DERNEKLERİMİZ VE BİZLER.
İstanbul’da yaşayan,değerli Amasya’lı kardeşlerim!
Dernekciliğin amacı bellidir.Hemen hemen bütün derneklerin kuruluş amacı ve nedeni birbiriyle aynıdır,çok fazla farklılıklar yoktur. Derneklerimizin niçin kurulduğunu hangi vatandaşımıza sorarsanız ,alacağınız cevap bellidir.Yardımlaşma,Dayanışma ve Kaynaşma!peki bu üç önemli unsur,acaba ne kadar yapılabiliyor,biraz sorgulamak lazım değilmi?
Bizler İstanbulda yaşayan Amasyalılar olarak,son beş yılda,gerek dernekcilikte gerekse birliktelikte,ciddi bir gelişme sağladık.Köy derneklerimiz hızlı bir şekilde çoğaldı,Kasaba derneklerimiz yine aynı şekilde ciddi bir artışla doruk noktalara ulaştı.
Bizler,İstanbul gibi büyük bir Metropol’de,İstanbul’un her köşesine dağılmış birer,Amasya’lılar olarak.İl Derneğimizin faliyetlerini takip ederek,yapmış oldukları etkinliklere katılmak için bir hevesle koştuk,imkanlarımız nisbetinde katılmaya gayret ettik.
Çok’ta güzel bir birlikteliklerin oluştuğunu hepimiz gördük ve sevindik.Derken yıllar sonra kısa adı ADEF olan,Amasya dernekler federesyonumuz kuruldu. ve bu çalışmalar hızlı bir şekilde artarak devam etti.Altmış yetmiş derneğimiz,Adef çatısı altında tolandı.
Her şey buraya kadar çok güzel devam ederken, birden etkinliklere ve konferanslara katılımcılar azaldı,adamcılıklar çoğaldı,Adef,il Derneği,Kasaba ve Köy derneği Başkanları,değiştikce bu hızlı artışın,aynı hızla’da yavaşladığını,hatta durduğunu gördük.
Bu tehşisi yapmak için,profösör olmaya gerek yok.Her hangi bir derneğimizin yaptığı etkinliğe veya konferansa katılmanız size bunu gösterecektir.
Bir defa şunu iyi bilmek lazım,yukarda’da kısaca açıkladımız gibi derneklerin kuruluş amacı,Gurbette yaşayan Amasyalı’lar olarak sılamızı doğduğumuz toprağımızı unutmamak adına,birbirimizle tanışma ve kaynaşma adına,sosyal faliyetlerimizi geliştirerek, etkinleştirilmesini sağlamak,ve bu konuda Amasyamız için çaba sarfeden ,kişi ve kurumlara destek olmak lazım gelmektedir.Kısa adı ADEF olan,Amasya dernekler federesyonuna bu konuda büyük görev düşmektedir.ADEF Amasya derneklerimizin başıdır.Yani çumhurbaşkanı gibidir.Öylede olmalıdır.Adef yönetimi nerede bir derneğimizin etkinliği var ise oraya katılmalıdır,bu olmazsa olmazlardandır.ADEF toparlayıcı olmalıdır.veya ADEF yönetimi içinden,bir kaç kişiyi görevlendirilerek ,derneklerimizin tolantılarına ve etkinliklerine katılmalarını sağlamalıdır.,o kişiler dernek sorunlarını not tutarak,yönetime bilgi vermelidir,yani adef her şeyden haberdar olmalıdır.ADEF yönetmi,Dernek başkanlarımızla sık sık bir araya gelmelidir.Daha güzele doğru gitmek için neler yapılması konuşulmalıdır.
Malesef bu gün bir çok derneğimiz kapanma noktasındadır.Hatta kapanan derneklerimiz mevcuttur.Eski şevk ve heyacan kalmamıştır.Bende Karsavul Köyü Derneği,ikinci başkanı olarak,dört buçuk yıllık görevimden bir ara istifa ettim.Fakat bizler kurucu üye olduğumuz için,arkadaşların zorlamalarıyla görevime devam ettim,ama kesinlikle karar verdim’ki,ilk kongeremizde bu görevimi bırakacağım.Nedeni ise açık ve net söyleyeyim,Yönetim olarak başarılı olamadık.
