Amasya İtimat

BORABOY

Bugün Boraboy gölüne doğru uzanalım.
Gerçek bir doğa harikası, yeryüzü cenneti.
Böyle bir güzellik yalnız ülkemizde değil, gezegende dahi az bulunur.
Belki de geldiğim yaştan ötürüdür, yeşilden aldığım hazzı ne denizde buluyorum ne de başka bir yerde.
İllâki ağaç olacak ve mümkünse yanında su.
İkisi bir araya gelince ortaya doyumsuz manzaralar çıkıyor.
Seyret seyret, hayâller dünyasına yolculuk et.
Bir de gölün çevresindeki orman evlerinde kalma fırsatı bulabildiyseniz, oksijen sarhoşu olmanız işten bile değil.
Ayrıca ilgi alanınız neyse, ister yürüyüş yapın ister kitap okuyun, ama kulağınızdan müziği eksik etmeyin.
Bilhassa Beethoven’ın 6. Senfonisi iyi gelir, pastoral olarak bilinir.Buraya ilk kez çocuk yaşlarımda gelmiştim.
9-10 yaşlarımda, maden mühendisi bir kiracımız vardı.
O’nun rehberliğiyle ailecek piknik yapmıştık.
Krater gölü olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım.
Tabii daha sonraları çok gittim.
Ve tek sevincim Tabiat Parkı ilân edilmesi.
En azından insan denen varlığın yapacağı ağır tahribatlarından
kurtulmayı başarmış.
Hakikaten doğanın bizden çektiği nedir?
Özellikle ülkemizde.
El atmadığımız hiçbir coğrafi bölge kalmadı.
Nerede orman, deniz var; turistik tesis, yazlık olup çöktük tepesine.En son geçen yıl Salda gölüne gittim.
Elbette bizim Boraboy’un güzellikleriyle kıyaslanmaz ama yine de bakirliğini korumuş.
Bembeyaz sahiliyle sessiz sakin duruşuyla coğrafyaya renk katıyor.
Ne yazık ki şimdi hedefte, öncelikle imar izni verilmiş, kıyısına otel yapılacakmış!
İnanın onca çevresel hareketlere rağmen geldiğimiz vahşi ruh hâlini anlamakta güçlük çekiyorum.
Nedir bu, resmen barbarlık!
Yarım yüzyıldır gözü dönmüş vaziyette,
tabii iktidarların desteğiyle girilmedik köşe, fethedilmedik koy kalmadı.
İstanbul’dan başlayan rantçı talancı zihniyet dalga dalga ülkemize yayıldı.
Beş yıl Antalya’da yaşamıştım.
Gözümün önünde sahil şeridine yapılan devasa otelleri gördükçe içim sızlardı.
Aynı şekilde elli yıla yakın süredir Kadıköy-Feneryolu’nda ikâmet ediyorum.
İlk geldiğimde buralar tek katlı köşklerle doluydu.
Ya şimdi, gökdelenler cenneti.
Bırakın denizi falan, gökyüzünü görene aşk olsun!
O nedenle Boraboy’a her gidişimde huzur bulurum, işte uygar insana yakışan
ortam bu olmalıydı diye hayıflanırım…
Ama bilirim ki nafile.
Keşke kıymetli hemşerilerim arada sırada göl kenarına gitse, derin nefes alsa…
Ağaçların gölgesinde ve kuş seslerini dinleyerek dünkü Amasya’ya yolculuk yapsa…
Ve nereden geldik nereye gidiyoruz diye düşünse…
Fena mı olur?
Belki benim âçizane temennilerim hariçten gazel okuma ama elimde değil, dilim sussa elim durmuyor, geçiyorum klavyenin başına…
Yaz babam yaz, iyi geliyor yorgun ruhuma.

Macit CÜNÜNOĞLU

 

Yorum Ekle