Tam yirmi yıl olmuş, Amasya’nın en güzel ve büyük şelalesiyle ilgili o dönemlerde 19 Mayıs Üniversitesi’ne bağlı Amasya Eğitim Fakültesinde görev yapan akademisyenler: Faruk Aylar ve Asım Çoban bir araştırma yapmışlar ve bu güzel şelalemizle ilgili öneriler sunmuşlar.
Araştırma sonrasında Türkiye çapında bir şelale olduğunu öğrendiğimiz Baraklı çağlayanına 20 yıl sonra baktığımızda maalesef bir arpa boyu bile yol alınamadığını müşahede ediyoruz.
GÜ, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 24, Sayı 3 (2004) 365-381 sayfalarında yer alan Baraklı Çağlayanı (Şelalesi) hakkında Faruk Aylar ve Asım Çoban tarafından hazırlanan makale.
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2004 |
---|---|
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2004 Cilt: 24 Sayı: 3 |
Baraklı Çağlayanı (Taşova-Amasya)
The Baraklı Waterfall (Taşova-Amasya)
Faruk Aylar
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Amasya Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, AmasyaTÜRKİYE
Asım Çoban
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Amasya Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, AmasyaTÜRKİYE
ÖZET
Türkiye’deki turizm faaliyetlerine konu olan doğal çekiciliklerden birisi de
çağlayanlardır. Ancak, ilgi çekici bu doğa harikaları oluşumların turizm
potansiyellerinin yeterince değerlendirildiklerini söylemek pek mümkün değildir.
Baraklı Çağlayanı, Kocababa Dağı’nın kuzeye bakan yamacından çıkan kaynak
suyunun oluşturduğu traverten basamağı üzerinden dökülmesiyle oluşmuştur. 30 m
yükseklikten düşen sular oldukça güzel bir görüntü oluşturmaktadır. Çağlayanın
dışında yörenin turizm potansiyeli oldukça önemlidir. Amasya’ya 44 km uzaklıkta olan
çağlayan, Borabay gölü’ne 40 km uzaklıktadır. Ayrıca, çağlayana gidiş yolu üzerindeki
Akınoğlu Kasabası turistik dinlenme tesisleri ve mesire alanı olarak
değerlendirilmektedir. Baraklı Çağlayanı’nın, başta tanıtım olmak üzere, ulaşım, tesis
gibi bir çok eksiği bulunmaktadır. Bu eksikliklerin giderilmesi ve alınabilecek yeni
önlemler ile yörenin turizm potansiyeli değerlendirilebilecektir.
Anahtar kelimeler: Çağlayan, Baraklı Çağlayanı, turizm potansiyeli Key words: Waterfalls, The Baraklı Waterfall, tourism potential
1. Giriş
Çağlayanlar doğal çekiciliğe sahip önemli doğal oluşumlardır. Genellikle akarsu
yataklarında, bazen de akarsuların denize veya göle döküldükleri alanlarda bulunurlar.
Bu gibi alanlarda suların, genellikle kayaçların direnç farkları, faylanmalar, buzul
bölgelerinde aşırı oyulma yerleri ile kaynakların meydana getirdiği traverten
basamaklarının oluşturduğu belirgin eğim kırığı veya heyelan ve moren setlerinden
düşmesi ile oluşurlar. Bu düşüş biçimine çağlayan denir. Ülkemizde suların bu şekilde
düşme biçimlerini ifade etmek için çağlayan dışında çavlan, çağlak, su-düşen, su-uçtu,
şelale, gürleyik, gürlevik ve şarlak gibi isimlerde kullanılmaktadır (İzbırak, 1986).
Suların bu şekilde akışı tek bir düşüş yeri halinde olabildiği gibi, üst üste basamaklar
halinde de bulunabilmektedir.
İzbırak ve Doğanay eserlerinde çağlayan ve çavlan terimlerinin farklılıklarına dikkat
çekmişlerdir. İzbırak (1986, 1990) küçük bir akarsuyun, fazla yüksek olmayan bir
yerden dökülüp aktığı yer için çağlayan, çağlayanların büyükleri için ise çavlan (şelale,
şarlak) terimlerini kullanmaktadır. Yazar her iki terim arasındaki farkı çavlanı fazla
akımlı, çağlayanı zayıf akımlı ve suların nispeten çavlana göre daha alçaktan düşmesi
olarak açıklamaktadır. Doğanay (1987, 1994)’ da benzer şekilde, düşüş yapan suyun
akımı fazla ve düşüş yaptığı eğim kesiti yüksek olan çağlayanları çavlan (şelale) olarak
nitelemektedir. Yazar, eğim kesitinden düşen suların çavlan olarak adlandırılabilmesi
için düşüş yüksekliğinin 50 m’den fazla olması gerektiğini belirtmektedir. Ülkemiz çağlayanlar bakımından oldukça zengin bir durumda olmasına karşın, bunların
büyük bir kısmı coğrafi literatüre dahi geçmemiştir. Ülkemizde bilinen çağlayanlar
arasında Tortum Çağlayanı (Erzurum), Gürlevik Çağlayanı (Erzincan), Düden, Manavgat ve Kurşunlu Çağlayanları (Antalya) ve Kapuzbaşı Çağlayanı (Adana)
sayılabilir. Bu doğal kaynakların büyük bir kısmıyla ilgili doğrudan çalışma fazla
olmayıp, daha çok jeomorfoloji, hidrografya ve turizm coğrafyası ile ilgili eserlerde
tanıtıcı bilgilere rastlanmaktadır. Bununla birlikte, ülkemiz çağlayanlarını tanıtma ve
turizme kazandırma çalışmaları hem sınırlı, hem de yeni sayılır. Nitekim, İlhan’ın
(1944) “Tortum Gölü ve Tortum Şelalesi” adlı çalışması bu konuda yapılan akla gelen
ilk çalışmadır. Ayrıca, Doğanay’ın “Gürlevik Şelalesi” (1990), “Tortum Çağlayanı ve
Turistik Potansiyeli” (1994), “Türkiye’de Az Tanınan Üç Doğa Harikası; TomaraSarıkayalar ve Muradiye Çağlayanları” (2000) gibi çalışmalar ise çağlayanların turizm
potansiyellerini ortaya koymak için yapılmış ayrıntılı başlıca yayınları oluşturmaktadır.
Yine Doğanay ve Uzun (1996) tarafından “Tomara Çağlayanı (Şiran-Gümüşhane)”nın
turizm potansiyeline dair ortak bir rapor hazırlanmıştır. Ayrıca, Zeybek’in (2000)
“Ocaklı Çağlayanı” adlı çalışması bu tür çalışmaların en yeni örneklerindendir.
Amasya MÖ 5500 yıllarına dayanan tarihi geçmişi ve doğal güzellikleri ile önemli bir
turizm şehridir. Kral Kaya Mezarları, Aynalı Mağara, Ferhat Su Yolu, Darüşşifa
(Bimarhane), Amasya Evleri gibi tarihî eserleri, Borabay ve Yedikuğular Kuş Cenneti
gibi gölleri, Gözlek, Terziköy ve Arkutbey gibi kaplıcaları Amasya Turizmine katkı
sağlamaktadır. Ancak, ilginç ve etkileyici doğal güzellikler arasında yer alan
çağlayanların yeteri kadar tanıtılamaması Amasya Turizmi açısından bir eksiklik olarak
düşünülmektedir.
