HASAN APAYDIN ULUKÖY-2023
Müslüman Türk toplumu olarak sanırım en büyük problemimiz ahlaksız dindarlık meselesidir. Hakkaniyetli olup tarafsız olarak azıcık düşünüp vicdanımızla kendimize baktığımızda bu tespitin büyük oranda doğru olduğunu görürüz. Kendimizi kandırmakla bir yere varamaz ve problemi çözemeyiz. Kendimizde dahil siyasetçisinden ticaretçisine, amirinden memuruna, küçüğünden büyüğüne toplumun her kesiminden insanların ortak problemidir bu. Tabi ki istisnalar vardır ve konumuz dışıdır. Müslüman Türk toplumunda ahlaksızlar azınlıkta olması gerekirken maalesef ahlaklılar azınlıktadır. Bu bir realitedir ve biz bunu her gün yaşayarak tecrübe ediyoruz. Oysaki son ilahi din olan İslam’ın müntesipleri olarak bizler toplum olarak dünyaya örnek gösterilecek adaletli, merhametli, hakkaniyetli insanlar olmalıydık.
İman etmiş olduğumuz ilahi kitap olan Kur’an-ı Kerim’in içeriğine baktığımız zaman ayetlerin büyük bölümünün ahlakla ilgili olduğunu görürüz.13 yıllık Mekke döneminde peygamberimize gelen ayetler iman ve ahlakla ilgili ayetlerdir. İbadet ve ukubat ile ilgili ayetler ise Medine döneminde vahyedilmiştir. Bu da bize ibadetin altyapısının iman ve ahlak olduğunu göstermektedir. Yani ahlaksız yapılan ibadetler şekilden öteye geçemez ve bir hayrı da olmaz. Bu gerçeği etrafımıza baktığımızda çokça görürüz. Hepimiz yaşamıştır, önemli bir ürün alırken yerli ürün mü yoksa yabancı ürün mü ikileminde kaldığımızda pek çoğumuz tercihini yabancı üründen yana kullanmıştır. İnanmazsanız hemen cebinizdeki telefonu çıkarıp bakın; yerli mi yabancı mı. Bu olay insanların yabancıyı çok sevdiğinden dolayı değil, güven problemindendir. Güven de ahlakla doğrudan ilişkili bir olgudur. Uzak zamana gitmeye gerek yok daha yeni yaşadığımız deprem felaketi bu konuda yaşanmış en acı tecrübedir. Bu konuda konuşurken hepimiz örnek olarak Müslüman olmayan Japonları gösteririz. Oysaki biz Müslümanlar dünyaya örnek olmalıydık. Demek ki bizim adımız Müslüman, Japonlarınsa davranışları İslam’a uygun. Burada bir tezat var. İnandığımız Kur’an Saf suresi 3. Ayette “Ey iman edenler yapmadığınız şeyleri niçin söylersiniz” diye bizi uyarırken Nisa suresi 136.ayet ise “Ey iman edenler(adam gibi)iman edin” diyerek imanımızın gereklerini yerine getirmemiz gerektiğini vurgular.
Ulusal kanalların haber bültenlerine ve ya kadın programı kuşaklarına baktığımızda durumun ne kadar vahim olduğunu apaçık görürüz. Haberlere ve ya kadın programlarına konu olan olaylara baktığımızda bunların Müslüman olan ülkemizde oluyor olması hepimiz için utanç vesilesidir. Uzman sosyolog ve psikologlarca üniversite bazında bu olaylar tahlil edilip sebepler araştırılmalı ve gereken çözüm önerileri sunulmalıdır. Aksi takdirde hepimiz bundan zarar görürüz. Bilindiği gibi toplumsal barışın en önemli unsuru güven meselesidir. Güvenin olmadığı yerde emniyet ve huzur olmaz. Gerçek Müslümanın sözü senet olmalı, komşusu elinden ve dilinden emin olmalıdır. Bu duruma gelmemizin mutlaka pek çok sebebi vardır. Bana göre en önemli sebepler; seküler hayat tarzı, modern hayatın getirdiği tüketim çılgınlığı, insanların bencilleşmesi, televizyon reklamları, üretmeden tüketme arzusu, modaya ayak uydurma tutkusu, insanların ayağını yorganına göre uzatmaması, hep üstekilere bakma arzusu, elindekiyle yetinmeme, şükür duygusunun eksikliği, zenginlere ve sanatçılara özenti, dünyevileşme temayülü, yozlaştırılan manevi değerler ve pek çok sebep sıralayabiliriz.
Bütün bunları yok sayarak ya da gözümüzü kapatarak bir yere varamaz ve problemi çözemeyiz. Eminim ki bu durumdan herkes şikâyetçi ve hepimizin ortak problemi. Güven içinde yaşamak hepimizin arzusudur. Başta aileler olmak üzere devlet ve millet olarak üzerimize düşen görevi yapmalıyız. Önce kendimizi düzene sokarak Müslüman olmanın olmazsa olmazı olan ahlaka sahip olmalıyız. Yani dindarlığımızı ahlakla taçlandırıp örnek Müslüman olmalıyız. Toplum olarak özümüze dönmez ve gerekenleri yapamazsak emniyet ve huzuru asla bulamayız. Karar sizin.