Amasya İtimat

BİR MÜCADELE ADAMININ ARDINDAN…

0
489



 

 

 

 

 


      Kadim zamanların bir cümlesidir ve çile adamları için söylenir. “Hata ve sevaplarıyla yerilmek ya da övülmek ancak büyük insanlara has bir kaderdir.”


 


      Ömrünün 64 yılını Kıbrıs Türklüğünün var olma mücadelesine adayan Rauf Denktaş “Çözümsüzlük çözüm değildir” sloganını üretenler tarafından çözümsüzlüğün sebebi olarak gösterilmek istense de bugün gelinen noktada tarih Rauf Denktaş’ı haklı çıkarmış ve onun savunduğu tezlere tekrar dönülmek zorunda kalınmıştır.


 


      Doksanlı yılların başıydı. Rauf Denktaş’ın Yeni Asya yayınlarının yayımladığı üç kitapçığını okumuştum. Saadet Sırları, Gençlere Öğütler, Başarının Yolları…


 


      Gerçekten bu üç kitap Rauf Denktaş’ın sadece bir Cumhurbaşkanı, dava adamı değil aynı zamanda yaşadığı toplumun gençlerine ışık tutan, insanlarına saadetin sırlarını öğreten bir mürşit yönünün de olduğunu gösteriyordu.


 


      Onu sevaplarıyla sevenler ona inananlardı. Onun Kıbrıs ve Kıbrıs Türkü için nasıl bir mücadele verdiğini tarih yazıyor, yazacaktır. Onu ebediyete uğurladığımız bu tarihte “Saadet Sırları” adlı kitapçığından siyaset ve siyasetçiler için yazdığı düşüncelerini paylaşarak ruhunu muazzez etmek istiyoruz.


 


       “Hz.Peygamber “Cemaati için uğraşanlar ya candan, ya maldan olur” demiş. Tarih bunun misalleriyle doludur. Fakat yine tarih, gün gelmiş, doğru, dürüst, vicdanlı, idealist siyasi ile namussuzu, çıkarcıyı ayırmasını bilmiştir.


 


      Siyasilerimiz, muhalefette ise iktidarı eleştirecek, iktidara gelmek için uğraşıp didinecektir. Bunu yaparken muayyen bir çerçeve içinde kalacak, vicdanlı bir şekilde hareket ederek, memleket çıkarlarını daima göz önünde bulunduracaktır.


 


      Vicdansız, çıkarcı, ağzı söz yapan, ikna kabiliyeti kuvvetli birisinin siyasete atılması kadar büyük felaket olamaz. Tarih, bunların çevirdikleri dolaplar yüzünden mahvolan memleketlerin ve insanların hikâyesiyle doludur.


 


      Siyasette insan, seçimi kaybetse de kendi benliğini kaybetmemeli, insanlığından olmamalıdır. Bazıları seçimi kaybedersem iktidardayken yaptıklarımın hesabını sorarlar düşüncesiyle, seçimi kaybetmemek için bataklığa saplanırlar; yapmadıkları kötülük ve melanet kalmaz.


 


      Bizde yanlış bir düşünce vardır. Siyasette muhalifini yıkmak için her hile ve desise mubahtır; siyasette yalan söylenebilir zannedilir. Bu düşünceyle hareket eden ülkelerde siyaset hakikaten bir bataklıktır. Bu bataklığı yalan, iftira, rüşvet, hile, desise doldurur. Belki kısa bir zaman için bunlar geçerli vasıtalardır; fakat gün gelir bataklığa bütün bir millet düşüverir ve halkın intikamı korkunç olur. Tarih böyle olaylarla doludur, tarihten ders almayan siyasiler maalesef çoktur.


 


      Siyaset hayatın bir parçası olduğuna göre, hayatta saadetle başarının formülleri siyasette de aynen kullanılır. Doğruluk işin başında gelir. Samimiyet şarttır. Ciddiyet, alçak gönüllülük, insanları sevmek, başkalarının dertleriyle uğraşmaktan hoşlanmak, vatanseverlik, cesaret, ölçülü yaşayıp ölçülü konuşmak siyasetin geçer akçeleridir. Siyasetin aynası halktır. Halkı kandırmaktan başka bir meziyeti olmayan çıkarcı siyasilerin mumu yatsıya kadar ancak yanar.


 


      Bir siyaset adamı, halkı kendi inanmadığı bir davaya inandıramaz. Siyaset devamlı çalkantılarla dolu bir hayat gizli çukurlarla dolu çetin bir yoldur. Siyasete atılan bir kimsenin özel ve cemiyet hayatı halkın diline tespih olacaktır. Halk kendisini kimlerin idare ettiği konusunda gayet hassastır. İdare başına getirdiklerinin, her alanda ahlak kurallarına riayetini bekler ve onların atacağı yanlış bir adımı haklı olarak bağışlamaz.


 


      Dünya, etrafını göremeyecek kadar meşgul olan siyasilerin idare ettiği bir yer haline gelmiştir; belki de çektiklerimizin çoğu bu nedene dayanmaktadır. Bir kanaryanın veya bülbülün ötüşünü işitemeyecek kadar kendi iç dünyasına dalmış olan, gurubun rengini göremeyen, küçük bir çiçeğin dağ eteğine tutunup dünyaya ferman okurcasına yaşamasındaki güzelliği tadamayan bir devlet adamı tabiattan kopmuş; saadet kapılarını kendiliğinden kapatmış demektir.


 


      O halde siyaset meydanına atılan kimselerde aranacak vasıfları yeniden sıralayalım:


 


      Doğruluk, inanç ve iman, Allah sevgisi ve Allah korkusu, sebat, cesaret, insanları sevmek, merhamet, vicdan, çalışkanlık, güler yüzlülük, serinkanlılık, muhakeme kabiliyeti, geniş kültür, halk önünde sergilenebilecek kusursuz bir hayat.”


 


      Kıbrıs Türkiye’nin şerefidir, namusudur. Rauf Denktaş da bu bilinçle yavru vatan Kıbrıs’ın bağımsızlığından Kıbrıs Türkünün özgürlüğünden hiç taviz vermeden bu davayı sabırla yürütmüş bir çile adamıdır.


 


      Tarih çile adamlarının sıkıntılarını hanelerine hep şeref olarak yazmıştır.


 


      Nur içinde yatsın


 


      Mekânı ve makamı cennet olsun


 


      Milletimizin başı sağ olsun…


             


                                              


 


 


 


 


 


                    


     

Yorum Ekle

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz