BİR KİTABIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

0
186

Yazı: Feride Sema Günaydın Bayram

Okuduğum kitap ‘Kara Kutu’nun yazarı Soner Yalçın, annesinin kolesterolü yükseltiyor diye yıllardır en sevdiği yiyecekleri yani tereyağ, yumurta, kelle paça gibi et yemeklerini yemediğinden bahsediyor. Sonra kolesterol diye bir hastalığın olmadığını, insanların en yararlı şeylerden akıl almaz oyunlarla nasıl uzaklaştırıldığını ve ilaç sektörünün arka yüzünü kitabında anlatıyor. Aklıma rahmetli babaannem geldi. Çünkü çok severdi tereyağını, haşlama, kelle paça gibi kolesterolü yükselttiğini söylenen yiyecekleri… Hele tereyağını kaşık kaşık yutardı rahmetli. Bir kere babaanneme “Tereyağı fazla yeme, uzmanlar zararlı olduğunu söylüyor. ” demiştim. Babaannem de “O pis margarinler satılsın diye yalan söylüyorlar. Tereyağ zararlı olur muymuş?!” Babaannemin okuma yazması yoktu ama bir çok okumuştan akıllıca düşünür ve sorgulardı. Babaannem, endüstriyel düzenin yasak ettiği şeyleri hiç takmadı. Yedi bolca tereyağını; içti bolca haşlama, kelle paça çorbalarını. Yumurtanın da sarısını severdi.

Çok iyi hatırlıyorum: Biz hepimiz evde gripten kırılıp yataklara düşerdik de bir tek babaannem gripten etkilenmezdi. Ben de “Hani grip bulaşıcıdır? Babaanneme nasıl bulaşmadı?” diye hayret ederdim. Burada yine beslenme faktörünün ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor. Babaannem, okumamış hâliyle düzenin dayattığı şeylerin çoğunu yapmadı ama okumuş birçok kişi, hiç sorgulamadan, hele ki bilim dediyse tartışılmaz, anlayışını benimsedi. Günümüzde birçok insan uyanıp gerçeklere gözünü açsa da hâlâ aynı anlayış geçerli: “Bilimsel dayanağı yoksa geçersizdir. ”

Bu bilime tapan insanlar bilmiyor ki günümüzdeki bilim dünyası, küresel oligarşinin yaptıklarını meşrulaştırma aracı hâline gelmiştir. Bu düzenin dışına çıkan doktor, bilim adamı gibi nice değerli insan susturulup itibar kaybına uğratılmış ya da öldürülmüştür.
Şu an elimdeki ‘Kara Kutu’ kitabı, aklıma neleri getirdi; rahmetli babaannemi bana hatırlattı. Nur içinde yatsın.

Yorum Ekle