VELİLERE (EVLİYALAR) BIÇAK KOYMA İNANCI

0
452
AMASYA VE TOKAT ÇEVRELERİNDE TÜRBE VE YATIR İNANÇ PRATİĞİ ÖRNEKLERİ İLE VELİLERE (EVLİYALAR) BIÇAK KOYMA İNANCI
Yazan:
Necdet Kurt
Amasya, Tokat ve yakın bölgelerdeki köy adlarına baktığımızda “Avşar, Dodurga, Kayı, Bayat, Kızık, Kınık, Kargın, İğdir, Ayazma, Salur, Karaevli gibi Oğuz boylarının adlarını taşıyan onlarca köyün varlığıyla bu isimlerin birçoğunun soyadı olarak kullanıldığı dikkat çekmektedir. Bölgeye yerleşmiş Türkmen boylarında İslam öncesi inançların birçoğu güncel hayattaki yerini korumaktadır. Bu
gelenek, görenek veya halk inançlarının neredeyse tamamı İslami birer kimliğe
bürünmüş, ama şekil uygulama ve amaç olarak fazla değişikliğe uğramamıştır. Her türbe bir derde derman aranan yer haline gelmiş, her biri için de ayrı pratikler türetilmiştir. Örneğin; Amasya Yeşilöz köyündeki ziyaretlerden biri olan “Karaağaç Dede” evliyası, kabir olmayan, her mevsim üzerinde yeşil fışkınların olduğu asırlık bir karaağaçtır. Ellerde çıkan siğilleri iyileştirdiğine inanılır. Her ayın ilk perşembe
günü ziyaret edilir. Yine aynı bölgedeki “Çatmabaşı” evliyası da kocaman bir kayanın bulunduğu kabirsiz bir ziyaret yeridir. Yerli halk bu bölgeden geçerken mutlaka o taşa ziyarette bulunur, yüksek sesle konuşmaz, çevreye çöp atmaz, o bölgelerde hacet gidermez, ziyaretin çevrelerinden yakacak vb. şeyler alıp götürmezler.
Diğer ilginç bir konu da evliyalara bıçak koyma geleneğidir. Herhangi ağrılı, sancılı bir rahatsızlığı olan kişiler çevredeki evliyalara atfen, hastalığını iyileştirmesi dileğiyle su dolu bir tasın içerisine her evliya için ziyaretgâhın istikametine yönelterek akşamdan bir bıçak koyar. Sabah kalktığında hangi bıçakta paslanma emareleri görürse ağrının o taraftaki evliya tarafından geçirildiğine inanılarak o evliyaya kansız kurbanlar sunulur, gelip geçenlerin yemesi için çörek vb. yiyecekler bırakılır. Daha birçok benzer pratikler bölgede canlı olarak yaşamaktadır.
* * *
Halkbilimci Araştırmacı ve Yazar
Yazarın anlattığı benzer inanışlar ve uygulamalar Anadolu’da, Türk milleti arasında hâlâ devam etmektedir.
Mesela Topkapı semtinde Ramazan ayının birinci günü ziyaret edilerek dilek dilenen Oruç Baba’da, gençliğimde ben de, bir paket küp şekere okudum, okutturdum ve şekeri dağıttım. Bu dağıtım ve paylaşım karşılıklı olmaktadır. Evlendim; aynı gün salona gitmeden önce, Bakırköy’de Zuhurat Baba ziyareti yaptım.
Bunları yaparken, kendi arzumla olmasa da evlenmemize aracı olan kişinin dini bir merasim gibi meseleyi “ziyaret etmekte fayda var” şeklinde telkin etmesinin etkisinde kaldım. Daha doğrusu yeri ve zamanı olmadığı için itiraz edemedim.
Fakat, bugün de aynen devam eden inanç ve uygulamalar için ne diyebilirim ki?
İnsan, bazan öyle bir anda, öyle bir zamanda öylesine sıkışır ki…
“Denize düşen yılana sarılır.”
Hatta, valide ailesinin ocak olmasını ileri sürerek benzer uygulamalarda bulunur. Mesela, tekke dolanır. Destek köyü halkından Oba köyü tekkesine ziyarete gelen olur. Mesela, çocuk avsunlanmış deyip bıçak koyarak atlama yapar.
Mesela köyde bahçesine, evinin kapısına boynozlu kuru öküz başı veya koç başı asan vardır; nazar için olmalıdır.
Enver Seyhan – Ağustos 2025

Yorum Ekle