https://www.instagram.com/reel/Cz1ZPlDoSGN/?igshid=MzRlODBiNWFlZA%3D%3D
Serdoğan Sıvacı
Ben Mehmet Menekşe, Cumhuriyet Gazetesi Amasya Muhabiriyim. Gazeteciliğe ne zaman başladım, aslında ben yazmayı seviyorum. Lise yıllarında duvar gazetesine yazı yazdım. Yazma tutkum beni bu noktaya kadar getirdi. 30 yıldır da bu işin içerisinde yazmaya, kamuoyunu bilgilendirmeye devam ediyorum. Köyümüzde babam bir plak almıştı. 1974-1975’li yıllarda. Plakta da “Yaz gazeteci yaz” diye bir parça vardı Mahsuni Şerif’in. Orada sürekli aklıma “Yaz Gazeteci Yaz” tekrar tekrar o plağı dinledikçe, böyle kendimi hep gazeteci gibi düşünürdüm, gazeteci gibi hissetmeye çalışırdım. Öyle bir bilinç altıma yerleşmiş olmalı ki, katıldığım her işte, her ortamda hep gazeteci gibi bakmaya çalıştım. En önemlisi lise yıllarında duvar gazetelerini doldurmaya başladım. Ama en önemli adımı Cumhuriyet Üniversitesi 1984 yılında bir gazete çıkarmak için ekip oluşturdular, bende sosyoloji bölümünde o ekibin içerisinde yer aldım. Önce gazetenin adını bulmak için bir çalışma yapıldı. “Objektif” diye konuldu. Objektif Gazetesi, Cumhuriyet Üniversitesi’nin ilk gazetesidir. Şu anda yayınlanıp yayınlanmadığını bilmiyorum ama gazetenin yayına başladığı yıl 1985. Ben üniversite 2. Sınıftaydım. O dönem Sivas yerel basınıyla bir temas kurdum. İmece dergisi vardı. O dergiye gidip gelip yazılar yazmaya çalıştım. Öğrenciliğim bitince de Amasya’ya döndüm. Amasya’da bende 1993 yılında objektif isminde bir gazete kurdum. 19 Mayıs 1993, gazetenin kesin kuruluş tarihidir. Yayına başladığı gündür. Özellikle 19 Mayıs tarihini de bilerek seçtim. Çünkü 19 Mayıs, ilk adımdır. İlk harekettir, ilk milli mücadelenin ateşinin yakıldığı gündür. Benim için 19 Mayıs’la gazeteciliği birleştirmeye çalıştım. Ve bu 19 Mayıs ruhunu hemen hemen bu yaşıma kadar taşımaya çalıştım. Çünkü ben kendimi hep kamuoyuna karşı sorumlu hissettim. Kamuoyunu bilgilendirmek, doğru haber aktarmak ve böylelikle 4. Güç denilen yasama yürütme ve yargının yanı sıra kamuoyu bilgilendirme görevini üstlendim ve bu bana hep heyecan verdi. 2000 yılında Cumhuriyet Gazetesi’ne geçtim. 2000 yılından itibaren özellikle çevre, doğa, siyasi haberler, kültür haberleri, iş-emek ve hak ihlalleri haberlerini yazmak için çaba gösterdim. Bunu yaptıkça insanların hak ihlallerini geriye getirdikçe, adaletin yerini bulmasına, insanların haklarını elde etmelerine katkı sağladığımı düşünüyorum. 2000 yılında ilk haberim çeltek haberi olmuştu. Hala çerçeveletip evde sakladığım bir haberdir bu. Çünkü maden işçilerinin yaşadığı sıkıntıları dile getiriyordu. Maden işçilerinin bir grev haberiydi. Ve bayram öncesi 8 ay maaş alamamışlar, çocuklarına evlerine ekmek götürememişler ve madencilerin çalışma şartlarını az çok bildiğim için bir grev haberiydi ve “Çeltek Bayrama Grevle Giriyor” diye orta sayfa manşetiydi. Yeni her yaptığım haber kamuoyunu bilgilendirmenin yanında, bana hep bir heyecan verdi. Bunu vicdani terazimle hep tarttım. Temel sunmaya çalıştım. Altını doldurmaya çalıştım. Bu çerçevede de hemen hemen bu sektöre 25-30 yılımı verdim. Gazetecilik yapmak için özellikle düşünce özgürlüğünün sosyal siyasal özgürlüğünün sınırlarının daraldığını da görüyorum, yaşıyorum. Özellikle bu alanda çalışacağım diyen birinin, özellikle kendini iyi bilgilendirmesi gerekiyor. Çünkü kamuoyu hizmeti veren bir meslek, gazetecilik. O nedenle de gazetecilik, bilgili ve donanımlı olmayı gerektiren, en önemli bir meslektir çünkü siz burada, tamamen toplumla , toplumu idare edenlerle arada bir konumdasınız. Doğru haber temellendirilmiş haber, belgeli haber ve kamu yararına haber her zaman en etili haberlerdir. Yani siz haber yaparsınız, kaymakamla, valiyle o yörenin belediye başkanıyla aranız bozulur. Yani sizi dışlayabilirler, yok sayabilirler, size toplum sahip çıkar. Eğer toplum sahip çıkıyorsa zaten, siz gazetecisinizdir zaten. Şimdi Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet’in gazetesi zaten. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte kurulmuş bir gazete. Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik bir çok şey söylenebilir. Cumhuriyet Gazetesi 100 yılı geride bırakmış gazete. Kurucu ve ismini veren Mustafa Kemal Atatürk’tür. Ve ben bunları yaparken de biraz Mustafa Kemal’in bir askeri, bir eri biri kişisi ya da görevlendirdiği biri olarak bakmaya çalışıyorum. O doğrultuda da ölçütümüz, doğru haber, kamuoyunu doğru bilgilendirmek, bilgileri, haberi dayanak sunmak, temellendirmek, vicdanını tartmak. Vicdanımı rahatsız eden hiçbir haberi yapmadım. Altına imza atmadım. Bundan sonra da atmayacağıma eminim. Evimde sakladığım bu kaskı çeltekte çalışan madenciler bana hediye ettiler, ben onların yanına ne zaman gitsem bu kask ile gidiyorum ve bunu da unutmuyorum. Bunu da bayrağımızla birlikte saklıyorum. En onur duyduğum haberlerden bir tanesidir maden işçilerini yaptığım haber.