Yüce Allah, yeryüzünün yaratanı ve hakimi olduğu halde her yeri aynı değer ve kıymette yaratmamış. Bazı yerleri şereflendirmiş, ibadet mekânları kılmış ve oralarda yapılan ibadetlerin sevap ve mükâfatını arttırmıştır. Kullarına bir lütuf olarak ve necatlarını kolaylaştırmak için, peygamberleri vasıtasıyla bunu haber vermiştir. Yeryüzünün en değerli yerleri hiç şüphesiz camilerdir.
Arapça “Cem” kökünden türeyen, “toplayan, bir araya getiren” anlamındaki “cami” kelimesi başlangıçta sadece Cuma namazı kılınan büyük mescitler için kullanılmış olan El-mescid-ül camii (cemaati toplayan mescit) anlamından kısaltılarak alınmıştır. İslam toplumlarında küçük ibadethanelere mescit büyüklerine de Cami denilegelmiştir. Muhakkak ki mescitler Allah’ındır. O halde Allah ile beraber başka ilahlara tapmayın, (Cin Suresi 18) ayetiyle ibadet mekanı olarak belirtilen cami ve mescitlerin, toplum hayatında pek çok fonksiyonu bulunmaktadır.
Camiler, İslam medeniyetinin kalbidir. Medeniyetimizde hiçbir şehir, camisiz, mabetsiz düşünülemez. Peygamberimiz (s.a.s.), Medine’ye vardığında ashabıyla birlikte Medine’nin kalbine hemen Mescid-i Nebevi’yi inşa etmiştir. Mescid-i Nebevi, Medine’nin merkezi, medeniyetin beşiği olmuştur. İlim, irfan, ahlak, adalet, sevgi, saygı, şefkat, merhamet gibi değerler, dünyanın dört bir yanına dalga dalga bu kutlu mekândan yayılmıştır. O günden bugüne İslam beldeleri, camilerin etrafında şekillenmiştir. Hâsılı cami, şehrin ruhu olmuştur. Camiler, Rahman’ın huzurunda kalplerimizi birleştiren yerlerdir. Camiler, omuz omuza saf tutarken, birlikte kıyam ederken, rükû ve secdeye varırken sahip olduğumuz birlik ruhunu toplumumuza taşıyalım diye inşa edilir.
Camilerimiz, elinden ve dilinden emin olunan “güvenilir mümin”, kendisine gıpta edilen “örnek insan” şuurunu evlerimize, mahallelerimize, ülkemize ve insanlığa taşıyalım diye yapılır. Camiler, varlığıyla İslam beldelerinin bağımsızlığının göstergesidir. Minaresiyle tevhidin sembolüdür. Ezanlarıyla şehadetin ifadesidir. Salâlarıyla bir milleti dirilten ve ayağa kaldıran merkezlerdir. Minberleriyle ilim, hikmet ve marifetin mekânıdır. Kürsüleriyle hak ve hakikatin sesidir. Mihraplarıyla gönlümüzü esir almaya çalışan günahlara, öfke, kin, nefret gibi her türlü kötülüğe karşı bir mücadele yeridir. Biz müminler için hayattır cami. Zira camide yalnızca Allah’a kul olmanın, sadece O’nun huzurunda eğilmenin huzurunu iliklerimize kadar hissederiz. Camiler, bizi hayatın bitmek bilmeyen hengâmesinden çekip alır. Manevi iklimiyle yeni bir şuur kazandırarak tekrar hayata katar. Duygu ve düşüncelerimizi ilmek ilmek dokuyarak bizi eğitir. Bu yönüyle camiler bizim için her daim bilgi ve hikmet, ilim ve ahlak mekânlarıdır. Rabbimizi, Dinimizi, Kitabımızı, Peygamberimizi, kardeşliğimizi ve hayatı öğrendiğimiz mekteplerdir.
“Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve ancak Allahtan korkan kimseler imar eder.’’ (Tövbe 18) ayetinin muhatabı olan müminler hem maddi olarak ihtiyaç duyulan yerlere cami inşasını yapıp hem de cemaate katılarak manevi imarını ifa etmeli, caminin birleştirici, kaynaştırıcı ve müminleri kardeş kılan fonksiyonunu içselleştirip topluma yansıtmalıdır. Rabbimiz bizi vatansız, camisiz, ezansız, cemaatsiz, imamsız bırakmasın duasıyla camiler ve din görevliler haftamız mübarek olsun.
Yusuf KERVAN
Uzman VAİZ
Taşova İlçe Müftülüğü