YENİ TİP CUMHURBAŞKANI
Ömer CELEP
Yöneticileri biz iki grupta inceleyip değerlendirmek istiyoruz. Hani din alimleri için kullanılan geçerli bir kural vardır. “Ya müçtehit olacaksınız, ya mukallit.” Din alimi bu gruplardan birine dahil edilir.
Müçtehit; bir konuda ayet ve hadisleri kaynak kabul ederek sonuca varan, hüküm koyan, karar veren din adamı.
Mukallit; birilerine benzemeye veya birilerini kendisine benzetmeye çalışan kimseler için kullanılan bir kelimedir.
Bu iki kelimeden biri yani müçtehit elbette ki ender insandır, az bulunur, çok emek verir, yeteneklidir, birikim sahibidir, beceri taşır, birleştirici özelliği vardır, vizyon ve misyon sahibidir. Beğenilme gibi bir endişesi yoktur, kuralını koyar, hükmünü verir ve toplum peşinden gider. Kısaca müçtehit; aranan adamdır.
Mukallit ise; bulunan adamdır. Onlarda vizyon aranmaz, günü kurtarma peşindedir, iradesi yoktur, içe galip dışa mağluptur, hedefi gün batınca biter, özenti içindedir, beğenilme kaygısıyla yaşar. Bu tipler için “kıyl u kaal” yapanlar da denir. Belirtelim toplumun elbette ki bunlara da ihtiyacı vardır. Çünkü herkesin müçtehit olma ihtimali zaten hiç yoktur. Ama bunlar müçtehitlerin geri kısmındakilerdir.
Esasında din terimleri olmasına karşın bu terimleri biz günümüzdeki siyasiler için de kullanmak istiyoruz.
Yeni bir cumhurbaşkanı seçeceğiz. Söylenenlere bakılırsa Türkiye yeni dönemde yeni tip bir cumhurbaşkanıyla tanışacak. Proje üretecek, üretilmiş projeleri takip edecek. Yani Türkiye’nin Ankara’dan idare edildiği dönemleri kapatıp, Türkiye’yi ülkenin her yerinden ve yerinde idare sistemi getirme iddiasında olan bir cumhurbaşkanı.
Bu ifadelere göre; mukallit vasıflı değil, müçtehit vasıflı iddialar ile donanmış bir cumhurbaşkanı seçeceğiz.
Bir tarafta da kendi ürettikleri ile değil, önceden konulmuş kurallarla yönetime talip bir cumhurbaşkanı. Yani mukallit bir cumhurbaşkanı tiplemesi…
Milletin teveccühü nereye yönelir bunu kesin çizgilerle şimdiden yüzde yüz doğru bir sonuçla kestirmek biraz zor gibi. Gerçi bazı araştırma şirketleri sonucu şimdiden çeşitli şekillerde tahmin ediyorlar ama nihai sonuç, sürecin sonunda netleşecek.
Her seçimde olduğu gibi biz millet olarak genelde siyasi gömleğimiz dışındaki adaylara pek rağbet etmeyiz ama bu seçim sanırız biraz farklı olacak gibi. Üç cumhurbaşkanı adayından ikisi kendi partileri ile birisi de birkaç siyasi parti destekli bağımsız aday olarak giriyor seçime. Kendisine destek veren siyasi partiler haricinde hiçbir güvencesi olmayan, kendisini ifadede son derece zayıf, ortaya vizyon adına hiçbir şey koyamayan bir garip insan.
Kim önerdi, kim gönderdi bilemiyoruz. Aslında bunun da çok önemi yok, önemli olan müçtehit vasıflı mı, mukallit vasıflı mı biz buna bakmalıyız.
Ortadoğu ve yakın sınırlarımızda geçen sosyal, siyasal ve ekonomik olaylar; ülkemizin müçtehit vasıflı bir cumhurbaşkanına sahip olmamız gerektiğini gösteriyor.
Her türlü ön yargılardan uzak bir anlayışla ülke ve dünya realiteleri doğrultusunda gereksinim duyduğumuz çapta bir cumhurbaşkanı seçmemiz gerektiğini gösteriyor.
Bazı siyasilerimiz bu seçime “başbakana kaybettirme seçimi” olarak bakmak istiyor olsalar da buna itibar edilmemelidir diye düşünüyoruz. Çünkü; dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir siyasi parti seçime birilerini kaybettirmek için girmez, sadece kendisi kazanmak için girer. Birlerine kaybettirme peşine düşenler kesinlikle ve kesinlikle kendileri kaybeder.
Bazı siyasi kadrolar kendi geleceklerini birilerinin kaybetmesine endekslemiş olsalar bile millet, onların ikbal kaygılarına bakmamalı. Ülke ve dünya gerçeklerine göre karar vermelidir.
Birilerine kaybettirmek için seçime girenler; karşıdakinin her şeye rağmen kazandığını görünce ne yaparlar ya da ne yapmalılar dersiniz?
Bize göre yapmaları gereken tek şey kalıyor. Hemen ertesi gün tası tarağı toplayım evlerine dönmeli. İşgal ettikleri makam, mevki, sıfat… Ne varsa her şeyi yeni kadrolara, yeni simalar ve yeni enerjilere bırakmalıdır.
Çünkü her kararın sorumlulukları ve sorumluları vardır. Karardan hedeflenen netice alınamamışsa, bu kararı verenler sorumluluklarının gereğini yapmalıdır.
Kendilerini millete kovalatmamalı…