Uzun zamandan beri, yazmamanın, yazamamanın ve sizlerle buluşa-mamanın burukluğunu hissediyorum. Yazılacak konu bulamadığımdan değil, elbette çok şey var, yazılacak, söylenecek. Taşova ve güncelle ilgili yazıları okuyunca genel olarak, yazar arkadaş ve dostlarımın bir boşluk bırakmadığını da ilave edeyim. Ayrıca, sürekli Taşova’da olamamanın, hemhal olamayışımın bunda menfi (olumsuz) te’siri azımsanmayacak kadar var.
Ben, yaklaşan Mahalli (yerel) Genel Seçimler ve Taşova özelinde yazmaya çalışacağım.
Bir çoğumuzun da fiilen veya dolaylı olarak içinde olduğumuz Taşova Belediye Başkanlığı seçimleri klasik bir deyişle bir hayli heyecanlı ve gerilim içinde geçeceğe benziyor.
Seçimler, dünyanın her yerinde ve her şekliyle heyecan vericidir. Sinirleri gerer, adrenalini yükseltir, bazen akıl ve mantığı devre dışı bırakır. Okullarda sınıf başkanı seçimleri bile bazen kıran kırana geçiyor. Ufak tefek de olsa kırgınlıklar oluyor. Allah’tan sınıf başkanlığında elle tutulur bir “rant” kavgası yok.
Mahalli seçim denince akla tabii ki Belediye Başkanlığı ve muhtar seçimleri geliyor. Bazı istisnalar hariç Taşova halkı, öteden beri siyasi tercihini “iktidar partileri” yerine muhalefetten yana koymuştur. Bu tavıra, ”işte de-mokrasi anlayışı budur” demek geliyor içimden. Neymiş de “Efendim, Taşo-va’mız iktidar nimetlerinden faydalanırmış, yatırımlar hızlanırmış, para akarmış, gençler işsizlikten kurtulurmuş falan, filan” Bu saydıkları-mız , hükümetlerin asli görevleri değil mi ? Hem de Taşovalılar, milletvekili ge-nel seçimlerinde daha bir buçuk sene önce hükümetin yanında olduğunu ispat-lamadı mı? Geçiniz efendim, geçiniz. Bu gerekçelerle partiler ve adaylar milletin karşısına çıkmasınlar, lütfen. Maalesef bu metod, her yerde ve her seçimde kul-lanılan, fakat kendi içinde tutarsız, tabanı olmayan eksantrik propoganda şekli-dir. Ayrıca tam 10 beldesi, bu dönemde alınan bir kararla belediyeleri kapatılıp köye dönüştürülen insanlardan oy desteği beklemek,Taşovalı’yı “ti’ye” almak değil midir?
Senelerdir ilgimi çeken ve sanırım Taşova’da çokça dillendirilen başka bir mevzu da adaylar, mensup olduğu partiler, siyasi geçmişleri, aile ve akrabalık ilişkileri vb. Hep seçim dönemlerinde gündeme ge(tiri) len soy-sop mes’elesi, akıl almaz karalamalar, suçlamalar, adayların şahsına ve hatta ailesine ağza alınmayacak hakaretler, bana sorarsanız insan olana hiç mi yakışmıyor. Ta-şova’ya asla yakışmıyor. ”şu başkan seçilirse , işten atacak , filanın oğlu-nu-kızını işe alacak, bizim caddeye iyi hizmet(!) gelir, şu da amma çok parti değiştirdi, bir daha ki seçimlerde hangi partiden aday olur, acaba?, bu bizden tarafa dönüp bakmaz” gibi sudan gerekçeler geride kal-ması lazım artık. Kırp dökmeden, ortamı germeden , gerginlikten medet umma-dan yapılacak güzel faaliyetler de vardır.Her aday (aday adayları da dahil) kendi çevresine bunu telkin etmelidir. Çünkü seçimlerin sonrasında aynı caddeyi, aynı çarşıyı, aynı pazarı ve bir çok ortak varlığı paylaşacağımız insanlarla hasım olmak da niye? Seçimlerden sonra kaybedenler de kazanan da, düğünlerimizde , cena-zelerimizde ila-nihaye beraber olmayacak mıyız ? Sevincimizi, hüznümüzü paylaş-mayacak mıyız ?
Adaylar, önümüzdeki 5 senenin hesabını yaparak, kısa , orta ve uzun vadede neyi, nasıl yapacaklarını kısacası varsa projelerini ortaya koyup tanıtsınlar. İsteyen istediğini seçsin. Medeni olan, olması gereken de budur.
Güzel Taşova’ma, bütün adaylara,aday adaylarına ağız tadıyla bir seçim yaşamaları dileğiyle…
Hoşçakalınız.
Not: Bir daha ki yazımın konusu “gelmece” olacak. Bekleyin.
Yorum Ekle