1.1. Baraklı Çağlayanı’nın Coğrafi Konumu
Baraklı Çağlayanı Karadeniz Bölgesi’nin Orta Karadeniz Bölümü sınırları içerisinde yer
alır. İdari bakımdan Amasya ili Taşova ilçesine bağlı Yukarı Baraklı köyü sınırları
içerisinde kalmaktadır (Şekil-1). Çağlayan, Amasya-Taşova karayolunun güneyinde yer
alır. Çağlayanın bulunduğu alan Kocababa Dağı’nın kuzeye bakan yamacında Akınoğlu
Deresi’nin açtığı vadi içerisindedir. Amasya-Taşova karayolunun 27 km’den güneye
ayrılan yoldan 7 km sonra Akınoğlu (Tekke) kasabasına ulaşılır. Buradan önce Aşağı
Baraklı köyüne kadar 6 km ve oradan da 2 km güneybatıya doğru stabilize bir yol kat
edildikten sonra Yukarı Baraklı köyüne ulaşılır. Buradan da yaklaşık 2 km güneye doğru gidilerek Baraklı Çağlayanı’na ulaşılır. Çağlayanın Amasya il merkezine uzaklığı
yaklaşık 44 km kadardır.
2. Doğal Çevre Özellikleri
2.1. Jeolojik Özellikler
Araştırma sahasında en yaşlı kayaçlarını Permo-Trias dönemine ait metamorfikler ve
kireçtaşları oluşturmaktadır. Düşük ve çok düşük dereceli metamorfik kayaçların hakim
olduğu ve “Turhal Formasyonu” olarak bilinen bu grubu, Blumenthal (1950) Tokat
Masifi Metamorfitleri olarak tarif etmiştir. Seri içerisinde, kalkşist, kloritli şist,
rekristalize kireçtaşı-mermerler yer almaktadır. Kirli beyaz, krem, bej, siyahımsı gri,
sert kırılgan, rekristalize kısmen silisifiye, yer yer sakkoroid dokudadırlar. Bu döneme
ait “Akdağ Formasyonu” ise genellikle blok görünümlü olup, gri-kurşunî, bol kalsit
damarlı, sert, kırılgan, pizolitik kireçtaşı ve killi kireçtaşından oluşmuştur (Aktimur ve
Diğ., 1992). Mesozoik’e ait ilk kayaç grubunu Jura-Kretase kalkerleri oluşturup, “Doğdu
Formasyonu” olarak adlandırılmaktadır (ÖZTÜRK, 1979). Bu formasyon gri-beyaz
renkli, orta-kalın tabakalı kireçtaşlarından oluşur. Formasyonun kalınlığı 450 m olarak
saptanmıştır (AKTİMUR ve Diğ., 1992).
İnceleme alanında, Mesozoik yaşlı bir diğer kayaç grubunu ofiolitler oluşturmaktadır.
“Artova Ofiolitli Karışığı” olarak bilinen bu seri içerisinde, siyahımsı yeşil, kahvemsi
yeşil, füme renkli eklemli serpantinit, peridotit, proksenit, dunit gibi ultramafik kayaçlar
hakimdir (AKTİMUR ve Diğ., 1992).
Mesozoik’e ait son seriyi “Tersakan Formasyonu” olarak bilinen sarımsı gri, orta
tabakalı, sert yapılı, sıkı tutturulmuş volkanik elemanlı kumtaşı; sarı, yer yer kireç, yer
yer kil çimentolu, kalın tabakalı konglomera, gri, kalın tabakalı, blokumsu ayrışmalı
aglomera; sarımsı krem, ince tabakalı tüf tüfit; pembe, ince-orta tabakalı killi-kireçtaşı
ardalanmasından oluşmuş kayaç topluluğu oluşturmaktadır (AKTİMUR ve Diğ., 1992).
Baraklı Çağlayanını oluşturan traverten basamağı Kocababa Dağının kuzey kesiminde
karstik kaynak (eksürjans tipte) halinde yüzeye çıkan, erimiş hâlde kireç taşıyan suların
etkisiyle oluşmuştur. Yani, Kocababa Dağı ve çevresindeki kalker arazinin aşınmasıyla
ortaya çıkan kireçlerin kimyasal yoldan çökelmesi sonucu Akınoğlu deresi vadisi
içerisinde traverten kütlesi meydana gelmiştir (Şekil-2).
