“Kelamından olur malüm kişinin kendi miktarı…”
Geçmişe hasretle bakmamız zaman zaman da geçmişte olanlardan örnekler vermemiz yaşananlardan duyduğumuz sıkıntıyı ve gelecekten duyduğumuz endişeyi anlatmak içindir.
Adana Valimizin vatandaşımıza “gavat” demesi bize Şair Eşref’i hatırlattı.
Osmanlılarda padişahın tahta çıkma günü “cülüs” törenlerinde II.Abdulhamitin padişah oluşu dolayısıyla İzmir’de hükümet konağının avlusunda düzenlenen “cülüs”” töreninde toplanan kalabalık avludaki töreni görebilmek için içeriye sokulmaya çalışılır, zaptiyeler de halkı itip kakarmış.Vali durumu görünce:
– Bu eşek milletten çektiğimiz yeter… gibisinden sözler etmiş.Valinin bu sözlerini duyan Şair Eşref şu dörtlüğü yazıyor:
Millete erbab-ı mansıbdan biri eşşek demiş,
Redd edilmez böyle bir söz, şüphesiz pek can sıkar
Olsa da millet eşek, eşşek diyen bilmez mi ki
Sadrazamlarla valiler de milletten çıkar.
Kendini ulusuna hizmet etmeye adayan siyasetçiye devlet adamı, ulusun kendisine hizmet etmesi gerektiğini düşünen devlet adamına ise siyasetçi denir.Kendini siyasetçiye hizmet etmeye adayana ne dendiğinin tarifi henüz yapılmamıştır ama günümüzde örneği çoktur.
Kimin hatalı olduğundan önce neyin hatalı olduğuna bakarız.Fail ile değil fiil ile ilgileniriz amma güzel insanları da isimleriyle anmadan geçemeyiz.O kişi Kırklareli, Kahramanmaraş, Mersin, Eskişehir ve son Malatya da valilik yapan Naim Cömertoğludur.Siyasetle ilgilenenler hatırlayacaklardır.1986 yılında Turgut Özal kayısı festivali dolayısıyla Malatya’ya gittiğinde otobüsün üzerinde izleyicilerin kendilerini görmekte zorlandıklarını söylediklerinde yanında bulunanlara çökün deyince, bakanlar, milletvekilleri, gazeteciler anında yere çökerler.Sadece vali ayaktadır.Özal valiye sizde çökün dediğinde devletin valisinin cevabı devletin mehabetine yakışan bir cevaptır.
“Sayın Başbakanım, ben devletin valisiyim.Vali çökmez.Çökerse devlet çökmüş olur.İzninizle ben otobüsten ineyim” der ve iner gider.
Eski valilerimiz meziyetleri ile anılıyordu.Şimdi eziyetleri ile gündem yaratan valiler tanıyoruz.Karakaplı defterime iki özdeyişi alt alta yazmışım.
“Kibar ve asil olmak için üç üniversite bitirmek gereklidir.Birini dedeniz bitirecek, birini babanız bitirecek, sonrada siz bitireceksiniz.” Bir diğeri “İnsanların kimlikleri güç ve makam sırasında ortaya çıkar.”
Bir ömre büyük hizmetler sığdıran, himmetin gayretin ve azmin timsali çalışkan valilerimizi görev yaptığı şehirler unutmamıştır.İbadet şuuru ile istekle aşkla şevkle ve tükenmeyen bir hevesle hizmette bulunan valilerimizin adları caddelerde, okullarda isim olarak yaşatılmaktadır.
Valilik makamı kutsaldır.Mehabetine gölge düşürülmemelidir.Çünkü devletimiz özgürlük sembolü bayrağımızın makam arabasına takılma iznini üç makama vermiştir.Cumhurbaşkanı, Büyükelçilik ve Valilerimiz…
Atalarımız “Oğul” diyerek ne güzel nasihatlerde bulunmuşlar. “Dilini her vakit temiz tut.En güzel kelimeler dökülsün.Baldan tatlı sözlü ol.Yakışıksız sözleri içinden bile geçirme, boş bulunur, ağzından kaçırırsın çuval dolusu inciri berbat edersin”
Belki de en önemli uyarıyı Ahmet Cevdet Paşa yapmıştır.
“Devlet makamları mukaddestir.Onları layık olanlara sadece layık olanlara vermek lazımdır.”