Amasya İtimat

BUNDAN BÖYLE OSMANLI TARTIŞILACAK

BUNDAN BÖYLE OSMANLI TARTIŞILACAK
Ömer CELEP
12 Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’a millet cumhurbaşkanlığı yanında bir misyon yüklemiş hatta bir görev daha vermiştir.
Kimileri için hayal, kimileri için ütopya, kimileri için de vehim olarak değerlendirilse bile artık, gün kadar meydana çıkan bir gerçek var. Bundan böyle bu ülkede Osmanlı’nın gelişi, onun; ihanetle atıldığı arz ı mukaddesten, tabiri caizse yeniden doğuşu tartışılacak, tartışılmalıdır.
Hiç kimsenin endişe etmesine gerek yok. Osmanlı; padişahlığı ile değil, azametiyle, misyonuyla, ruhuyla, sevdasıyla, hedefiyle, rifkatıyla gelmesi tartışılacak.
Üç kıtaya uzanan kollarıyla, Kafkaslarda esen yeli, Tanrı Dağında açan gülü, Yemen’de solan libası, Viyana önlerindeki şarkısı, Tuna boylarındaki sakası, cömert Nil’deki takası, Atlas Okyanusundaki sefasıyla gelmesi tartışılacak.
Edirne’deki kardeşinin ayağına batan dikenin acısını Ardahan’da duyan kardeşin feryatlarının dindirilmesi tartışılacak. Sinop’ta pişirdiği yumurtayla, Adana’daki aç kardeşinin karnının doyurulması tartışılacak. Amasya’da hazırlanan elma pekmeziyle Çukurca’da şifa bulan gönüldaşın sıhhati tartışılacak.
Ağrı Dağının, Erciyes’in, Karadağ’ın, Toroslar’ın, ağaran başı tartışılacak. Yeşilırmak’ın, Çoruh’un, Fırat’ın, Aras’ın, Seyhan’ın güven içinde akışı tartışılacak.
Komşusu açken, tok yattığında uykuları kaçanların sabahın oluşunu beklemeleri tartışılacak.
Hiçbir devletin bize, bundan böyle parmak sallayarak konuşamamaları tartışılacak.
Artık dinleyen değil, konuşan ve ne konuştuklarımız not alınan bir ülke oluşumuz tartışılacak. Kapısında kabul bekleyen değil, randavü alınmak için aracı konulan bir ülke oluşumuz tartışılacak.
Bizim bu ifadelerimize ister “hüsn ü kuruntu” deyin, ister temenni deyin, isterseniz hayal deyin, beklenti deyin, temenni deyin… Ne derseniz deyin. Göreceğiz yakın zamanda, inşallah devletimiz etkin biçimde söylenecek ve artık “gündem” peşinden koşan değil, gündem belirleyen olacak…
Bir şartla!… Bu yolda ilerlerken, özellikle kendi içimizden birtakım güçler ve bazı siyasi yapılar söylediğimiz gerçeklerden korktukları ve bunların gerçekleşmesi halinde kendilerine bir siyasi hareket alanı kalamayacağı korkusuyla bazen bel altı vurmak suretiyle kavga etmeyi bile göze alacaklar. Ülkemizin kalkınma hızına ve devletimizin itibar kazanması gelişmelerinden tedirgin olan iç siyasi kadrolar umulmadık ve beklenmedik, ahlak dışı yıpratma gayretine bile düşecekler. Bu noktada akıllı olmamız gerektiğini ve cingözlerle gerçek devlet olma yolunda olanları ayırt edecek kadar arif olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu bilince ermemiz şartıyla, göreceğiz artık bu ülkede çok şey değişecek.
Ama bizde sadece muhalefet yöneticileri değşemeyecek!
Bakar mısınız Allah aşkına!
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı değişiyor, yine; Türkiye cumhuriyetinin başbakanı değişiyor ama görüyoruz ve acıyarak izliyoruz ki; defalarca yenilmiş, millet nezdinde kabul görmeyen göremeyen muhalefet partilerinin ne genel başkanları ve ne de yönetim kadroları değişiyor.
Sanırız bu yöneticiler; Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulunca iktidar olma hevesine dalmış olmalılar.
Biraz objektif olalım lütfen ve gelişmeleri akılla ve mantıkla değerlendirelim.
Güçlü bir iktidar partisinde genel başkan değişiyor, başbakanlık koltuğu boşalıyor da hiç kimse sorun çıkarmıyor. Gösterilen adayı herkes ayakta alkışlıyor. Bu durum hiç kimseye bir şeyler öğretmiyor mu?
O birlik, o bütünlük ve o beraberlik devam ettiği sürece bu güne kadar yapılmış ve yapılması düşünülen bütün hesaplar yeniden yapılmalı yeniden gözden geçirilmeli.
Biz bu birliğe güvendiğimiz için Osmanlı tartışılacak diyoruz. Gönül ister ki o birlik ve bütünlük içinde bu güne kadar bir şekilde dışta kalan bütün muhalif düşüncelerin de payı olsun.
İnşallah hep birlikte görürüz, özlem dolu olduğumuz muhteşem şöhreti…

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.