Yaklaşık kırk yıldır terörle yapılan mücadelede gelinen boyutta terörün içine düştüğü acziyet, ve zafiyet; terör örgütü kadar millet içinde bir şekilde unvan elde etmiş bazı kesimleri de son derece rahatsız etmişe benziyor olmalı ki, ne şekilde, hangi şartlarda ve hangi ortamlarda unvan aldıkları malum olan akdemiysen sıfatlı bir takım ecnebi fikirli sanki misyonerler harekete geçerek devletin zulüm ve adeta soykırım yaptığı iftirasıyla tepki gösterdiler. Gösterilen tepkinin ve tepki gösterenlerin adı hazır! Demokratik ülkelerde devlet halkına böyle bir baskı uygulayamaz. Bu cümleyi sözüm ona akademisyenler söylüyor ya haklılar öyle mi? Onların bu sıfatı nasıl aldıkları yolunda görüşlerimizi paylaşmak isteriz. Birbirlerine sundukları güya “tezlerle” bir takım unvanlar almak suretiyle kendilerine akademisyen sıfatı takan Doç., Yar. Doç., Prof., yazar, aydın, araştırmacı, öğretim elemanı… v.s. Ecnebi fikirli, içi boş bilimli, tuhafiyeciden temin cübbeli, keçisakallı, pipo ağızlı, özenti gözlüklü, kiralı vicdanlı, devşirme bilimli, devlet ve millet düşmanı akademisyen sözüm ona insanlar olduğu kanaatindeyiz…
Sıfatları var ya konuşurlar. O sıfatı nasıl ve hangi şart ve ortamlarda elde ettiklerini özetledik. Ayrıntılarına girmek istemeyiz. Tarihin her devresinde ve her ortamında kurtarıcıların okumuşlardan çıktığı gibi hainlerin de yine okumuşlardan çıktığı tezi en yakın örneğiyle işte bu gün tezahür etmiştir. Sovyet Rusya’sındaki komünist rejim kalıntılarının sanırız yeryüzündeki son örnekleridir bu bildiriye imza atan akademisyenler. Bunları; Marksist-Leninist bir örgüt olan PKK terör örgütünün cübbeli, kravatlı ve üniversiteli kelaynak kuşları, Bunları; bilimi ideoloji emrine bahşiş veren bonkör ayyaşlar, Bunları; vatan bütünlüğünü ve millet birliğini zampara hovardalığında harcamaya müsait aşağılık mahluklar, Bunları; öğrencilerine hokkabazlık, ecnebi hayranlığı, din düşmanlığı, milli değerler kalpazanlığı, kopya sanatkarlığı, illizyon bilimciliği öğreten harakiri şapşalları diye düşünüyoruz… Aziz milletin ensesinde boza pişiren terör örgütünün bitmesinden, kanının çekilmesinden ve ortadan kalkmasından son derece rahatsız olan sütsüzler olduğunu düşünüyoruz. Ey millet! Kimlerle mücadele mecburiyetinde olduğunu gör, bil, öğren! Bu akademisyen sıfatlı solucanların hangi tarlada yetiştiğini merak edersen, bunları kimin ve nasıl savunduğunu gör yeter. Bunların tamamı ey millet! Bu tiplerin, hangi tarlanın ürünü olduğunu bu millet çok iyi biliyor. Bir asra yaklaşan zamandan beri iradesini onlardan yana koymamasının sebebi, bunların meşrebinin bilinmesinden dolayıdır. Artık hükümet ve devlet, dışarıdaki destekçiler ve içerdeki sütsüzlere rağmen milletin başına bela olan terör vandalını bitirme karalığındadır, bitmek üzeredir. Terör varlığını sermaye eden, terörün varlığını siyasi sermaye yapanların da hevesi boşa çıkacaktır. Terörle direkt ve ya dolaylı bağlantısı olanlar için Eşref’in bir dizesini paylaşarak noktalayalım. “Ne İtalyan, ne Yuana’dır, ne Frenk; Taşra kıptisine benzer pezevenk.” Eğer bu az ise bir de Neyzen’den gönderelim bunların ruhuna. “Ben sana b..k demem, B..klar duyar ar eder. Bir zerren düşse b..ka, Onu da murdar eder.” (Onları ifade edecek daha kibar bir kelime silsilesi bulamadığım için bunları kullandım, affınıza sığınırım.)