Dış mihraklar bizim nasıl bir millet olmamızı istiyorlar? Bu yazımda elimden geldiği kadar bunu ele almaya çalıştım. Fikrini açıkça beyan eden, Hak’tan başka davası olmayan, apaçık konuşan, meselelerini gündeme getiren, davasının peşinde koşan bir kitleyi kim ister? İstedikleri kitle şu! Mübarek Kuran-ın tarifiyle hayvan sürüsü gibi bir kitle istiyorlar! Otur deyince otursun, kalk deyince kalksın, fikir beyan etmesin, emirlere itaat etsin! Öyle bir kitle şahsiyetsiz! Kuran-ı Kerim’in inşa ettiği insan bu değil. Başardılar bunu, onun için mübarek Kur’an’la aramıza duvarlar ördüler, sen onu anlayamazsın o sana bir şey söylemez dediler. Halbuki biz mübarek Kuran’ı anlarız, biz mübarek Kuran’ı anlamak mecburiyetindeyiz, Mübarek Kur’an’ı anlamak farzdır ve başka yolu yoktur. Peki ya biz mübarek Kur’an’ı anladığımızda ne oluyor ? Her şey birden bire değişmeye başlıyor! Bugün anlayamadığımız farkına varamadığımız birçok meselenin arka perdesinde nelerin yattığını görmeye başlıyoruz. Bakın mübarek Zuhruf suresi 54. ayette Allah bize firavunu anlatırken çok ilginç bir şey söyler, ayetin sonundaki cümle şöyledir, sona doğru bağlarken. Bismillah ‘’festehaffe kavme’’, kavmini aptallaştırdı diyor! Allah, kavmini aptal, hafif içi boş insanlar haline getirdi kim? Firavun ne kullandı silah gücü mü kullandı ? Firavunun kullandığı güçler neydi, silah mıydı? Ordu muydu, polis mıydı? İşkence miydi, ekonomik baskı mıydı? Hayır, firavunun emrinde çalışan onun en yakınındaki adamlar sihirbazlardı. Halkın gözünü boyuyorlardı onlara yalanlar söylüyor ve kafalarını karıştırıyorlardı. Var olanı yok, yok olanı var gibi gösteriyorlar, insanlar da ağızları acık onları seyrediyorlardı. Firavunun halkını aptallaştırması böyleydi. Peki bu ayeti kerime bugün için bize bir şey söylemiyor mu? Türkiye’de kurulan ilk televizyon kanalının adı neydi? Magic Box! Sihir kutusu demek. Bakın bugün televizyonlarda seyrediyorsunuz. Tam bir meseleyi öğreneceğiz, tam Gazze’deki kardeşlerimizin başına ne geliyor orada ne oluyor onu anlayacağız, dınkk reklamlar tam heyecana geleceğiz televizyon başında pastalar, çikolatalar falan.. Ondan sonra biz unuttuk, biz öyle bakıyoruz Gazze gitti birden bire zihinlerimizden kayboldu. Bakın paramparça ettik zihnimizi akıllarımız uyuştu. Allah anlatıyor Kur’an’da firavun sihirbazları kullanıyor halkını aptallaştırıyor. Çünkü onlar fıska düşmüş bir kavimdir diyor. Biz bu ayetleri okusak bu oyunlara gelir miyiz ? Biz bu ayetleri okusak bu oyunları yer miyiz ? Ama biz bu ayetleri sadece yüzünden okuyor ne söylediğini anlamıyoruz!. Biraz açalım isterseniz. Bir Amerikan savaş filminde havada uçaklar harp ediyor, kamera uçağın içinde pilotun kulağında kulaklık var o zaman telsizlerin kalitesi kötü tabi diğer pilotun ne dediğini diğer pilot anlamıyor ama şu var son cümlesı bilinçaltı bir şekilde ‘’do you read me’’ diyor! Ne demek bu! Beni okuyor musun demek. Bundan kasıt şu beni duyuyor musun, beni okuyor musun? Yani okumak demek, anlamak demek! Filmin devamında ise do you read me diyor, pilotta tabi hışırtıdan anlamıyor sonuç patt uçak havaya uçtu, meğer telsizde konuşan adam ona diyormuş ki, ”Arkanda Japon uçağı var dikkat et seni vuracak” Hışırtıdan bir şey anlamadığı için bir şey yapamadı ve havaya uçtu! Peki ya anlasaydı , tek bir ihtimal var. Söylediğini anladı anladığının gerekçesi olan gerekeni yaptı. 40 derece çekti uçağı kenara pat Japon’un bombası boşa gitti. Demek istediğim şu ki okumak ve anlamak yetmez. Okuyup anladığını hayata tatbik edeceksin. Biz öyle mi yapıyoruz? Rabbimiz de aynı şeyi söylüyor bize. Kur’an’da şöyle diyor dikkat et arkanda Japon var bombası birazdan ensende patlar eğer gereken tedbiri almazsan, gerekeni yapmazsan havaya uçarsın. Okuyup anlamak anladığımızı tatbik etmek mecburiyetindeyiz baksa çaremiz yok. Bu Kuran’a yapılabilecek en büyük kötülüktür. Onun ne söylediğini anlamamak, anlattığını hayata geçirmemek. Biz bunun hesabını nasıl vereceğiz ? Yapacak tek şey var Kur’an’a gideceğiz Kur’an ile yaşamaya başlayacağız, hayatımızın merkezinde o olacak, rafta durmayacak yanımızda duracak, aklımızda duracak, gündelik konuşmamızın içinde yer alacak ve meselelerimize onun gösterdiği yoldan bakacağız. Eskiden çok pahalıydı kitaplar millet alamıyor okuyamıyordu vesaire! Şimdi telefonumuzun üzerinde bile tefsiri var. Alın okuyun bunun için faaliyet gösterin. Yapmamız gereken şey çok kolay çok basit. Mübarek Kur’an’ı hayatımızın merkezine alacağız. Onu yaşayacağız. Bize cesaretimizi veren vahyin kendisidir unutmayacağız!. Fatiha’yı hızlı hızlı okumaya başladığımız zaman kaybettiğimiz o cesareti geri kazanmalıyız. Yapacak şey çok kolay. Bu yazımı okuduktan sonra küçük bir adımla başlayalım. Evlerinizde güzel bir abdest alın, iki rekat bir nafile namazı kılın uzun uzun aslanlar gibi rüku rükuya benzesin, secde secdeye benzesin ağır ağır, ondan sonra Rasulüekremin Aleyhisselatüvesselamın o muhteşem duasıyla seslenin ve deyin ki; Ey Rabbim kalbimi vahyine aç vahyini kalbime aç bugüne kadar ihmal ettiklerimi düzeltme imkanı bana ver! Selam ve Dua ile. İSLAMİYETE DÖNMEDEN BU MİLLETİN VE ÜMMETİN HAYRI YOKTUR. Ufuk Aktaş.