İnceleme alanında Paleosen “Çatalçeşme Formasyonu” olarak temsil edilir. Bu
formasyon sarımsı gri-pembe, ince-orta tabakalı, kavkılı kumlu kireçtaşı
özelliktedir.kalınlığı 330 m’dir (Aktimur ve Diğ., 1992). Sahanın orta kesimlerinde
Eosen yaşlı “Çekerek Formasyonu” mostra vermiştir. Bu formasyon sarı, orta-kalın
tabakalı, sıkı dokulu, kaba taneli konglomera ve bej, orta tabakalı, volkanik elemanlı,
nummulitesli kumtaşı ile başlar. Üstte kumtaşı, aglomera andezit, bazalt ve tüf
ardalanmış şeklinde devam eder. Sahanın kuzeyine doğru Pliyosen yaşlı “Çerkeş
Formasyonu” geniş alanlar kaplar. Formasyon kirli sarı, gevşek tutturulmuş konglomera
ve kumtaşından oluşmuştur. Yer yer ara tabakalı şeklinde killi ve kireçli düzeyler içeren birim 600 m kalınlığına ulaşabilmektedir. Alüvyonlar tarafından uyumsuz olarak
örtülmüştür (Aktimur ve Diğ., 1992).
Şekil-2: Araştırma sahasının jeoloji haritası (Aktimur ve Diğ. 1992’den değiştirilerek)Sahada Kuaterner ise alüvyonlar ile temsil edilir. Yeşilırmak’ın vadi yatağı ile yan
kollarının yatakları alüvyon örtüsünün bulunduğu yerlerdir. Ayrıca, suların düşüş
yaptığı traverten kütlesi de Kuaterner yaşlı formasyonlar arasında yer almaktadır.
2.2. Topoğrafik Özellikler
Baraklı Çağlayanı, Akınoğlu deresinin bir yan kolunun vadisi içerinde yer almaktadır.
Söz konusu vadi kuru bir vadi olup, vadinin güney yamacından çıkan eksürjans bir
kaynakla suya kavuşmakta ve bu sular çağlayanı oluşturan traverten basamağından
düştükten sonra Akınoğlu deresine katılmaktadır. Baraklı Çağlayanı’nın da bulunduğu
saha Akınoğlu deresi ve yan kolları tarafından sık ve nispeten derin bir şekilde parçalanmış bulunmaktadır (Foto 1). Ana akarsu vadisi durumunda olan Akınoğlu
deresine karışan yan kolların ağız kısımlarında irili-ufaklı birikinti konileri oluşmuştur.
Çağlayanın çevresindeki en yüksek noktayı 1763 m ile Kuşpınar tepe oluşturmaktadır.
Uluca tepe (1600 m), Kiriş tepe (1306 m), Kocababa tepe (1561 m), Çobanmezarı tepe
(1599 m) diğer önemli yükseltileri oluşturmaktadır (Şekil-3).
2.3. Klimatik Özellikler
İnceleme alanının iklim özellikleri açıklanırken yakın olması nedeniyle, Amasya
Meteoroloji İstasyonu’nun 1966-1999 yılları arasındaki verilerinden yararlanılmıştır.
Buna göre, yıllık ortalama sıcaklık13.5 °C olup, yıllık sıcaklık amplitüdü 21 °C’yi
geçmektedir. Haziran, temmuz ve ağustos ayları 20°C’nin üzerinde ortalamalarla
oldukça sıcak geçmekte, bu arada ekim ayından başlayıp mayıs ayına kadar olan devre
muhtemel donlu devreyi, aralık-şubat ayları arası da düzenli donlu devreyi
oluşturmaktadır. Buna göre yöre, orta kuşağın karasal termik rejim tipine dahil
edilebilir.Yıllık ortalama toplam yağış miktarı 443 mm olup, bu yağışın %32’si kış,
%33’ü ilkbahar, %13’ü yaz ve %22’si sonbahar mevsiminde düşmektedir. Maksimum
yağış 56 mm ile aralık ayında görülür. Bunu, 55.6 mm ile nisan ayı izlemektedir.
