Amasya İtimat

AMASYA BASIN TARİHİ BELGESELİ 7. BÖLÜM AHMET GÜNAYDIN

0
1318

Aşağıdaki linkten videolu halini izleyebilirsiniz.

https://www.instagram.com/reel/C095p6gI2Si/?igshid=MzRlODBiNWFlZA%3D%3D

 

Hazırlayan Serdoğan Sıvacı

Ben Ahmet Günaydın. Taşova’da 1984 yılından itibaren gazetecilik yapıyorum. Ama çok öncesine de dayanan gazetecilikle ilgili geçmişim var benim. Şimdi bu işin Taşova’daki hatta Amasya’daki duayenlerinden birisidir rahmetli Ağabeyim Ali Rıza Günaydın. Kendisi 1971 yılının 27 Mart’ında gazete çıkarmaya başladığı zaman ben 13-14 yaşlarındaydım. Fakat o zaman bu sürece 25 kuruşa gazete satarak dahil oldum.  Sonrasında 1970’li yıllarda Taşovaspor’un maçları var, o zamanlar belki kaymakamlık kupası yoktu ama, yine de diğer Erbaa, Ladik ve Amasya’da yapılan maçlarla haberleri derleyip toparlıyordum. Tabii sonrasında 1984 benim için resmi olarak yani sigortalı olarak bu mesleğe başlangıcım oldu. İlk okul yıllarımda okulun duvar gazetelerine genelde ilgi duyardım. Orada yazardım. O açıdan tabii abimin de bu işe girmesiyle birlikte biraz daha tetiklemiş oldu. Ve o yıldır, 1971 yılından bu yana bu işin içindeyiz, mutfağındayız. Çok farklı ve güzel meslekler var. Her insan tabii kendi mesleğini sevdikten sonra her meslek güzeldir. Ancak meşhur bir soru vardır. ”Bir daha dünyaya gelseniz ne iş yapardınız?” gibi… Ben yine de burada, şunu açıklıkla söyleyeyim yine gazeteci olmak isterdim. Gazetecilikten tabii ki çok çok daha güzel meslekler olsa bile benim için artık içime işlediği için yani bu meslekle artık iç içe olduğum için bir başka mesleği de düşünemiyorum işin doğrusu. Taşova’da biz 1971 yılından bu yana kesintisiz olarak (çok az kesinti oldu), bu gazetenin 52 yılı bitti. Nisan’ın 1’i fakat bizden önce Taşova’da zaten gazete vardı. Taşova yenilikler çok açık bir ilçe. 1967 yılında, Allah uzun ömürler versin Veysel Albayrak abimiz, kendisi o zaman Merkez çarşı camiinin girişindeki şimdiki ayakkabıcı dükkanın olduğu yerde fotoğraf stüdyosu vardı. O yıllarda rahmetli Ferruh Çetin, Samsun’un çok önemli gazetecilerinden bir abimiz. Onu haftada bir gün, o dönemlerde tabii ulaşım şartları da çok sıkıntılı. Belki Taşova’dan 1 tane minibüs gidiyor Samsun’a 1967 yılında. Ama her Perşembe günleri, hatta o zamanlar Pazartesi günleriydi Taşova pazarı. Bunu da bir anekdot olarak düşeyim. (Sanırım 1970 yılında ilçe pazarı Perşembe gününe çevrildi) ve hala da Perşembe pazarı olarak devam ediyor. O yıllarda bizim pazarımız olan pazartesi günü Ferruh Bey gelip, baskılı olarak gazeteyi getirirdi. Daha sonra haber toplama işlerinde Veysel Albayrak abimiz bu şekilde yaklaşık 1.5 yıl yapabildiler. Bir ara kesit oldu. Ama 1971’den bu güne 52 yıldır 53.yıla girdi, bu mesleği devam ettiriyoruz, artık nereye kadar bilmiyoruz. Sektörün matbaacılık boyutu yani normal bir esnaf gibisin. Ancak gazeteciliği ufak ilçelerde yapmak bir hayli zor. Yani insanları memnun edemiyorsunuz. Bazen tabii işte resmi kurumlardaki sıkıntılar da yaşamadık değil. Tabii herkes istiyor ki hep bizim lehimize yazılsın. Aynı şekilde aleyhte bir haber olduğu zaman insanların tepkisini alıyoruz tabii. Burada, duruşta çok önemli. Bu tür bir durumda hiçbir zaman kalmadım. Herhangi bir saldırı veya böyle