İnsanlık, Gazze’de yaşanan cinayetler, soykırım, vahşet karşısında ne yapıyor? Susmaktan başka ne yapıyor?
İnsanlık, iki haftadır seyircidir…
Yapılmakta olan “Yardım girişimleri” gülünç bir ikiyüzlülüktür. Filistinli’ler her zaman yardıma muhtaçtır. Ambargo altında yaşamaktadırlar. Filistin haritasına bakılırsa, kıstırılmış bir ülke görülür… Şu anda soykırım var.
Günlerce akan kanı izleyip, “bu kadar yeter.” Demek, bence utanç vericidir. Bunca Filistinli’nin ölmesi mi beklendi?
İnsanlık, Gazze sınavında sınıfta kalmıştır.
* * *
Biz bu oyunun benzerini Yugoslavya’nın parçalanışında da izlemiştik… Anımsıyorsunuz değil mi? Yeni dünya düzeni için, tek kutuplu dünya için Yugoslavya parçalandı… Binlerce insan öldürüldü. Bütün Batı seyirci kaldı. Uygar dünya sessiz kaldı. Bir süre sonra, bir şey olmamış gibi yatırımlar yapıldı, planlanan yaşantıya geçirildi.
* * *
Bir korkunç eser kondu ortaya Gazze’de.
Bu “eser” “Kiev”deki gibi korunup, “Müze” yapılmalıdır. Kiev’in farkı; İkinci Dünya Savaşı’nın bütün izlerini gözler önüne sermesidir. Kiev’in dışındaki müzeler bazı korkunç gerçekleri saklamaktadır.
Siyonizm, tıpkı “Faşizm” gibi “SAVUNULAMAZ Bir Düşünce” olarak anlaşılana kadar bu yol izlenmelidir.
II: Paylaşım Savaşı sonrası, Faşizm, nasıl bütün korkunçluğu ile tanıtıldıysa; şimdi görevimiz Siyonizm’i de mahkum etmektir. Dünya genelinde yapılacak bir kampanya ile başarılabilecek bir iş duruyor önümüzde. Bu kanayan yara, pansuman ile iyileştirilemez… Hele hele İsrailli sporcuları döverek, maçı engelleyerek Türkiye’de yapılacak olan Dünya Basketbol Şampiyonasına engel olacak gösterilerle hiç iyileşemez.
* * *
Emperyalizm, kapitalizmin en yüksek aşaması idi. Faşizm, emperyalizmin çiftliklerinde döllendirildi. Atış poligonlarında büyütülüp eğitildi. İtalya ve Almanya’da sokaklara salındı. 19391945 yılları arasında dünyamız faşizmi bütün yönleri ile tanıdı. Unutuldu mu o vahşet?
Eğer aklımızı yitirmediysek, deneyimlerimize güveniyorsak unutulmamalı…
* * *
Faşizm, emperyalist burjuvazinin en gerici, en saldırgan kesiminin terörist diktatörlüğüdür. Faşizm, ülke içinde demokratik hak ve özgürlükleri ortadan kaldırır, devlet aygıtını, toplumsal hayatı askerileştirir, savaşa yol açan bir politika izler. Faşizm, kapitalist ülkelerde, kapitalizmin genel buhranı (ya da krizi) sırasında doğmuştur. Faşizmin ideolojisi insanlık dışılık, ırkçılık ve şovenizmdir. Dünyada ilk faşizm uygulaması 1922’de İtalya’da başarılı oldu. Faşistler 1933’te Almanya’da, 1939’da İspanya’da iktidarı ele geçirdiler.
İkinci Dünya Savaşı sonrası, Hitler Almanya’sının çökmesi, faşizmin gerilemesini sağlamıştır… Bu ideoloji, farklı görünümle, zaman zaman değişik ülkelerde insanlığın karşısına dikilir.
Siyonizm ise 19. Yüzyıl sonlarında Avrupa burjuvazisi arasında doğan, gerici, burjuva mastyonalist bir akım. 1897’de Bazel’de (İsviçre) tüm Yahudileri Filistin’de yerleştirmeyi ve burada bir Avrupa Devleti kurmayı amaçlayan Dünya Siyonizm Örgütü kuruldu. Siyonistlere göre, hangi ülkede yaşıyor olursa olsun ve hangi dili konuşuyor olursa olsun tüm Yahudiler bir tek ulus oluşturmaktadırlar. Siyonistler, Yahudi emekçilere, Yahudi burjuvazisi ile işbirliği yapma çağrısında bulunmakta ve onları bulundukları ülkenin emekçileri ile ortak sınıfsal savaşından uzaklaştırmaktadırlar. Siyonist örgütlerin merkezi ABD ve İsrail’de bulunmaktadır. İsrail Devletinin resmi ideolojisi “Siyonizm”dir. İsrail’in Arap ülkelerine ve Filistin’e saldırısı, pek çok ülkedeki, özellikle ABD’deki Siyonist örgütleri harekete geçirmiş ve Siyonizmin burjuvamilliyetçi özü böylece daha da açığa çıkmıştır. Burada değinilen burjuvamilliyetçilik, “ırkçı” bir milliyetçiliktir.
* * *
“Empati” kurabilen her insan, Siyonizmin karşısında olmalıdır. 2008’in son haftası ile 2009’un ilk haftası asla unutulmamalıdır. Unutmak, suça ortak olmaktır… Gazze fotoğraflarını saklayın. Bakalım aynı kanlı oyun ne zaman yeniden sergilenecek? Umarız sergilenmez. Eğer sergilenirse, o fotoğrafları kötülerin suratına çarpalım. Herkesle, öfkeleniyormuş gibi görünen “kötüler”, ortalık durulunca, acının etkisi hafifleyince, çanak yalayıcılığını sürdürecektir. Uyanık olmazsak, ulusça bütünleşmezsek, ortak acılarımızı, ortak sevinçlerimizi çoğaltamazsak; BOP’un özünü kavrayamazsak, vay halimize…
* * *
Bazıları “ölü eşeğin nalını sökmek için” çalışır. Aman uyanık olalım.
Birlik ve bütünlüğümüzü güçlendirelim. Filistin’e daha kalıcı yardım yapabilmek için güçlü olmamız gerekir. Acılarını paylaşmak, yaralarını sarmak, insanlık görevimizdir. Bunu hilesiz, beklentisiz yapalım. Bunu fırsat bilerek kimse diğerinin önüne geçmemeli. Belki bazı kampanyalar düzenlenebilir. İsrail, ABD mallarını boykot gibi. Bunlar daha düzenli toplantılarla alınabilecek kararlara bağlıdır.
Herşeye karşı umutla kalınız.