Sahada mayıs-kasım arası devre kurak geçerken yılın diğer yarısı nemli geçmektedir.
Yıllık ortalama kar yağışlı gün sayısı 11.1 iken, yıllık ortalama karla örtülü gün sayısı
18 günü bulmaktadır.
Baraklı Çağlayanı’nın bulunduğu saha ise 1000 m’nin üstünde yükseltiye sahip
olduğundan kuşkusuz burada sıcaklık ortalamaları daha da düşmekte, kar yağışı ve
yerde kalış süresi ile, toplam yağış miktarının alçak kesimlere göre biraz daha fazla
olması beklenmektedir. Tüm bu özellikleri ile Karadeniz Bölgesi’nde yer almasına
rağmen, yörede Karadeniz kıyı kuşağının nemli-ılıman ikliminden farklı olarak
karasallığın ağır bastığı bir iklim tipi görülmektedir. 2.4. Hidrografik Özellikler
Çağlayan çevresinin sularını Akınoğlu deresi drene etmektedir. Bu derenin asıl
kaynaklarını Kocababa dağının kuzey kesiminde farklı noktalardan çıkan kaynak suları
oluşturmaktadır (Foto-2.). Akınoğlu deresi daha çok kaynaklar ile beslendiği için, yıl
boyunca devamlı su taşırken, bu dereye katılan, yağışlar ve kar sularıyla beslenen yan
kollar yaz mevsiminde genellikle kurumaktadır. Çağlayan ise bir kaynaktan beslendiği
için yıl boyunca akım miktarında fazla değişiklik olmamaktadır. 2.5. Doğal Bitki Örtüsü
Yöre bir bütün olarak değerlendirildiğinde kuru orman sahası içerisinde yer almaktadır.
Bununla beraber, doğal bitki örtüsü antropojen etkiler ile önemli ölçüde tahrip
edilmiştir. Gerek Akınoğlu deresi vadi tabanının genişlediği kısımlar, gerekse çevredeki
az eğimli alanların büyük bir kısmı tarıma açılmış durumdadır (Foto-3).
Kuru ormanların yakacak temini ve tarım alanı açma amacıyla tahribi sonucu özellikle
meşe ve gürgenlerin hakim bulunduğu çalı formundaki bitkiler manzaraya hakim
olmuşlardır. Meşe ve gürgenin dışında yabani gül, geyik dikeni, kızılcık, yabani fındık,
ceviz, böğürtlen, akçakesme, kuşburnu, mazı meşesi inceleme alanının diğer bitki
türlerini oluşturmaktadır. Ayrıca korunaklı alanlarda çınar ağaçları bulunmaktadır.
Çağlayanın çevresindeki nispeten gür sayılabilecek bitki örtüsü yaz mevsiminde
manzaraya ayrı bir güzellik katmaktadır. 3. Baraklı Çağlayanı’nın Oluşumu
Baraklı Çağlayanı, ülkemizdeki birçok çağlayan gibi, traverten basamağı üzerinden
suların düşmesiyle oluşmuştur. Traverten basamakları bileşimlerinde bol miktarda
kalsiyum bi karbonat bulunan kaynakların çıktıkları yerlerin yakınında oluşmaktadırlar.
Böyle sularda CO2’in uçmasıyla, kalsiyum karbonat çökerek tortulanır. Suyun içinde
bulunan yosunlar, sazlar ve başka bitkilerde sürekli CO2 aldıkları için tortulanmayı
hızlandırır.
Baraklı Çağlayanı’nı meydana getiren kaynak Kocababa dağının kuzey yamacından
çıkmaktadır. Ölçüm yapılmayan bu karstik kaynağın sularının bilhassa ilkbahar
döneminde arttığı yöre halkı tarafından ifade edilmektedir. Kaynak suları takip ettiği
vadi içerisinde yaklaşın 300 m kuzeyde traverten basamağını oluşturmuştur (Foto-4).