bir sıkıntımız yaşanmadı. Çok dikkat ettiğim en önemli nokta, bu meslek çok kirletildi. Yani hele hele Türkiye’de son  yıllarda diyeyim aşırı şekilde kirletildi. İşte şimdiki havuz gazetesi dediğimiz açık söylüyorum A Haber gibi yalan üzerine kurulmuş, AKİT gibi sahte Müslüman (!)ların çıkarttığı gazetelerde tamamen düzmece haberler yayınlanıyor. Ancak, bunu da söyleyebilirim. Bir haberi yazarken özellikle yaklaşık olarak, tahminen gibi kelimelerle yazıp çok dikkat ederim. Yalandan çok korkarım. Yani doğruluk gazetecilikte temel bir düstur olmalı. 1995 yılında Taşova’da bir televizyon vardı. Cesarettin abimle beraber çalıştık, tabii gazete gibi değildi. Televizyon işte spontane gelişen bazı olayları günü birlik akşam haberlerde 6 haber bazen 8 haber oluyordu günlük. Saat 8.00’de haber sunuluyordu spikerimiz tarafından. O yıllarda tabii televizyon deneyimiz oldu. Ancak tabii o zamanda Anadolu Ajansı muhabirliği rahmetli abim Ali Rıza Günaydın tarafından yapılıyordu. Sonrasında tabii Anadolu Ajansı muhabirliği yaptım 9 yıl. Bu görevi bırakmak durumunda kaldım. Biraz işlerimin yoğunluğu, bilgisayar ve o zaman ki teknolojik olsun 2010 yılından bahsediyorum ben de ayak uyduramadım, ve yoğunda bir iş tempom olduğu için Anadolu Ajansı muhabirliğini Tevfik Öztürk kardeşime bıraktım. Halende o da devam ettiriyor. Ajans muhabirliği onun dışında pek zamanımda olmadığı için sadece Anadolu Ajansı’nda 8-9 yılım geçti. tabii bu meslekte güzel okullar açıldı. İletişim fakülteleri yani basın yayın yüksekokulları vardı. Sonra 4 yıllık iletişim fakülteleri açıldı fakat yani çok tavsiye edemiyorum yani her ne kadar bunların istihdam konusunda mevcut hükümette diğer hükümetlerde de olduğu gibi, bazı dayatmalar yapıyor. Bizim gibi Anadolu basınına onlara çok özendiriyor sarı basın kartı alma noktasında, ama bizim gibi 10 bin nüfuslu bir ilçede görev yaptığınız için bu arkadaşlarımızı da istihdam etme şansımız olmuyor işin doğrusu. O açıdan tabii ki güzel bir meslek tavsiye ederim. Çok da kendisinin bir özel yeteneği olması gerekiyor. Başka türlü de böyle puan olarak belki düşük bir puanla değil ama sıradan yazılı da herkesin yapabileceği bir meslek değil. Biraz atak olmak gerekiyor. Biraz önce bahsettiğim gibi ben özellikle yalan konusunda ben dikkatli olmalarını istiyorum. Çünkü bu gazeteciliğin bir namusu var. Ve insanların sizden doğru haber beklemeleri gibi temel hakları var. O açıdan asla ve asla yalan haber konusuna girilmemeli. O açıdan güzel bir meslek tavsiyede ederim. O televizyon döneminde geçen bir durum bu, o zaman gerçekten haberlerin sonuna yerleştirebildiğimiz önümüzde ansiklopedi var Televizyonda o zaman, bütün önemli günleri biliyoruz. 5 Nisan kararlarının yıl dönümü ama aynı zamanda Tokatlı büyüğümüz Gazi Osman Paşa’nın da ölüm yıl dönümü. O zaman o haberi son haber olarak veren spiker kızımız biraz da aceleye geldiği için önüne ansiklopediyi olduğu gibi bıraktım, işaret ettim. Ancak orada ufak bir yanılgıyla Gazi Osman Paşa’yı anlattıktan sonra tekrar sıradaki Antalya’nın Gazipaşa ilçesine geçince biz bir telaşlandık tabi geri planda kesmesini işaret ettik. Bu böyle tatlı bir anı olarak yıllardır unutamadığım anımdır. Teşekkür ediyor, başarılar diliyorum” 

Yorum Ekle