Amasya İtimat

DUA ÜZERİNE

Hasan APAYDIN

İlahiyatçı-Osmanlıca Uzmanı

Dua sözlükte seslenmek, istemek, yardım talep etmek gibi anlamlara gelir. Dinimizdeki anlamı ise yapabildiğimiz veya yapamadığımız işlerimizde Allah’ı yardıma çağırma ve ondan yardım istemektir. Dua konusu genellikle suistimal edilen ve yanlış anlaşılan bir konudur. Bazı tembeller oturdukları yerden Allah’ı emir eri gibi görüp ona talimat yağdırırlar. Biz genellikle yapabildiğimiz işlerimizde Allah’ı hatıra getirmeyiz. Başımız sıkışınca, zor duruma düşünce Allah’ı hatırlar ve dua ederiz. Daha da kötüsü yapmamız gereken işleri yapmayıp, sünnetullaha uymayıp kendi görevlerimizi dua ederek Allah’a havale etme kolaycılığına ve uyanıklığına kaçarız.

Kur’anı Kerimdeki pek çok ayete göre Allah ilk hareketi bizden beklemekte ve sebepler dairesinde bizlere pek çok sorumluluklar yüklemektedir. Mesela bakara suresi 152. ayette Allah ‘fezkuruniezkurkum’ yani beni zikredinki bende sizi zikredeyim buyurarak ilk hareketi bizden beklemektedir. Önce biz üzerimize düşeni yaparak bir adım atacağız daha sonra Allah bize cevap verecektir. Bu dünya sebepler dünyasıdır ve Allah’ın hikmeti geçerlidir. Ahirette ise sebepler olmaksızın doğrudan Allah’ın kudreti geçerli olacaktır. Bu nedenle öncelikle bizler sünnetullah dediğimiz bu dünyada cari olan Allah’ın koyduğu sebeplere sarılıp ondan sonra dua edeceğiz. Daha açıkçası önce fiili dua edeceğiz daha sonra ellerimizi kaldırıp kavli dua edeceğiz. Fiili dua etmeden kavli dua etmek olmaz ve uyanıklık etmek olurki o da kabul olmaz. Mesela tarlasına buğday eken bir çiftçi buğdayı eker ekmez yarabbi bana bol ürün ver diyemez. Buğdayı ektikten sonra sulamasını, ilacını, gübresini ve diğer bakımlarını yaptıktan sonra ellerini açarak ya rabbi ben bu ellerimden geleni yaptım ve gerisini sana havale ediyorum bana bol ürün ve rızık ver dediği zaman doğru yapmış olur ve duası karin olur.

Mesela aç ve açıkta birini gören bir zenginin Allah’ım bu fakirlere yardım et demesi, yada hasta birini gören bir hekimin yarabbi bu hastalara şifa ver demesi, cahil bir insanı gören bir gerçek öğretmenin yarabbi bunu aydınlat diye dua etmesi sünnetullaha aykırıdır. Yapılması gereken doğru yol şudur. Aç ve açıkta birini gören bir zengin elinden geldiği kadar o fakire yardım ettikten sonra ya rabbi ben elimden geleni yaptım artık sana havale ediyorum demesi gerekir. Bir hasatayı gören bir hekim elindeki ilaçları verdikten sonra ya rabbi ben gereken tedaviyi yaptım sen ona şafi isminle tecelli et demesi gerekir. Gerçek aydınlarda sosyal sorumluluk ve sünnetullah gereği görevlerini yaptıktan sonra dua ederlerse o zaman Allah’ta dualara icabet eder.

Diğer yandan hayallerimizin gerçekleşmesi ve başarılı olabilmemiz için sözlü duadan çok fiili duayı çok yapmalıyız. Allah başarıyı çok sözlü dua edene değil çok fiili dua edene verir. Allah torpil yapmaz. Biz tembel Müslümanlar genelde Allah’tan torpil bekleriz. Duayı da buna alet ederiz. Üzerimize düşen vazifeyi yapmaz yan gelir yatarak dua ederiz ve işimiz olmayıncada neden bu kadar dua ettimde olmadı der ve azıcık olan imanımızıda sarsabiliriz. Allah başarıyı tembel Müslümana değil ama çalışan kafire verebilir. Hepimizin cebinde taşıdığı telefonu yapma başarısını Allah’a inanan ve seven bize değilde putperest olan bir koreliye vermiştir. Bunun nedeni açıktır biz Allah’a sadece dilimizle dua ederken Koreli putperest ise çok çalışarak fiili dua etmiştir ve Allah ona nasip etmiştir. Mesela hepimizin her an kullandığımız elektiriğin mucidi olan Edison elektriği onbin deney yaptığı halde bulamamış, ısrarla deneylere devam etmiş ve daha sonraki deneylerde başarıya ulaşmıştır. Hangimiz bu sabrı gösterebiliriz.