Derneğimiz bir şevk ve heyacanla kurulduğunda,katılım çok yüksek ve güzeldi.Bu güzelliği ve kalabalılığı koruyamadık,veya dahada artıramadık.Gün geçtikce katılımın azalması bizlerin başarılı olamadığının göstergesi değilmidir.Onun için şahsen ben Karsavul köyü dernek yönetiminden çekileceğim.ama seçilecek arkaşların’da her zamaan yanlarında olacağım.
Bu açıklamayı neden gerek duydum arkadaşlar,eğer bir yönetim ekip halinde çalışmaz ise kesinlikle başarılı olmaz,bu her işte böyledir.Eğer siz yönetim olarak,bir hedef belirleyip o hedefe doğru koşmaya çalışmaz iseniz,o işte başarılı olmanız mümkün değildir.
Bu gün ADEF ‘in görevleri arasında,küçük derneklerimizin durumlarını bilmesi gerekir.bu gidişle bir çok derneğin kapanacağı şimdiden belli gibi görünüyor. Yetmiş Derneği içerisinde barındıran bir kuruluşun,bu gibi durumları her zaman takip etmesi
gerekmektedir.Hastalık,Cenaze, Düğün,Sünnet,Düşkün veYaşlı,Fakir, Fakir ama”başarılı”Okumaya maddi gücü olmayan öğrencilere burs verme,vesaire gibi konularda destek olmalıdır.
Değerli kardeşlerim zaten amaç’da bu değilmi?Bizler Amasyalılar olarak bir çok etkinliği birleştirerek,birlikte yapmalıyız,yani köy derneklerimiz ilçe derneği çatısı altında yapmalıdır.Böylelikle hem katılım fazla olacaktır hemde tanışma kaynaşma artacak ve derneklerimizin kasasında parası olacaktır..Bu gün her hanki bir yardım için kasanızda para varmı?yok..eeee nasıl dernek bu?
Değerli başkanlarım,bizler,bizden önce görev yapmış başkanları unutuyoruz,o eski dönemin başkanları sürekli yeni yönetimin yanında olmalı ve yeni yönetim,onlarla görüş alışverişi yapmalı,onlarla fikir birliği içinde olmalı,buda insanlarımızı birbirine yaklaştıracaktır.Bir bakıyorsunuz, eski başkanların birini onursal ilan ediyorsunuz,öbürleri ortada yok.oldumu şimdi?diğerlerini unutmak doğrumu?bu durum daha önce Amasya derneklerimizde çeşitli fedakarlıklarla görev yapmış,Başkanları üzmezmi?çeşitli etkinliklerde bu başkanlarımızın görüşlerini almak ona söz hakkı vermek,o geçmiş dönem başkanlarının kendilerinin unutulmadıkları anlamına gelmezmi?bu anlayışta olunursa, küskünlükler ve kırgınlıklar ortadan kalkmazmı?
Bu güne kadar güzel bir şekilde devam eden birliktelik,görüyoruzki malesef yerini kopmalara bırakmaya başladı,küskünlükler dargınlıklar çoğaldı.Hangi dernek başkanına hatır sorsanız sorduğunuza bin pişman oluyorsunuz.zoluklar, zorluklar,zoluklar! peki kolay ne var değerli Başkanlarım.Aslında zor diye bir şey yoktur.zoru kendimiz oluşturduğumuzdan dolayı her şey zor geliyor.
Başarılı olmak için ekip çalışmasının şart olduğunu bilmek gerekir..Eğer bir işte başarılı olmak istiyosanız,birlik ve beraberlik ruhunu önce beraber çalıştığınız ekibinize aşılamanız gerekmektedir..Sonra ekibinizin dışadaki insanlarla kuracağınız güzel,sıcak diyaloklar, sizi başarıya götürecektir.Ama ona buna sitem ederseniz.Bir derneğin tolantısına gider,diğer dernekleri ayırt ederek gitmez iseniz,birde bakarsınız’ki arkanızda kimse kalmamış.Bu gün 400 bin Amasyalı var dediğiniz İstanbul’da,hiç bir zaman,5000 bin kişilik bir futbol sıtadını dolduramazsınız,ne kadar Başkan değişirse değişsin,kaç yıl geçerse geçsin biz Amasyalılar olarak ,eski il derneği başkanı,BİROL GEGİN Başkanın dediği gibi,Ben değil,Biz diyemedikten sonra,başarılı olamayacağızdır..Bir başkan ne zaman biz diyebilirse,işte o zaman başarı kendiliğinden gelecektir.
Başkan deyince,başkan vizyon sahibi olmalı,vizyon sahibi olmayan biri,nereye gideceğini bilmeyen biri demektir.
1-Başkan Hoşgörülü olmalı,ikna edici olmalı, insanların gönlünü kazanabilmeli.yerine göre çocuk,olmalı,amma ve lakin,çocukla cocuk olmamalı.
2-Pozotif olmalı,gönül kıran değil,gönül alan olmalı.
3-Çevresinden kaçıran değil,çevresine toplayan olmalı.
4-Alçak gönüllü,mütevazı,dinlemesini bilmeli,ikna edici ve konuşmacı olmalı.
5-Başına seçildiği kuruma ne verebildiğine,arkasına dönüp bakmalı..
5-Eğer bir görevi yapamıyorsa tatlı bir konuşma ile insanları kırmadan bırakmalı.
6-En önemlisi sabırlı olmalı,her söylene aldırmamalı,sadece yapacığı işlerle başarısını düşünmeli.
7-Sevmeyen değil,seven sayan ve sevdiren olmalı. İnaçlı olmalı.
8-Bir başarıyı yakalamak için inanmanız gerekir,yoksa başırılı olamazsınız.
9-Yalandan yere ne pof poflanmalısınız,nede pof poflamalısınız.
10-Herkese aynı bakmalısınız,kusur arayan değil,kusurları kapatan olmalısınız.
11-Başında bulunduğu kurumun,eski başkanlarını,unutmamalı ve olarsız bu işlerin yürümeyeceğini söylemelisiniz,onları onura etmeli, ve onlardan daha iyi bir şeyler yapabilmelisiniz.geçici değil kalıcı bir şeyler yapabilmeli.zamanım yok bahanesi olmamalı,eğer zamanınız yok ise o görevi almamalısınız.
Bir insan ben derse,birde bakarsınızki,arkasında kimse kalmamış.önemli olan biz demektir.
Bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla bitireyim barii…
Bir gün Nasrettin Hoca falcıya gider,falına baktırır.Fincanını inceleyen falcının yüzü asılır,ne gözüküyor?diye sorunca da “gelecek hiç iyi gözükmüyor,” der.En az üç yıl seni çeşitli sıkıntılar bekliyor der,
Tabii Hoca nın canı sıkılır,içini bir hüzün kaplar.Ama ayrılmadan -önce yinede bir umut kıvılcımı ile-“peki, üç yıl sonra düze çıkıyormuyum?”diye sorar Falcı fincanı daha da dikkatlı inceleyip yanıtlar:”öyle bir şey olmuyor,ama sen alışıyorsun” diye cevap verir.
Anlayan anlamıştır.
Değerli Amasya’lı kardeşlerim,bu örnekleri çoğaltarak yazmak mümkün.Fakat ben acizane kendi fikilerimi siz değerli dostlarımla paylaşmak istedim.Şu gerçeğide unutmadan söyleyeyim.Aramızda iletişim çok önemli, yazılı ve görsel basını eleştirmek yerine,bütün etkinliklere katılmaya çalışan basınımızı’da ,Adef gibi,Amasya il derneği gibi kuruluşlarımız kesinlikle bir fon ayırmalıdır.Yoksa bir iş adamı biraz katkı yapar.onlarda onun ezikliğini yaşar malesef habercilik yapamaz.Basınımızda bu gün ki gibi kiminin haberini yapar,kiminin haberini yapmaz,kafasına göre takılır.Çıkar nerede ise oraya koşar.Bu malesef yaşanıyor.Bunu Amasya’lı görmüyor, bilmiyor,sanarak yoluna devam etmeye çalışır gider ama,Amasyalı her şeyi bilir ve görür.bu gibi durumlarda yine kaybeden o kişi olur.Onun içindirki biz İstanbul’da yaşayan gurbetcilerimizi,birbirimizle haberdar eden, basınımızı,başkanlarımız değerlendirmelidiler.Onlara ADEF gibi bir kuruluştan bir FON ayrılması işi çözecektir.çünkü oradan oraya koşturan,bu insanların,toplantılara etkinliklere,nasıl gidip geldiklerini ve ne zorlularla haber yaptıkları,göz önünde bulundurulmalıdır.Yoksa,herkesin bir basını olur,herkesin bir adamı olur,hiç bir zaman başarı gelmez.Böyle gelir, böyle gider.Hep birlikte,daha güzel birlikteliklere doğru dileklerimle,saygı ve sevgilerimi sunuyorum.kalın sağlıcakla…..Mevlam hepimizin yardımcısı olsun.