Amasya İtimat

AMASYA BASIN TARİHİ BELGESELİ 5. BÖLÜM SAVAŞ TUTAK

0
414

Hazırlayan: Serdoğan Sıvacı

Ben Savaş Tutak. 1955 Amasya doğumlu vatandaşım. 1992’de başladım, 1992 yılı öncesinde İstanbul’da Haydarpaşa Lisesi’nde okudum. O tarihler, 75-76 yıllar, boş zamanlarımızda ne yapardık, bir arkadaşımla birlikte İstanbul Milliyet’e gittik. Sultanahmet Adliyesi’ne gider fotoğraf çekerdik. Orada iki satır bir şeyler yazar götürür Milliyet’e satardık. 1976-1977’ Milliyet’te başladım. Daha sonra bir ara bıraktım. Başka işlerle ilgilendim. Daha sonra peşinden Günaydın Gazetesi’nde Kıbrıs bürosunda 1 yıl kadar çalıştım. Türkiye’ye geldim. Amasya’da turizm işine girdik, basından biraz uzaklaşmıştım. Ama 1990’lı yıllarda televizyonlar açılmaya başlandı yeni Türkiye genelinde.. Amasya’da yoktu. İlk yerel kanal Amasya TV’yi kurduk. Gayette başarılı yayıncılık yaptık ama, o tarihlerde reklam falan olmadığı için televizyonu kapattık. Yerel bir gazete açtık Güncel diye. Amasya Güncel diye yaklaşık, 3-4 yıl yayın hayatı oldu. Bayağıda başarılı bir gazete oldu. Amasya’nın tarihine kültürüne, şuan ki Yalıboyu evleri projesine, destek veren bir gazetedeydi. Hatta bir sayfasında tamamen İngilizce çıkıyordu gazetenin. Japonya’nın Tokyo Üniversitesi mimarlık bölümüne gidiyordu gazete. O tarihlerde Türkiye’de yerel gazeteci olarak 1 yıl içinde yaklaşık 40 sefer mahkemeye verilen tek gazeteciydim. Niye mahkemeye verildik, hepsinde kazandım mahkemeleri ama, yaptığımız haberler birilerinin hoşuna gitmedi. Yani gazeteciliğin şeyi de birazda bu. Hoşa gidecek haberler yapmayacaksın. Biz sadece halkın, ihtiyacı olan, eksik olan noksanları haber yaptık. O sıralar ulusal basın hiç düşünmüyordum. Daha önceden tecrübem vardı ulusal basında ama, biraz sıkıntılı gelmişti bana. Samsun’da Milliyet Haber Ajansı, o zamanlar Doğan Haber Ajansı yok. Oradan geldiler, dediler bizim muhabirimiz ol. Yok dedim, şuan düşünmüyorum. Ama zoraki olarak muhabir yaptılar. Peşinden Hürriyet Haber Ajansı, ikisini birlikte yönetmeye başladım. Daha sonra grup birleşince Doğan Haber Ajansı oldu. Yaklaşık 1996’dan sonra 2019-2020’ye kadar Doğan Haber Ajansı’nın muhabirliğini yaptım. Orayı bıraktıktan sonra şimdi Yeniçağ Gazetesi’nin muhabirliğini yapıyorum. Ajans muhabirliği ile gazete muhabirliği çok farklı. Gazete muhabirliğinde sadece gazetenden sorumlusun. Bir kaza olduğunu düşünelim ya da cinayet. Haber saat kaçta olursa olsun saat beşe kadar gazeteyi yetiştirirsin. Gazete gece basılacak sabah hazır. Ama ajans muhabirliği öyle değil. Ajansta olay yerinde başlıyor daha haber yerine gitmeden, ajansa bilgi veriyorsun falanca yerde kaza var diye. Kaza yerinde ikinci bilgiyi veriyorsun. Öyle seri bir vaziyette ulaştıracaksın ki, ajans haber satan kurum. Kimin önce haberi düşerse, onun için haber atlatma dediğimiz olaylar basında