Yakup Civelek Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi
2024 yazının sıcak bir Temmuz günü, üç kafadar arkadaş uzun zamandır hayal ettikleri Orta Asya seyahatine çıkmaya karar verdik. Bizler, ilahiyat fakültesi mezunu ve öğretmenlik tecrübesi olan üç dostuz: Ankara’da uluslararası imam hatip lisesi müdürü Hamza Yılmaz, Kuşadası’nda din kültürü öğretmeni Hasan Apaydın ve ben, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi Yakup Civelek.
Yolculuk Öncesi Hazırlıklar
Seyahatimizin en önemli aktörü, hem aracıyla hem de bölge bağlantılarıyla gezimize önderlik edecek olan Hamza Yılmaz’dı. Kendisi, Türkmenistan kökenli bir aileden geliyor ve uzun yıllar Ankara Batıkent’teki uluslararası imam hatip lisesinde görev yaparken Orta Asya’dan gelen öğrencilerle yakından ilgilenmiş, bölgeyle güçlü bağlar kurmuştu. Bu bağlantılar, seyahatimizi planlarken bizi cesaretlendiren en önemli faktördü.
Yol haritamızı şöyle çizdik: Türkiye’den çıkıp Gürcistan’a, oradan Kafkasya bölgesine geçecek, Osetya ve Çeçenistan üzerinden hedefimize ulaşacaktık. Dönüş yolunda ise mümkün olursa Dağıstan, Azerbaycan ve İran güzergâhını kullanmayı planlıyorduk.
Görev dağılımını da netleştirdik: Hamza Yılmaz kafile başkanı, Hasan Aydın muhasebeci, ben ise rehber ve genel işlerden sorumlu kişi olarak belirlendim. Üçümüz de ehliyet sahibi olduğumuzdan, Hamza’nın 2010 model Mazda’sını dönüşümlü kullanabilecektik.
İlk Durak: Karadeniz
Yolculuğumuza Ankara’dan başladık. Yanımızda gideceğimiz yerlerdeki din görevlilerine hediye edilmek üzere cübbe ve sarıklar, çeşitli Türk lokumları, leblebiler, pişmaniyeler ve Kur’an-ı Kerimler vardı. Batum sınırına varmadan önce, akşam karanlığına kalmamak için Pazar-Ardeşen civarında mola vermeye karar verdik.
Ardeşen’deki akşam yemeğimiz, seyahatimizin ilk renkli anısı oldu. Belediye tesislerinde yediğimiz yemekte, özellikle muhasebecimiz Hasan Bey’in fiyatlar konusundaki hassasiyeti ve benim önerdiğim mekanın beklenenden pahalı çıkması, aramızda tatlı bir gerginliğe neden oldu. Neyse ki kafile başkanımız Hamza Bey’in sakin tavrı, durumu yumuşattı.
Geceyi Hopa yakınlarında bir öğretmen evinde geçirdik. Burada da fiyatlar konusunda küçük bir pazarlık macerası yaşadık. Hasan Bey’in ticari tecrübesi sayesinde konaklama ücretinde ciddi bir indirim almayı başardık. Üç kişi aynı odada kalacak olmamız başta bizi endişelendirse de, özellikle benim ve Hamza Bey’in horlamasına rağmen geceyi rahat geçirdik.
Bu ilk günün sonunda anladık ki, böyle uzun bir yolculukta herkesin kendine has özellikleri, hassasiyetleri ve belki de küçük kaprisler olabilirdi. Önemli olan bunları anlayışla karşılayıp, ortak hedefimiz doğrultusunda uyum içinde ilerleyebilmekti. Nitekim aramızdaki dostluk, kardeşlik ve dayanışma ruhu, bu küçük pürüzleri kolayca aşmamızı sağlıyordu.
(DEVAM EDECEK)