Çağlayanı oluşturan sular basamaktan iki kol halinde dökülmektedir. Çağlayanın altında
dev kazanı oluşmamıştır (Foto-5). Hızla düşen sular aşağıda travertenden kopan iri
bloklara çarparak dağılmakta ve vadi içerisindeki akışına devam etmektedir (Foto-6).
Traverten basamağının üstü oldukça düz olup, üzeri alüvyonlar ile örtülü bu düzlük günümüzde bağ-bahçe tarımı yapılarak değerlendirilmektedir. Traverten basamağının
kuzeye bakan cephesi oldukça dik olup, eğim yaklaşık 85°’ye yaklaşmaktadır.
4. Baraklı Çağlayanı’nın Turizm Potansiyeli:
Baraklı Çağlayanı, 30 m’den düşen sularının oluşturduğu görkemli doğa manzarası ve
yakın çevresine yayılan çığıltı sesleri ile ziyaretçileri dinlendiren güzel bir ortam
oluşturmaktadır. Yani, doğal peyzaj güzelliği bakımından değerlendirilmesi gereken bir
potansiyeli vardır. Ancak, bu potansiyelin değerlendirilmesi konusunda henüz hiçbir
çalışma yapılmamasına rağmen, hali hazırda günübirlik dinlenme ve rekreasyon alanıolma özelliği taşımaktadır. Bununla beraber, daha çok hafta sonları ziyaretçi
çekmektedir. Çağlayanı görmeye başta Amasya olmak üzere, Taşova, Erbaa gibi yakın
yerlerden gelenler çoğunluktadır. 5. SONUÇ
Baraklı Çağlayanı, “Doğa Turizmi” açısından değerlendirilmesi gereken bir potansiyele
sahiptir. Ancak, henüz yeterli tanıtımı yapılmadığı ve gereken altyapı oraya
götürülmediği için, mevcut potansiyel yeterince değerlendirilememektedir. Çağlayanın
yararlanılabilir ve gelir getirir hâle dönüştürülmesi için yapılabilecek çalışmalar şöyle
sıralanabilir;
1. Öncelikle yeterli tanıtımın yapılması gerekir. Çünkü çağlayan, oldukça yakınında
bulunan Amasya ve Taşova’da dahi yeterince tanınmamaktadır. Yine Amasya İli
Turizm Müdürlüğü tarafından bastırılmış, Amasya’nın turistik çekiciliklerinin tanıtıldığı
broşürlerde ve ilgili yayınlarda da çağlayana yeterince yer verilmemiştir. Bu nedenle
yeterli tanıtımın yapılması gerekmektedir. Bunun için çağlayanı cazip hale getirici
tabela veya levhalardan yararlanılabilir. Bu tanıtım araçları Amasya-Taşova
karayolunun Akınoğlu kasabası yol ayrımına, Amasya ve Taşova şehir merkezlerinin
çıkışlarına ve güzergahtaki yerleşim birimlerine konulabilir.
2. Çağlayanın ulaşım sorunu bulunmaktadır. Akınoğlu kasabasına kadar bakımsız asfalt
yol genişletilmeli ve düzenlenmelidir. Buradan çağlayana kadar olan stabilize yol ise
asfaltlanmalıdır.
3. Çağlayanı oluşturan traverten basamağının üzeri ve alt kısımları çiftçilerce tarla ve
bahçe olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle çağlayanın çevresindeki turistik yatırım
alanları tespit edilmeli, buraların kamulaştırılması yoluna gidilmelidir. Nihayet, gerekli
tesislerin kurulması için Özel İdare veya turizm yatırım veya işletmecilerine
devredilmelidir. Bu amaçla da, çevrede henüz bozulma olmadan bir master planı
hazırlanmalıdır. 4. Çağlayanın etrafında çevre düzenlenmesi yapılmalıdır. Söz konusu düzenleme
mutlaka konunun uzmanlarının gözetiminde ve mümkün olduğu kadar doğal ortamı
bozmadan gerçekleştirilmelidir. Çağlayan çevresinde manzaraya hakim seyir alanları,
iniş-çıkış için merdivenler yapılmalıdır. Ayrıca banklar, sabit masalar, çeşmeler, telefon, WC, büfe, otopark vb.. sosyal tesisler yapılabilir. Bu tesislerde gelişigüzel inşa
edilmemeli, yapılacak master plana uygunluk esas alınmalıdır.