çok yaşanır. Bu olay daha çok ajans muhabirliğinde geçer. Gece saat birde, ikide, üçte olay olur öyle zamanlar oldu sabah kahvaltıya otururken telefon geldi, sabah oturduğumuz kahvaltıya saat gece üçte dörtte geri oturabildiğimiz oldu. Kendi doğrularımda giden bir insanım. Basın hayatımda da aynısını yaptım. Gazeteci olmak istiyorsan, basın mensubuysan dikkat edeceğin bir husus var. Seni çok sevebilirim, falanca partiyi sevebilirim, falanca kişiyi sevebilirim bunlar ayrı. İşinde kişiselliği karıştırmayacaksın. Hatası olduğu zaman, sevdiğin kişi de olsa hatası varsa söyleyeceksin yapacaksın. Haberini yapacaksın. Eğer çok muhalif olduğun, karşı çıktığın bir insanı başarılı yaptığı bir iş varsa onu da takdir etmesini bileceksin. Yani objektif ve tarafsız olacaksın. Çok mahkemeye verildim. Üslubum sert olabilir ama hepsinde kazandım. Amasya’ya Tarım Bakanı geldi. Konuşmalarını yaptı, her şeyi yaptık. Fakat bakanın gözü devamlı gazetecilerin üzerinde, bir şeyler daha söyleyecek ama söyleyemiyor. Bizim buraya dışardan gelen 10-15 tane gazeteci vardı. Dedik ki haberleri geçelim artık, bakanın söyleyeceği bir şey kalmadı. Çıkarken arkadaşlara siz çıkın ben 5 dakika daha kalacağım dedim. Bir yandan da bakana bakıyorum. Kamerayı açtım. Arkadaşların hepsi dışarı çıktı. Basın gitti dedi Bakan. Ama bende bu ara kayıttayım. Basın gitti şimdi rahat konuşabilir dedi Bakan. “Bu ziraat odası genel başkanı var ya” dedi “bu ziraat odasını fesih edeceksin” dedi. “işe yaramayan bir kurum” dedi. “genel başkanları maaştan başka bir şey düşünmüyor, köylüyü düşünmüyor” dedi. Ziraat Odası Genel Başkanına salladı. Haber iyi. Neyse ben hemen çıktım. Haberleri silin, konuşma bu dedim. O zamanlar Anadolu Ajansı her ne kadar devlet ajansı da olmuş olsa haber yapabiliyordu. Şimdi DHA haberi geçiyor. AA’ya da aynı haberi verdim. İHA’ya verdik. CİHAN vardı. Ona da verdik, bütün hepsine verdim haberi. Konuşma metni ve görüntüde vardı elimizde. Biz hemen son dakika açıklaması diye Bakandan servis ettik. Ziraat Odası Genel Başkanına sallıyor diye gündemi verdik. Verdikten 5 dakika sonra ortalık karıştı. Ziraat odası başkanı Ankara’dan bir zehir zemberek açıklama. Ajans aradı hemen bakandan teyit alın diye, ziraat odası başkanı bunu söylüyor diye. Nasıl habercilik yapıyorsunuz diye bir sert tonla bakan seslendi. Dedim Sayın Bakanım, nasıl habercilik yaptığımız önemli değil. Sizin söylediğinizi yazdık. Ben öyle bir şey söylemedim dedi. Dedim ki kamerada kaydınız var. Ben çıkmamıştım dışarı dedim. Ne söylersem söyleyeyim bununla ilgili siz bildiğinizi yazıyorsunuz dedi. İşte bu şimdi sert üslup oldu. Tarafsız olacaklar, dürüst olacaklar. Çok okuyacaklar ve mesleği severek yapacaklar. İş olarak görmeyecekler. İş olarak göreceklerse standart. Ve korkmayacaklar. Soru sormaktan korkmayacaklar.” dedi.

Yorum Ekle