Baharı tanımını yapmaktan daima uzak durdum. Yeryüzü ve gökyüzünün en parlak dönemini yaşadığı bu mevsimin her yeniden doğuşu beni sürekli heyecanlandırmıştır. Beyin ve bedenin birlikte değişmesi, doğanın kendine format atması gibidir.
Anadolu’da baharı bilirim. Tokat’ta, Amasya’da, Sivas’ta, Samsun’da, Ordu’da vs. baharı bilirim. Şehrin hangi mahallesinde oturuyorsanız oturun, arabanız varsa en fazla beş dakika içinde şehir dışında bağ ve bahçelere ulaşıyorsunuz.
Mayıs ayı içinde şehir dışına çıkma planları yapıyorum. Uzun kış günlerinin devamında en az bir hafta doyumsuz bahar yaşamalıyım. Ya da kendi istediğim ve özlediğimce bahar olmalıyım.
2012 yılı Nisan ayı ilk günleri, Türkçe Sevdalıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Kılıç “ Hocam saygılar. Nasılsınız.” İyiyim elbet. Ne kadar soğuğa teslim olsam da, ısınmıyor olsam da iyiyim. Başkentin onca iş yoğunluğuna rağmen iyiyim.
“ Hocam bin kitaplık bir kütüphane için yer tespit edin.”
Yaptıklarını tartışmasız hizmet anlayışlarının gülümseyişini ve artılarının tamamını biliyorum. Hiç düşünmeden Tokat/Erbaa Gökal kasabası Güldere İlköğretim Okulu” diyorum.
Mayısın son günlerinde Erbaa’da olacağım. Ziyaret ve dua bekleyenler var.
Erbaa Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığının desteklediği, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği 2. Eğitim Şenliklerine iştirak edecek kütüphane açılışı yapacağız.
Programı yapan arkadaşlarla görüşüyor, sağlık problemlerine rağmen “Türkçeye Tuzak” isimli konferans için Yavuz Bülent Bakiler’den evet cevabı alıyorum.
27 Mayıs 2012 Pazar günü Uğur Kılıç’la yola çıkıyoruz. Her şey yolunda gidiyor. Türkçe sevdalıları yönetiminde görevli olmamın ötesinde ikimizde Kümbet altında (Eğitim kültür sanat ve edebiyat) dergisinin kadrosu içindeyiz. Türkiye’de Türkçe sevdalılarına her sayıda 5-6 sayfa ayıran tek dergi Kümbet’i beraber çıkarıyoruz.
Kümbet dergisinin hedefi, amaçları, hedef kitlesi ve edebiyat dünyasındaki yerini bilmesi gerekenler biliyor.
Amasya’da iki meslektaşım ve yakın dostum; Kurtuluş Altunbaş ve Sedat İsen.
Kurtuluş Bey; araştırmacı, şair ve yazar. Nigari divanını yazan yiğittir. Divan yazmanın derinliğini bilenler bilir. Yiğitliğin de ötesindedir. “Kırmızı Beyaz Kelebekler” Bilgeoğuz yayınlarından yeni çıktı. Son günlerde zevkle ve hızla okuduğum birkaç romandan biridir. İstiklal Savaşının hazırlık safhasında Mustafa Kemal Paşa’nın Amasya girişinden Tokat’a yola çıkana dek yaşanılanları çok akıcı ve sade dille anlatıyor.
“Birinci Bayezid, Ankara Muharebesi’nde Timur’a yenilince, Osmanlı Devleti dağılmıştı. Bayezid’in oğlu Çelebi Mehmet’de Amasya’ya sığınmış, buradan başlattığı hareketle milletin birliğini yeniden sağlamış ve devleti yeniden eski durumuna getirmişti. Şimdi ikinci kez devlet dağılıyordu ve Mustafa Kemal Paşa Amasya’da bu dağılımı önlemek için uğraşıyordu.
“Bu nasıl tesadüf ya Rabbi” dedi Rahmi Efendi, “ ne mübarek topraklar, bu topraklar.”(sayfa 86-87)
Kurtuluş Bey, Bozkırın yalnız adamının en zor günlerinde yanındaki birkaç sevda çınarından biri olan can dosttur. Azerbaycan’dan gelen misafirlere şehzadeler şehrini gezdiriyor.
Bayezid camiinde ikindi namazı sonrasında Sedat İsen’e teslimiz. Sedat Bey eğitimci ve çok yakın arkadaşımdır.
Kale dâhil görülmesi gerekli yerleri çok seri şekilde gezdiriyor. Uğur bey Amasya’ yı ilk gördüğü için ayrılmakta zorluk çekiyoruz.
Son yıllarda tanıtım alanında çok ciddi çalışma yapanları tebrik ediyorum. Aldığımız bilgilere göre bölgeye gelen yerli yabancı turların hemen hepsi Amasya’ya uğruyor. Ve Amasya büyüyor.
Erbaa’da programın adsız kahramanları Belediye Halk Kütüphanesi Müdürü Selahattin Yıldız ve Kız Meslek Lisesi Edebiyat Öğretmeni Süleyman Bolat Ankara’dan çıkış saatimizi bildikleri için merak edip aradıklarında Erbaa sınırları içinde, Yeşilırmak ve Kelkit’in kucaklaştığı vuslat merkezine doğru doğa güzelliklerinin zirvesi, akşamın serinliğinde baharı yaşıyoruz.