Müslümanlar olarak durmadan dua ediyoruz ama dualarımızın kabul edildiğini pek de söyleyemeyiz. Çünkü her şey ortada dünyaya baktığımız zaman Müslüman ülkelerin hali perişan. Örnek alınacak bir yerimiz yok. Bunun sebepleri tabiki pek çokdur ama bana göre en önemlisi istisnalar hariç çok çalışmayı sevmeyen bir milletiz. İstiyoruzki biz keyfimize bakalım yorulmadan Allah’a dua edelim ve Allah bizim yerimize yapsın ve başarılı olalım. İstiyoruzki çalışmadan buradan topluca bir dua edelim Kudüs kurtulsun. İstiyoruzki bir dua edelim düşmanlarımız kahru perişan olsun. İstiyoruzki bir dua edelim en güçlü ülke biz olalım. Yahudiler Kudüs’ü Müslümanlardan alabilmek için 100 yıllık plan yapmışlardır. Avrupalılar kalkınabilmek için yıllardır çalışmışlardır. Dünya işlerine hile karıştırmamışlardır. Biz şu anda bile bir alet alırken kendi malımızdan çok Avrupa mallarını tercih ediyoruz. Yani kendimizden çok onlara güveniyoruz. Çünkü bizim ahlak sorunumuz var özümüzle sözümüz birbirini tutmuyor. Açıkçası birbirimize güvenmiyoruz.

Diğer yönden duamızın kabul olması için doğru hareket etmeliyiz. Geçen gün duydum bir arkadaşın basit bir sınavı varmış. Sınava çalışmak yerine cahil bir hocaya gitmiş ve demişki hocam benim bir sınavım var başarılı olmak istiyorum bana bir dua öğret demiş. Cahil hoca da ona sınavına çok çalış demek yerine bir kağıda yarım sayfa bir dua yazarak bunu 3333 defa okuyacaksın demiş. O vatandaş sınava çalışmak yerine bir sürü zahmetle 3333 defa o kağıdı okumuş sınava girmiş ama sonuç başarısız olmuş. Çünkü yöntem yanlış olmuş. Esas dua demek o sınava çalışmasıydı. Eğer o kağıdı okumaya çalıştığı kadar sınavına çalışsaydı kesinlikle başarılı olurdu.

Sonuç olarak dua etmeyelim herşeyi biz çalışarak çabalayarak yapabiliriz demiyorum. Tabiki insan aklı ve insanın gücü sınırlıdır. Her şeyi başarabilmesi mümkün değildir. Ama Allah’ın tabiata koyduğu yasalar gereği önce üzerimize düşeni yapıp sonra dua etmemiz gerekiyor. Çünkü Allah Furkan suresi 77.ayette ‘kul mayağbeubiküm rabbi levladuaüküm’ yani duanız olmazsa rabbim size ne diye değer versin buyrulmaktadır. Ayrıca Mümin suresi 60. ayette ‘ud’uniesteciblekü’ yani bana dua edinki icabet edeyim buyrulmaktadır. Ayrıca Allah bize Araf suresi 55.ayette ‘rabbinize alçak gönüllü ve derin bir acziyet içinde dua edin’ buyurarak nasıl dua etmemiz gerektiğini de bildirmektedir. Yine Kaf suresi 16.ayette ise ‘ve nahnüekrabüileyhiminhablilverid’ buyurarak yani ben kuluma şah damarından daha yakınım diyerek araya kimseyi sokmadan doğrudan doğruya Allah’a dua etmemiz gerektiğini bize bildirmektedir. Bütün bu kurallara uyarak Allah’a dua edersek tabi ki Allah duamıza icabet edecek ve bizlere zaferle beraber iki cihan saadetini lütfedecektir.

Hasan APAYDIN

KUŞADASI-2020

Yorum Ekle