Amasya İtimat

Belgesel tadında ÇAMLIKALE ve AYVACIK GEZİSİ

Ahmet Günaydın

Alpaslan Ayvacık karayolu inşaatının yeniden başlatılması için sürdürülen çalışmalar çerçevesinde 17 Aralık 2017 Pazar günü Taşova-Ayvacık karayolu güzergahında bulunan tarihi ve turistik görselleri sunmak için bir gezi düzenledik.

İl Genel Meclisi üyesi Gönül Hayati Özkan, Belediye Meclisi üyesi Sinan Yılmaz ve Cesarettin Tuzla ile sabah 09.00’da yola çıktık.

Seyyid Nureddin Alpaslan hazretlerinin türbesinin bulunduğu bahçede bulunan zaviyede (Külliye) yolcular ve misafirler için Aşevi, hamam, mescid, han, fırın, ardiye ve müştemilat gibi bir çok yapı uzun yıllar sonunda depremler ve çeşitli nedenlerle toprağın altında kalmış. Vakıflar Genel Müdürlüğü 2010 yılında türbenin restorasyonunu yaptırmış. Kaymakam Kudret Kurnaz, tarihi yaklaşık 790 yıl öncesine dayanan bu zaviyenin ortaya çıkarılması için bir girişimde bulundu. Zaviyede bulunan eserlerin gün yüzüne çıkarılarak, aslına uygun olarak yeniden restore edilmesi en büyük temennimiz. Yol güzergahındaki Alpaslan Müzesi ve Durmuş Özer’e ait müze ayrı bir katma değerimiz.

Karsavul köyünün tarihi de eskilere uzanıyor. Ayalar  başlı başına bir tarih. Romalılardan kalan Sedef ve deri hastalıklarını tedavi edici özelliği bulunan bu tarihi hamamda, 2011 yılında Amasya Kültür ve Müdürlüğü burada bir restorasyon çalışması yapmış, hem tarihi hem sağlık turizminde ön plana çıkarılabilir.

Gökdere’den geçtikten sonra Ayvacık- Çökekli mahallesi Boyalıca’da Cemil Denk bizleri bekliyor. Sabah kahvaltısını burada yapıyoruz. Hasan Uğurlu barajının o güzelim manzarasını etraflıca görebiliyoruz.

Çökekli’den Ayvacık’ın 1991’de ilçe statüsüne kavuşması ile müstakil muhtarlık olan Çamlıkale mahallesine geliyoruz.

Burada dostlarımız: Ayvacık Yolu Platformu Sözcüsü İbrahim Sağlam ve Mürsel Çakır ile buluşuyoruz. Çamlıkale’nin içinden tüm heybeti ile bizi bekleyen Çamlıkale (Kızlar Kalesi)’nin yorucu bir yolculuk sonrası tepesine çıkıyoruz. Kalenin Amazonlara ait olduğu ve Tahir ile Zühre hikayesinin de bu bölgede geçtiğini dinliyoruz. Bu tür tüm kale ve ulaşılması güç olan tarihi değerler define meraklıları tarafından talan edildiğini görüyoruz. Geçmişi 2000 yıl öncesine dayanan kale surları sanat eseri. Çamlıkale’den baktığımızda menderesler çizen Yeşilırmak’ın Uluköy toprakları, neredeyse Pontus Kralı 6. Mitritades tarafından Milattan önce 60’lı yıllarda yapılan Boğazkesen kalesi görülebiliyor. Hepimizin ortak düşüncesi 2000 yıllık bu kalenin teknik imkanların olmadığı o yıllarda nasıl yapıldığı? Büyük bir hayranlık içinde Çamlıkale’den ayrılıyoruz.

Meşhur Hapanboğazı’na geliyoruz. Aralık ayı olmasına rağmen sıcak bir hava var ama Hapanboğazı’nın soğuk rüzgar  bizleri üşütüyor. Yol kenarında yer yer kar görüyoruz. Karadeniz bölgesinin kendine has havası,  birbirine uzak  evler gözümüze çarpıyor.

