Holdingler, dünya çapında kuruluşlar ürünlerini marka yapabilmek için binlerce dolar para harcayarak (Ar-Ge) Araştırma ve geliştirme kurarken, ilçemizde son yıllarda Kızgüldüren köyümüz üzümde marka oldu.
Tüketicimiz pazarda, markette ”Kızgüldüren Sarısı” diye ünlenen Kızgüldüren üzümünü soruyor. 1924 yılında Selanik’ten ilçemize göç eden bir mübadil köyü olan Kızgüldüren son yıllarda titiz ve özverili çalışmaları ile Baraklı üzümünü tahtından indirdi. Yetiştirdikleri Kendine has bir aroması olan üzümü Ağustos sonu, Eylül ile Ekim aylarında pazarlayan Kızgüldüren halkı, Mayıs ayında Tevek yaprağı toplayıp, hem ülke ekonomisine, hem aile bütçesine katkıda bulunuyorlar.
Bir çok farklı meyve, sebze ve bitkinin yetiştiği çok farklı bir yöre olan ilçemizde; Bamya, buğday, arpa, domates, mısır, tütün, pancar, salep, mantar, soğan ve her şey yetiştiği gibi, bazı meyveleri diğer il ve ilçelere göre daha uzun süre yiyebilme avantajına sahibiz. Kiraz sezonu diğer bölgelerde 1 ay bile sürmezken, Mayıs başında başlayan erken kiraz rakım seviyesine göre Yerkozlu, Alpaslan, Baraklı, Tatlıpınar ve son olarak Tekpınar kirazı ile Temmuz ortalarına kadar sürüyor. Yine üzüm sezonumuz Ağustos başında Taşova merkezde yetişen üzümle başlayıp, sırası ile Belevi, Uluköy, Güvendik ve Kızgüldüren ile devam ediyor. Yüksek rakımda bir köyümüz olan Baraklı üzümü ise tavan arasında özel bir şekilde muhafaza edilerek kış ortasında bile tüketilebiliyor. O halde ülke gelişmişlik sıralamasında 919 ilçe arasında neden hala 562. sıralardayız.
Ne diyordu değirmenci dayı; “Bu nasıl çark ulan! Buğday bizim, ezilen biz. Un olan biz, aç kalan biz. Kimdir bu doymak bilmeyen soysuz?”
Belki ülkemizin batısında bizden avantajlı ilçeler olabilir ama bu ilçe gerçekten özel bir coğrafyada yer alıyor. Üzüm konusunda çok avantaj arzeden Faravga tepemizi iyi değerlendirmek zorundayız. Bu güzel ilçemize sahip çıkalım.