Yılmaz Sergen
Yapılan iyilikler vaktinde ve ihtiyaç sahibine yapıldığı zaman çölde susuzluktan kıvranan insana su vermek gibidir.
Ünlü bir köşe yazarımızın affına sığınarak çok beğendiğim yazısını sizlerle paylaşmak istedim.
“Üniversiteye yeni başlamış, Mühendislik okuyordu. Ekonomik durumu iyi değildi. Ailesi de yeteri kadar para gönderemiyordu. İlk günlerde çarşıda bir lokantaya girdi.
“Az kuru alabilir miyim?” dedi
Lokantacı halini anladı, ağzına kadar dolu bir tabakla, yanında birde pilav getirdi.
Para ise sadece az kuru parası aldı.
Talebe her gün “az” dedi lokantacı çook verdi.
Yılar geçti, okul bitti, Talebe zengin bir mühendis oldu. Aklına “az kuru” geldi. Atladı okuduğu şehre gitti. Baktı ki lokanta yerinde yok.
Hemen esnafa sordu:“Buradaki lokanta nerede, sahibi nerede?”
“Lokanta kapandı, amca az aşağıda oturuyor.” Evinin yerini tarif ettiler. Talebe gitti evi buldu, Kapıyı çaldı. Amca kapıyı açtı, buyur oğlum dedi.
“Amca ben yıllar evvel burada okudum. Ben hep az kuru istedim, sen çok verdin.”
Amca talebeyi hatırlamadı. O her talebeye aynısını yapardı.”Hatırlamadım oğlum kusura bakma yıllar oldu.”dedi
“Burada oturuyorsun galiba, ev senin mi amca?”
“Yok, oğlum kira, hanım ben idare ediyoruz.”
Talebe “peki” dedi evden ayrıldı.
Gitti, ev sahibini buldu. Evi satın alıp amcaya verdi. Üstüne hatırı sayılır bir paket para da bıraktı.
Amca “Aman oğlum ne yaptın? Ne gerek vardı.”dedi.
Talebe “Amca senin az kurun olmasaydı ben aç yatar, aç kalkardım. Büyük ihtimalle okulu da bitiremezdim. Şimdi öyle zenginim ki inan benim sana verdiğim, senin bana verdiğinden daha değersiz. Sen hakkını helal et o bana yeter.
Sarıldılar, ağladılar.”
Sevgili abimize çok teşekkür ediyorum böylesine hayatın bir parçası olan bir konuyu köşesine taşıdığı için.
Yazarımızın yazdığı bunları yapan öğrenciyi, fakır fukaraya gözeten Lokantalar çoğu ilimizde olabileceğini tahmin ediyorum.
Üniversite yıllarımda kısa bir süre arkadaşımın depodan düzeltilmiş tek bir odalı yerde birkaç gün kalmıştım.
Yabancı bir şehirden okumaya gelen Öğrenciler için her zaman maddi yetersizlikler ola gelmiştir.
Kaldığım yerin yanında bir lokanta vardı bir gün içtiğim çorbanın parasını benden almamıştı. Ne kadar mutlu olduğumu şimdi bile halen hatırlıyorum.
Çoğumuz tek sulu yemeği bula bildiğimizde bol ekmekle karnımızı doyururduk.
Emin olun az kuruyu bile bulamadan daha az yiyecekle yarı aç yarı tok okuyanlara şahit oldum.
Dilerim ki: öğrencilerin olduğu her yerde bu tür lokantalar, gönlü zengin amcalar olmaya devam etsin.
Hayatı paylaşarak, sevinçlerde pay sahibi, muhtaçlara yardım ederek yaşamak. Güzel olan, insan olarak bizden beklenen sanırım bu olsa gerek.