“Yerin düzeni dağ, milletin düzeni bey” yani devlet demiş atalarımız.Türkçede “Devlet” kelimesi resmi bir mana taşısa da halkımız ona baht, talih gibi anlamlar da yüklemiştir.Şansı açık olan, işleri yolunda olana “başına devlet kuşu kondu” denir.Sevdiğimiz, ağırladığımız bir dost veya büyüğü “devletle” uğurlarız.Çaresizlerin, kimsesizlerin sığınağı “devlet baba” dır.Kısaca devlet milletin kimlik belgesidir.
Dünya üzerinde var olan devletler resmi ilişkilerini kendi kimlikleriyle yaparlar. Protokol kelimesi ilk defa Fransa’da kullanılmış olup devlet adamlarının devletlerarası ziyaretlerde uyguladığı kurallar bütünü manasını taşır. Bu kelimenin Osmanlı’da ki karşılığı “teşrifat” tır.
Günümüzde devlet başkanlarının 21 pare top atışıyla karşılanışı birçok ulus tarafından uygulanan bir devlet geleneğidir. Top atışları gelen devlet başkanını ve o devletin bayrağını selamlama ve saygı ifadesi için yapılır.
Misafir devlet başkanının ayakları altına serilen kırmızı halı da o devletin güç ve iktidarının simgesidir.
Dünyada her devlet kendi devlet geleneği usulünce bir protokolle konuğunu ağırlamakla birlikte günümüzde devletler artık protokolleri ile değil ekonomik ve siyasi ağırlıklarıyla güçlerini gösteriyorlar. Devletler için protokol hem bir nezaket hem de devletin mehabetinin, ağırlığının yansıtıldığı resmi bir törendir.
Letonya Cumhurbaşkanı’nın Ankara ziyaretinde Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün alışıla gelmiş protokol etkinliklerinden farklı olarak 16 Türk devletini sembolize eden bayraklarla 41 atlıdan müteşekkil atlı tören kıtasıyla konuk Cumhurbaşkanı’nın aracına eşlik eden görüntülerini biraz garipseyerek izledik.
Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti gibi uzun geçmişi olan bir devlet geleneğinden gelen bir ulusun, yabancı bir devlet başkanını ağırlama konusunda uyguladığı yeni protokolü biraz suni, yapmacık ya da Hollanda, Danimarka, İngiltere’ye benzer özenti diyebileceğimiz bir uygulama gibi gördük.
Yabancı devlet konuklarının bizim devlet geleneğimizde şimdiye kadar hiç görmediğimiz atlı tören kıtasıyla karşılanışı var idi de uygulanmıyor muydu yoksa iş bu uygulama yeni mi çıktı?
Kendi ecdadını kötüleyerek kimlik bulma gayreti içinde olan aydınlardan değiliz. Bu protokole kötü olmuş demek istemiyoruz, garip bulduğumuzu söylüyoruz. Köklü devletlerin adetlerini bozmamaları, değiştirmemeleri gerektiğini düşünüyoruz.
Milletin tarihi geçmişi ile var olduğunu biliyoruz. Hele dünyada en geniş coğrafyada yaşamış bir milletin mensuplarıysak onların teşrifat güzelliklerini milletimizin güç kaynağı olarak görür öyle değerlendiririz.
Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti gibi uzun bir tarihi geçmişi olan devletin protokolüne getirilen bu yeni adet, kimlik kazanmaya yönelik bir şahsiyat fukaralığı hissi uyandırdı bizde…
29 pare top atışı sadece devlet protokolüne değil, mizah literatürüne de girmiştir.
Yunan Kralı Türkiye’ye gelmiş, gelişi 21 pare top atışı ile kutlanmaktadır. Bir mübadil vatandaşımız arka arkaya atılan top seslerinden duyduğu tedirginlikle yoldan geçen birine sorar:
– A be bu toplar niçin atılır?
– Yunan Kralı Türkiye’ye gelmiş
– Ee… Ta vuramamışlar mı?
Devletlerarası ilişkilerde millet olarak değerlenmek ve seviyelenmenin yolu alaka merkezlerimizi taklit değerler üzerine değil, kendi değerlerimizin peşine düşmekten geçtiğini unutmamalıyız…