Son günlerde yaşananlar “LİNÇ” kültüründen “BİLİNÇ” kültürüne geçemediğimizi gösteriyor. Ne kadar acı!
“Günışığı Kitaplığı” bilinçlenme yolunu sağlamlaştırıyor. Çocuklara yönelik kitapları, büyüklere de yararlı. Diziler oluşturuyor, “Çıtır Çıtır Felsefe” dizisindeki “Diktatörlük ve Demokrasi” adlı kitap mutlaka okunmalı. (Britte Labbe-P.F. Dupont-Beurier, Resimleyen J. Azam. Türkçesi Azade ASLAN)
Kitabı anımsamamızı sağlayan Zeynep ORAL’a teşekkür ediyorum.
Demokrasi ve Diktatörlük… İki karşıt kavram. Nice çelişkinin somut duruma gelmesi. Bu kitapta, çocukların günlük yaşamlarından örneklerle “bireyin şekillenmesi” ya da “kişilik kazanması” anlatılıyor.
Eserin son bölümü şöyle:
“Demokrasilerin tek bir güvencesi vardır: Her vatandaşın eleştirel aklı. Eleştirel akla sahip olmanın anlamı, kendine sorular sormak, dinlemek, bilgi almak, gözlemlemek, ayırt edebilmek için düşünmektir. Doğru ile yanlışı ayırt etmek, haklı ise haksızı ayırt etmek, mümkün olanla imkansızı ayırt etmek için düşünmek. Her gün, demokrasi ayakta kalsın diye düşünmek.”
Büyüklerimizin düşünmediği, yaşadıklarımızdan anlaşılıyor. Çocuklarda doğal olarak bulunan sorma- öğrenme yetisini de 4+4+4 sistemiyle bitireceğiz. Bu tehlikeyi mutlaka önlemeliyiz. Bütün eğitimcilere büyük bir sorumluluk düşüyor.
Korkunç görüntüler var. Öfke, kin, nefret… Sinop Öğretmenevi on saat büyük tehlike yaşadı. Hepimiz 2 Temmuz 1993 Sivas-Madımak katliamını anımsadık mı? Ardından Samsun’da yaşananlar…
Ya linç kültürünün esiri olarak acıları sürdüreceğiz, ya da bilinçle sorunları çözeceğiz.
Ülkemizin, bölgemizin karmaşık sorunlarını kapitalist-emperyalist güçlerin planlarından ayrı düşünemeyiz. Orta-doğu’nun, Asya’nın yaşadığı değişimi iyi kavramalayız. “Çözüm Süreci” denen gelişmeyi AB-ABD projesi olmaktan çıkarıp, insanlık yararına yönlendirecek bilinçli örgütlenmelerdir. Bu örgütlü gücü emekçiler başarmak zorunda… Bilinç üstün gelmelidir.
Hoş ve esen kalınız.