Bugün sılaya merhaba demenin içimde oluşturduğu buruk esintileriyle saatlere
akıyorum. Uzaklar, çok uzaklar var içimde. Anlatılmaz yağmurlar yağıyor başımdan aşağıya,
bardaktan boşanırcasına damlalar ıslatıyor beni. Sahil istiyorum. Dalgaların sahili her
vuruşunda ayaklarım dizilerime kadar ıslansın.
Güneş yanmışlığında sahil esintisi kumların sularla serinlendiği sahilin neyi varsa
bana versin istiyorum. Bir bardak çay içmekliğinde sahilde dudaklarım kuruyor. Ellerim,
ayaklarım, dizlerim ıslanıyor, dalgalar gülümsüyor.
Sahili ne kadar istiyorsam bir o kadar yorgunum. İzahını yapamayacağım kadar,
kendime anlatamayacağım kadar. Güneş ikindi selamını tamamlayıp akşama yön tuttuğu
andan itibaren dizlerime ağrılar vuruyor. Sırım sırım sızlatıyor.
Alanya öğretmenevinin denize uzanan kumsalında güneş, rüzgâr ve dalgaların arasında
bilinenle, bilinmeyen denklemler arasında karmaşık saatlerin takıntısıyla, sessiz burukluğuma
bir ad koymadan çay içiyorum. Bildiğim ve bilmediğim nedenler, huzursuz ediyor beni. İçimi
kemiren tıkırtıların yönünü bir türlü netleştiremiyor, yüreğimin yarısını dışarda bırakıyorum.
Alanya’da evine misafir olduğumuz emekli Ahmet amcanın, Solmaz teyzenin yaşlarının
üzerinde bir dikkat ve titizlikle ev sahipliği yapıyor olmalarının dışında herşey rutin ve olması
gerektiği gibi.
Caddeler, sokaklar, sahil ve levhalar.
Yeni Alanyalılar var. Rahat ve mutlu yaşıyorlar.
Alanya yeşil ile mavinin bütünleştiği birkaç günle doyamadığım şehir. Atalarımız bize
ne güzel vatan bırakmışlar.
Sahilin nesi varsa uzanmış güneşe teslim olmuşum. Parlayan dalgaların pırıltılarında
tablo süsleyen renklerinde birleşen yollar cılga cılga önümü süslüyor.
Alanya sahillerinde Akdeniz’i aşmak, okyanuslara merhaba demek gönül dünyamla,
kardeş coğrafyaya ulaşmak topyekün bir güzelliğe katkı sağlamak için gereğini yapmak
istiyorum.
İsmail Bozkurt ve Harid Fedai dünya tatlısı kültür elçileri. Türk dünyasının aksakalları,
bilgeleri olan bu iki güzel hocayla saatlerce sohbet ediyor, yüreğimizi, sevdalarımıza karıyor,
ülkemizde ve Türk dünyasındaki beklentilerimizi paylaşıyoruz. Bir sonbahar akşamına
uzanan dakikaların aktinde insan beyninde oluşan ne varsa aralıklarla hepsini yaşıyor,
Kümbet Altında ve Turnalar dergileri dahil doyumsuz sohbet ediyoruz.
Cocukluğumuza dahi ulaşıyoruz. Koştuğumuz, düştüğümüz, yaralandğımız çocuksu
oyunların güzelliğinde ağladığımız ve kahkahalar attığımız anılarla düştüm, kalktım
ifadelerinde gülümsüyoruz. