HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI
İnsanoğlu var olduğu günden beri hayatın anlam arayışını düşünmüş ve bu konudaki kadim sorulara cevaplar aramaya çalışmıştır. Filozoflar ve düşünürlerin pek çoğu hayatın sırlarını merak etmiş ve bu konuda kafa yormuşlardır. En kadim soru olarak ‘’Hayat nedir?, Nereden geldik?, Nereye gidiyoruz?, Buraya ne için geldik? Gibi sorular hep sorulmuş ve herkes kendine göre cevaplar vermişlerdir. Ama hiç kimse bu sorulara tatmin edici cevaplar verememiştir.
İnancımıza göre Allah kâinatı ve içindekileri hem yaratan hem de yaşatandır. Her an Allah mahlûkata ayrı bir şekilde tecelli etmektedir. Bu gerçeklik Rahman suresi 29. Ayette ‘’Allah her an farklı bir şe’ndedir’’şeklinde ifade edilmiştir. Bir anı diğer anını tutmamaktadır. Eşyaya ve olaylara bazen celal ismiyle bazen de cemal ismiyle tecelli etmektedir. Cemali tecelliler deyince aklımıza daha çok olumlu ve güzel olup hoşumuza giden şeyler gelir. Celali tecelliler deyince ise daha çok olumsuz ve hoşumuza gitmeyen tecelliler gelmektedir. Bunu hayatımızın akışı içinde her dem yaşayıp hissetmekteyiz. Yine de Allah rahmet ve merhametin galibiyeti dolayısıyla eşya ve olaylara daha çok cemal ismiyle tecelli etmektedir. Zaman zaman ise celali tecellilerini de yaşayarak görmekteyiz. Sünnetullahın gereği olarak yaratılış çift kutupludur. Güzelin karşısında çirkin, iyinin yanında kötü, erkeğin arkadaşı olarak kadın, pozitifin zıddı olarak negatif, cennetle beraber cehennemi yaratmıştır. Gündelik hayatımıza baktığımız zaman hem biz hem de etrafımızdakiler maddi ve manevi alanlarda inişli ve çıkışlı bir hayat yaşamaktayız. Bazen mutlu bazen de üzüntülü olabiliyoruz. Baharın gelmesiyle tabiattaki canlanma ve güzelleşmede Allah’ın cemal isminin tecellilerini müşahede ederken deprem ve benzeri olaylarla da celal isminin tecellilerini yaşamaktayız.
Bizler hayatı gündelik an olarak yaşamaktayız. Kendi irade ve aklımızla kaderimizi çizmeye çalışıyoruz ama cüz-i irademiz üzerinde külli irade olduğunu unutmamalı ve planlarımızı yaparken onu da hesaba katmalıyız. Kaderimizin tümünü göremediğimiz için yaşadığımız olaylarda anlık değerlendirmeler yapıyoruz. Acele etmemek gerekir. Hayrın sonunda şer, şerrin sonunda da hayır gelebilir. Dünya hayatının imtihan olduğunu unutmamamız gerekir. Allah bizi bazen celali tecellisiyle imtihan eder, bazen de cemali tecellisiyle imtihan eder. Allah’ın isimlerinden biri de ‘’Zül celali vel ikram’’dır. Bunun anlamı Allah’ın celalinde bile ikram vardır. Bir yılda üç yüz altmış gün sağlıklı olan bir insan beş günlük bir hastalık geçirirse hemen isyan etmemeli ve kaderine razı olmalıdır. Bu rıza durumu insanın olgunlaşmasıyla doğrudan ilişkilidir. Mesela Yunus Emre bu ayarda bir insandır ve bir ilahisinde rıza halini şu cümlelerle ifade etmiştir.
Hoştur bana senden gelen
Ya gonca gül, yahut diken
Ya hil’atu yahut kefen
Kahrında hoş, lütfunda hoş.
Her birimiz gündelik hayatımızda zaman zaman Allah’ın celal ve cemal isimlerinin tecellileriyle yüzleşiyoruz. Güzel olaylar ve nimetler hoşumuza gidiyor ama bu sürekli olmuyor. Celal isminin tecellisi olarak bazen de istemediğimiz olayları yaşayınca bir türküde geçtiği gibi ‘’ağlatırsa Mevla’m yine güldürür ‘’deyip rıza haline girebilirsek hayatı kendimize kolaylaştırmış oluruz.