutluluğunu yaşar.
(Eser: YAŞADIĞIMI, Öğretmen Dünyası Yayınları, Tel: 0312 433 12 83)
Hoş ve esen kalınız
AMASYA GÜZELLEMESİ
Kirazlar çiçekteyken
dolmuş camından Yeşilırmağa
yüzümde gezinen su gölgesini
dökerek geçerim yine
rengimdesin Amasya.
Ferhat’ın külüngünü
yol üstü taş altında
iyi sakla yiğit aşklara
-demirinde kar suyu-
aklımdasın Amasya.
Nar yeşili ırmağında
Şirin’in ıslak teni
-peştemalı Acem işi-
yüzedursun balıklarla
resmimdesin Amasya.
Asma köprülerinde
hıdrellez yolculuğu kızların
kasketli köylülerin dönüş telaşı
kayasında terlemiş tarihinle
canımdasın Amasya.
“BABAMA GÜZELLEME
Arpa
buğday
mısır tarlasında ve
yaylada dövülmüş demirdir babam.
Önce karabasan tapındı taşlı toprakta
sonra pulluk bereketi
altı üstü on dönümlük ekenek
bir kavga ki
dağın taşın içinde
ot kokulu ellerinden annemin
haneye ekmek pişecek.
Büyürken oğul uşak
taş mektepte ak tebeşir
yarına harf sökecek
öyle öyle bilişecek
harman yerimize
iki gümüş ten düşecek.
O yazlarda hep
alıcı kuşlar geçerdi babamın
mavi açan gözlerinden.
Dert değildi zemherinin uzun sürmesi
nasılsa işlenecek
tek tek
ahır buğusunda tavlanan tütün
altın benekli sarı zehirden
borç parası denklenecek.
Teneke sobada meşe kokusu
bir de nuri sesigüzel’den