5. Çağlayanın bulunduğu sahada Hıristiyanlardan kalma kilise kalıntıları da
bulunmaktadır. Bugün çok tahrip olan bu yapının duvarlarına ait izler hâlâ belirgindir.
Yine, çağlayanın kuzey cephesinde oluşmuş küçük bir mağara da yöre halkı tarafından
kutsal sayılmaktadır. Buranın kulak akıntısı, duyma bozukluğu ve konuşamayan
çocuklar için iyi geldiğine inanılmaktadır. Batıl bir inanış olan bu düşünceye rağmen,
yöreden bir çok kişi burayı ziyarete gelmektedir.
Yukarıda sıralanan tedbirler ve yapılacak tesisler ile bu doğal turistik kaynaktan daha
fazla yararlanılabilir ve gelir getirir bir duruma sokulabilir. Kaynaklar
Aktimur, H.T.-Ateş, Ş.-Yurdakul, M.E.-Tekirli, M.E.-Keçer, M. (1992). “Niksar-Erbaa
ve Destek Dolayının Jeolojisi” MTA Enst. Der. Sayı:114, Ankara.
Blumenthal, M.M. (1950) “Beitraege Zur Geologie Des Landschtten Am Mittleren Und
Underen Yeşilırmak (Tokat, Amasya, Havza, Erbaa, Niksar)” MTA Yayınları
Seri D No:4, Ankara.
Doğanay, H. (1987) Türkiye Turizm Coğrafyası (Genişletilmiş 2. Baskı). Atatürk Üniv.
Fen-Ed. Fak. No:92, Coğrafya bölümü Yay. No:21, Erzurum.
Doğanay, H. (1990) “Turistik Potansiyeli Yönünden Gürlevik Çağlayanı” Atatürk Üniv.
Fen-Ed. Fak. Araştırma Derg. Sayı:8, Erzurum.
Doğanay, H. (1994) “Tortum (Uzundere) Çağlayanı ve Turistik Potansiyeli” Türkiye
Kalkınma Bankası Turizm Yıllığı, Ankara.
Doğanay, H. (2000) “Türkiye’de Az Tanınan Üç Doğa Harikası:Tomara-Sarıkayalar ve
Muradiye Çağlayanları” Doğu Coğrafya Derg. Atatürk Üniv. Kazım
Karabekir Eğit. Fak. Sayı: 3, Erzurum.
İlhan, E. (1944) “Tortum Gölü ve Tortum Şelalesi” Türk Coğrafya Derg. Yıl:2, Sayı:VVI, Ankara.
İzbırak, R. (1986) Coğrafya Terimler Sözlüğü, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.
İzbırak, R. (1990) Sular Coğrafyası Milli Eğitim Bakanlığı Yay, No: 159, İstanbulÖztürk, A. (1979) “Ladik-Destek Dolayının Stratigrafisi” Türkiye Jeoloji Kur. Bült.
No:22, Ankara.
Zeybek, H. İ. (2000) “Ocaklı Çağlayanı (Pazar-Tokat)” Ondokuz Mayıs Üniv. Fen-Ed.
Fak. Derg. Coğrafya Serisi, Cilt:1, Sayı:1, Samsun.
Bülten ve Raporlar
DMİGM (2004) Amasya Meteoroloji İstasyonu yayımlanmamış Döküm Cetvelleri.
Ankara.
Uzun, A. ve Doğanay, H. (1996) Tomara Çağlayanının (Şiran-Gümüşhane) Turizm
Potansiyeli Hakkında Rapor. Erzurum.”