Esselamu aleyküm
İnsanlar bir arada yaşamaya muhtaçtır. Elhamdülillah müslüman bir toplumun fertleriyiz. Allah’u telaa cc. rızasına uygun bir kul olmamızın gereği kardeş olmalıyız. Bu kardeşliği hakkıyla sağlamamız için Mü’min olmalıyız.
Peygamber efendimiz sav.’in bir çoğumuzun bildiği bu hadisiyle başlamak istiyorum:
وعن أَبي موسى رضي اللَّه عنه قال: قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: “الْمُؤْمنُ للْمُؤْمِن كَالْبُنْيَانِ يَشدُّ بعْضُهُ بَعْضاً ” وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِه. متفق عليه
Ebu Musa el- Eşarî ra.’dan Resulullah sav şöyle buyurdu: Bir Mü’minin, diğer mü’min için durumu, birbirini destekleyen bir binanın parçaları gibidir. Bunu söylerken iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek sıkı bir şekilde kenetledi.
Kaynak: Riyazus Salihin, 224 Nolu Hadis olarak, Buhariden muttefekun aleyh olduğu rivayet edilmiştir. Ayrıca bk. Buhârî, Salât 88, Mezâlim 5; Müslim, Birr 65 ; Tirmizî, Birr 18; Nesâî, Zekât 67; hadiskitapları.com erişim 16.04.2025 saat: (11:16)
Bu hadisin bereketiyle kendi penceremden amatör bir bakış: Bir duvar düşünün çeşitli parçalardan oluşur. Köşe taşı, pencere ve kapı kenarlıkları alt ve üst taşların arasına konulan harç vb. parçaları vardır. Bu taşlar küçük, büyük, muhtelif şekillerde konuldukları değişik yerleri ne olursa olsun, sahip oldukları güç ve önem derecesi oranında birbirlerini destekledikleri için duvarı oluşturmuşlardır. Köşe taşını dengede tutan altına serilen harçta bulunan küçücük kum taşları değil mi? Yani kocaman taş bile değse de durması için küçücük taşa muhtaç… Mü’min bireylerin, ilişkilerinde, birbirlerine karşı sabırlı, merhametli, şefkat dolu güzel davranmaları ve dayanışma içinde olmaları, bu benzetmeyle tavsiye edilmiştir.
Bir Toplumun küçükten büyüğe kadar; cinsi, mezhebi, etniği, mesleği ve makamı, fakiri zengini, durumları nasıl olursa olsun sonuçta toplumun üyeleri birbirinden farklı olsalar da birbirlerine benzerler. Rabbimiz cc İnsanları sahip oldukları sorumlulukları ve yerine getirdikleri ödevleri bakımından birbirlerine muhtaç şekilde yaratmıştır. Tanınmaları için kabilelere ayırdığını belirttiği gibi birbirlerine olan üstünlük ölçüsünü okyanus kadar anlamları içeren takva (takva: İyiklere koşmak, kötülüklerden kaçmak ve her türlü şüphelerden sakınmak) sözcüğü ile belirtmiştir. Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde cemaat(toplum) olma bilincine dair iyilikleri emreden ve kötülüklerden neyh eden çok çeşitli tavsiyeler bulursunuz.
Ülkemizi oluşturan toplumumuzdaki farklılıklar, kültür zenginliğimizdir. Herkesle iyi geçinmeliyiz. Kendi görevlerimizi hiçbir tarafı incitmeden yerine getirmeliyiz. Güzel bir toplumun güzel bir ferdi olarak mümin olmaya çalışmalıyız. Bencilliği bir tarafa bırakıp ülkemize ve devletimize her alanda sahip çıkmalıyız. Sosyal medyadaki bilgi kirliliğine karşı uyanık ve dikkatli olmalıyız. Yanlış yapanların değirmenine su taşımamalıyız. İyilik düşünenlere destek olmalıyız. Birbirimize karşı sabır göstermeliyiz. Gerçekten bir, beraber ve diri kalmak için örnek islâm ahlakıyla yaşayalım. İnançlı ,bilinçli nesillere sahip olmak için çok çaba harcamalıyız. İçinde bulunduğumuz bu nimetleri anlamsız kısır çekişmelere kurban etmemeliyiz. Rabbimizin bize bahşettiği bu nimetleri yerli yerinde kulllanabilmemiz için aklımızı ve vicdanımızı beraber çalıştırmalıyız. Bunun sigortası Allah’ı zikretmektir. Zikir dil ile sözlü olduğu gibi insanlık yararına yapılan her türlü çabanın fiili bir zikir olduğunu unutmamalıyız. Sağlıklı, huzurlu ve güvenli vatan için şükredelim. 21.04.2025
Fi emanillah!
Dr.İbrahim Özcan