Ülkemizin aktüel gündeminde önceliğimiz ne olmalı diye sorarsanız, hiç düşünmeden vereceğim cevap nedir biliyor musunuz?
Cevapları, ağız dolusu kocaman lafları duyar gibiyim.
Bir yığın hamaset, dişe dokunur yerinde cevaplar, siyasi polemikler, dış güçler, beka…
Ekonomik olarak, güçlü ve bağımsız olmalıyız, kendinize yetecek tasarrufunuz, yerli tarımsal ve Sanayi üretiminiz kifayetsiz, değirmeni dışarıdan aldığınız taşıma suyla çeviriyorsanız, değirmende üretim ve istihdama çalışmıyorsa gitmiş zaten bekanız. Meraklılarına duyunu umumiye nasıl geldiğimizi okumalarını tavsiye ederim.
“Fransa kralının, elçisi vasıtasıyla Osmanlı imparatorluğundan borç para istemesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman tarafından vezirine ver paşa ver bugün borç alan yarın emir alır”
Borç sarmalının kara deliğe dönüşmeden çıkış yolunu bulmalıyız.
-Allah aşkına biz yedi düvelle cebelleşirken sorduğun soruya bak ya! Neyin peşindesiniz?
Devletimiz içeride ve dışarıda yeteri kadar güçlü olmadığı yere sağlam basmadığı sürece oynak zeminlerde herkes sizin üzerinize oynayacaktır.
Bunun çözümü içeride dirliği, birliği, kardeşliği, morali, adaleti, dışarıda rasyonel dış politikayı realize etmektir.
Kıt kanaat toplanan ülke kaynaklarını önceliklere göre yerinde harcanırken, israf vanalarını kapatıp, paylaşımda hakkaniyeti, gelirde adaleti sağlamakla olacaktır.
Ötekileştirme, yandaş oluşturma, senin gibi düşünmeyeni yok saymak, zemini olabildiğince kaygan hale getirecektir. Bu durumda birilerinin tezgâh kurmasına hacet var mı?
Bu ülkenin dünden bugüne çözülemeyen, süre gelen, onca problemleri var.
Var aslında çaresi, yolu yordamı belli, onlarca yazılmış kitaplar, başaran ülkelerin pratikleri
Her ne hikmetse biz çare bulamıyoruz.
Orta sahada top çeviriyoruz, yana, geriye paslar. Her açıdan açığımızı, geri kalmışlığımızı aşmak için deli taylar gibi çatlarcasına koşmamız, çalışmamız, onca problemi aklı selim çözmemiz gerekirken, sünni gündemlerle enerjimizi boşa harcıyoruz. Günümüzü ve geleceğimizi heba ediyoruz. Zaman aleyhimize akıp gidiyor.
Olan bu ülkenin insanına oluyor. İş demek eve aş demektir işsiz kalmak hayatı idame ettirecek para musluklarının kapanması demektir. Yaşamı ailece sürdürebilmek için zorunlu temel ihtiyaçların beslenme, barınmanın karşılanması tehlikeye girmesidir.
Daha iyi bir gelecek hayal ederek üniversite okuyan gençlerimizin durumu…
En kıymetli vakitlerini, enerjilerini, ümitlerini iş aramanın peşinde günden güne tüketiyorlar, Gençlerimiz geleceğe ait hayal kurmakta zorlanıyor, akşam evlerine boynu bükük, ezik, mahcup dönüyorlar.
Bu ülkenin dramatik sorunu işsizliktir ve işe alımlarda yapılan kayırmacılık, liyakatsizlik haksızlık, kanayan yaraya kor basmak, mazlumun ahını almaktır.
Milyonlarca insan iş beklerken, bu ülkenin bir kuruşu, ne yersiz harcanmalı, nede israf edilmeli, yukarıdan aşağıya, herkes fedakârlık etmelidir. İş kuyruğunda iş arayan insanların istihdam edileceği üretim alanlarını kapatmak yerine, yenileri eklenmeli, köylerde üretimi, istihdamı artıcı acil tedbirler almalıyız. Çiftçilere tarımı cazip hale getirecek, gelir düzeyini artıracak çıkar yol bulmalıyız.
Önceliğimiz işsize iş, aşsıza aş, köylümüze, geleceğe değin umut vadetmeliyiz.
İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın!