SAFHAYAT
Has Öykü-245
SALİH KORKMAZ-3
Ticaret-35
Alio Kisacik Önce Allah rahmet eylesin. Ben de küçük bir anı paylaşmak istedim. Kendisi halk edebiyatından bir kaç satır ezberler buna biraz da kendisi katarak şair oldu. Sesi gür ve kesin bir hava taşırdı, Onun için takdim işlerini o yapardı. Yine bir gün bir anma toplantısında ,meydanda mikrofon elde estiriyordu. Ben de biraz uzak izleyiciler arasındaydım. Yanımda, köylerden olduğu belli bir kişi- Kim bu adam_ dedi. Ben de vilayette memur diye yanıtladım. Tatmin olmamıştı. Tekrar sordu, aynı şekilde yanıt verdim. Hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Çünkü, ona göre, böyle tumturaklı konuşan ya müdür, ya vali veya millet vekil olmalıydı.. Salih Korkmaz sadece mütevazi bir memur olarak kaldı. Ama bu yöntemle çok kişi hayatta daha çok inanılmaz derecelerde başarı kazandı. Örnek vermek gereksiz, Onlardan çoğunu hepimiz biliyoruz ve halen aramızda yaşıyorlar.. Ne diyelim Eşeğin anıranı, tavuğun bağırganı değerli olurmuş.
Salih Korkmaz hakkında kafamda kalanlar ise aşağıda yazdıklarım olmuştur.
Bayındırlıkta çalıştığım işimle ilgili olarak ihale ilanlarını yayınlatmak üzere İstanbul’a gitmem gerekiyordu.
Sabah namazında yola çıktım. Bir otobüs geliyordu. El kaldırıp kaldırmamakta tereddüt ettim.
Çünkü otobüste firma ismi yoktu. Ama Araç önümde durdu. Kapıyı Salih Korkmaz açtı. Beni içeri davet etti.
Şaşırdım. Otobüste ondan başka kimse yoktu. Elimden tutarak beni yukarı çekti.
Gel arabayı özel tuttum. Otobüs benim emrime amade… Meğer otobüs Antalya’ya turist götürmüş. İstanbul’a boş dönüyormuş.
Aşağıda yazıhanelerin orada Salih Korkmaz binmiş. Tepebaşında da kendi kendine duruşu onun talimatıyla benim içinmiş.
Kaptan’ın sağındaki en ön koltuklara oturduk.
En arkada muavin uyuyormuş. Otobüsün durup kalkışına uyanmış. Öne doğru yürüdü. Para için geldiğini sanarak biz de acele edip hemen yol bedellerini ödedik.
Fiyatı da bilmediklerinden ne verirseniz verin dediler ama biz dürüst davranıp normal bilet ücreti ödedik.
Salih Ağabey başladı sohbete, hem espriler yapıyor hem de şiirler döktürüyordu. Kaptanın yaşı otuz beşi, muavininse yirmi beşi geçmezdi.
Kaptan da muavinde başladılar durmadan kahkaha atmaya, vaktin nasıl geçtiğini anlamadık. Geldik Sakarya’ya.
Girdik bir benzinliğe, davet ettiler bizi kahvaltıya. İkimizin de karnı toktu. Tav olduk sadece çaya.
Sonra tekrar reva olduk yola. Kaptan dedi ki;
“Eğer siz acele edip yol parasını vermeseydiniz bu kadar samimiyetten sonra sizden para alamazdım. Ama şimdi para cepte yerini ısıttı. Onlar dursun yerinde diye nefis bastırıyor. Paranız onun için iade edilemiyor…”
Diye açıklamalarda bulundu.
Salih Ağabey ve bende iade para isteyemiyorduk. İşimizin görüldüğüne bakıyorduk. Güle oynaya yolculuk ediyorduk.
Kaptana da muavine de başta sevgilileri için ondan sonra ailede olan ileri gelenleri için Salih Ağabey uzun uzadıya şiirler okudu.
Onlarda bu ortamdan çok duygulandı. İkisi de kâh güldü. Kâh ağladı. Şehirlerarası yolumuz bitti. Otobüs köprüye girdi.
Kaptan köprüye de şiirin var mı? Diye sordu. Salih Korkmaz var tabi, hem de Hürriyet gazetesinin kelebek ekinden ödüllü dedi. Başladı şiirini okumaya. Köprü bitti. Şiir bitmedi.
Kaptan nereye gideceğimizi sordu. Sizi oraya bırakayım dedi. Ama gideceğimiz adresler ayrı, ayrı yerlerdi. İstikametleri firmaya ters yönlerdi. Teşekkür ettik.
Otobüs firmanın merkezine geldi. Kaptan bizi yemeğe davet etti. Biz kabul etmedik. Müsaade istedik.
Muhabbetle süslenen, şereflenen bu yolculuğu unutmayacağını söyledi.
Muavinde dâhil birbirimizle sarıldık. Vedalaştık. Daha sonra da Salih Ağabeyle ayrıldık.
Hiçbir zaman unutamadığım bu yolculuğu böyle sonlandırdık.
“DEVAM EDECEK”
*********
Yorum Ekle