Bir bayram günü daha geldi çattı. Hep söylenip dururuz, nerede o eski bayramlar diye. Hep aynı serzeniş. İnsan düşünmeden edemiyor. Şu anda yaşadıklarımızdan kim bilir ne kadar güzelmiş ki etrafımızdaki herkes eski bayramlar, eski bayramlar diye söylenip duruyor.
Oysa herkesin, her ananın, her hanenin bayramı farklıdır. Kısacası her dönemin ve her coğrafyanın bayramları farklı farklıdır. Hatta mazlum coğrafyaların bayramları daha bir farklıdır.
İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: ‘Benim Ahmed’i gördünüz mü?’ diyor.
Hangi Ahmed’i? Yüz bin Ahmed’in hangisini?
Yırtık basmasının altından kolunu çıkartarak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: ‘bu tarafa gitmişti’ diyor.
O tarafa Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdad’a mı?
Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı “ isimli eserinde anlattığı, savaşa giden ve bir daha dönemeyen oğlunu, tren istasyonunda arayan bu ananın bayramları nasıl geçmiştir?
Birinci Dünya Şavaşı’nda Kanal Cephesi’nde geri çekilmek durumunda kaldığımızda Kudüs’te artçı bölük olarak bırakılan sekizinci bölükteki askerlere, başlarındaki kolağasının (yüzbaşı):“Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. İçinizden isteyen memleketine gidebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri’nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün.” Dedi diye yıllarca Kudüs’ü bekleyen elli üç neferden biri olan, Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın ve Onbaşı Hasan’ı bekleyen anasının bayramları nasıl geçmiştir?
Afyon’da bir beldede, çocuklarının ikisi de asker olan bir evin kapısı çalınır. Baba ve ana bir solukta kapıyı açarlar. Karşılarında komutanlar ve muhtar, gözleri nemli boyunları bükük beklemektedirler. Baba tahmin etmiştir. Şehit haberi vereceklerdir. Anne ise tedirgin yüreği yangın yeri gibi komutanın ağzına bakmaktadır. Acaba kınalı guzularından hangisinin ismi söylenecektir.
Baba güç bela sorar:
“Hangisi? kimseden ses çıkmaz.
“Hangisi?” diye tekrar sorar. “Ferhat mı, Fatih mi?”
Oğullarından Ferhat, Güneydoğu’da PKK’ya karşı, diğer oğlu Fatih, El Bab’da IŞİD’e karşı savaşmaktadır. Komutan “Fatih” diye cevaplar ağlamaklı. İki guzusundan birini kaybeden ananın bayramı nasıl geçmiştir?
Karaman’ın Ermenek ilçesinde suyla dolan kömür ocağında hayatlarını kaybeden işçilerden, bir işçi anasının; “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” diyerek yürekleri dağlayan bu ananın bayramları nasıl geçmiştir?
Diyarbakır’da oğullarını dağdan indirebilmek için aylardır oturma eylemi yapan ve umutlu bekleyişlerini sürdüren ciğeri yanık anaların bayramları nasıl geçmiştir?
Askere gönderdiği oğlunu her gece rüyasında gören:
“Dün gece yavrumu rüyamda gördüm
Yün çorap istedi o sabah ördüm
Zarfa Şırnak yazıp postaya verdim
Askerin anası erinmezimiş”
…………..
Yanası yanası ciğer yanası
Yansa da ağlamaz şehit anası
Ananın yaktığı asker kınası
Kıyamete kadar silinmezmiş,
diye ağıt yakan ve oğlunun şehit haberini aldığında; ”Yanası yanası ciğer yanası,“Yansa da ağlamaz şehit anası” diyerek kendi kendini teselli eden, bağrı yanık, gözleri yaşlı, ak saçlı anaların bayramları nasıl geçmiştir?
“Hey onbeşli onbeşli / Tokat yolları taşlı / Onbeşliler gidiyor / Kızların gözü yaşlı… Okuldan cepheye, Çanakkale Savaşı’na giden onbeşlilerin (1315 doğumlular) analarının bayramları nasıl geçmiştir?
Yıllardır bayramın ilk gününü oğlunun mezarının başında geçiren “Bu bayramda gelemedin oğlum.” diyerek gözyaşı döken. ‘Kınalı kuzuları’nın mezarını bayram sabahı ziyaret ederek mezar taşlarına sarılıp öpen anaların bayramları nasıl geçmiştir?
Gelinleri dul kalmış, torunları yetim, ak saçlı ninelerin bayramları nasıl geçmiştir?
“Gitme Yemen’e, Yemen sıcak dayanaman, kalk borusu er vurulur sen küçüksün uyanaman. Diye Yemen’e giden oğluna ağıt yakan ananın bayramları nasıl geçmiştir?
Şehit oğlunun cenaze namazını kendisi kıldıran babanın, cenaze töreni sırasında yanındakilere; “Dik durun, ezanı susturmadı, bayrağı indirmedi. Başınız dik olsun. Ağlamayın, düşmanları sevindirmeyin” diyen ananın bayramları nasıl geçmiştir?
Kırım, Çeçenistan,Bosna, Kerkük, Musul, Irak, Suriye, Doğu Türkistan ve Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşayan anaların bayramları nasıl geçmiştir?
Ahh eski bayramlar…
Abdullah Seçkin