Ver elini Tarihi Ardıç köyü Tahta camii. Kendisi de bu yöreden olan İbrahim Sağlam’dan camii hakkında bilgi alıyoruz. Camii artık kullanılmıyor. Biraz ötesine son derece görkemli yeni bir camii yapılmış.

Bir durağımız da Ayvacık Barajı yapılırken, trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Suat ve Hasan Uğurlu çiftinin soyadına izafeten ismi verilen Uğurlu köyü (bütün şehir yasası dolayısı ile köy ismi kalktığı için) Uğurlu mahallesi olarak anılıyor. Yaklaşık 500 yıllık olduğunu öğrendiğimiz Dişbudak ağacı tüm haşmeti ile dimdik  ayakta. Burada yine baraj dolgusunun görünümü hepimizde hayranlık uyandırıyor. Hemen karşısı Tokat-Erbaa toprakları, Ötede hemen Ordu-Akkuş toprağı, 3 vilayetin kesiştiği nokta.

Ayvacık Baraj bölgesine geliyoruz. 1973’de inşaasına başlanan ve 1978 yılında üretime geçen bu barajın  özelliği ülkemizde kaya tünel ile yapılan bir baraj olması. Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 2.151.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 51,00 m, normal su kotunda göl hacmi 182,00 hm³, normal su kotunda göl alanı 9,70 km²’dir. Baraj 83.312 hektarlık bir sulama alanına hizmet vermekte, 46 MW güç kapasitesindeki HES yılda 273 GWh elektrik enerjisi üretimi sağlamaktadir. Barajı seyrederken doğal höyükleri gözlemliyoruz. Sanki: Güney Amerika kıt’asındaki Venezüella, Kolombiya, Arjantin’de görülen tabii güzelliklerle karşılaşıyoruz. Ayvacık 3 kıt’adan izler taşıyan ender bir yöremiz. Öteden beri İsviçre’nin Leman gölünü benzeyen Ayvacık bölgesi görüp gezmeye değer muhteşem bir yöremiz.

Dikkatimizi regülatörün hemen yanındaki kale çekiyor. Eski bir kale tarzında yapılmış. İçerisi viran olmuş. Birbirimize bakıyoruz: Bu güzel mekan acaba niye kullanılmıyor. Bilgi alıyoruz. Bu kale merhum eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Başbakanlığı döneminde yapılırken ziyareti için kullanılmış. Bir dönem Jandarma komutanlığı olarak kullanılan bu kalenin son durumu hepimizi üzdü. Hemen yanındaki 15 Temmuz Şehitler Parkı son derece güzel dizayn edilmiş, gelin-damatlar bu parkta baraj suyu fonunda fotoğraf çekindiğini öğreniyoruz.

Son olarak Ayvacık ilçe merkezindeyiz. 330 metre uzunluğundaki Eynel köprüsü ile bir çok mahalle birbirine yakınlaşmış, Salıpazarı ilçesi yolu da böylece daha  kısa bir hale gelmiş.

Dostlarımız İbrahim Sağlam ve Mürsel Çakır bizleri bir lokantada ağırladıktan sonra göl kenarında nefis manzara eşliğinde İskele kafede çaylarımızı yudumladık.

Dostlarımız bizi uğurlarken bu iki kardeş ilçenin bu yol ile ekonomisine çok şeyler katacağı ortak görüşümüzü dile getirdik. Ayvacık merkezden çıkarken aracımızın kilometresini sıfırladık. Taşova merkezde kilometreye baktığımızda iki ilçenin birbirine uzaklığının 63 kilometre olduğunu gördük.

Bu gezi esnasında yaptığımız kamera çekimleri ve röportajları  hazırlayıp, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’a Samsun ve Amasya valilikleri ve ilgili kuruluşlara sunacağız.

Bu yol iki ilçenin de kaderini değiştirecek.

 

 

 

Yorum Ekle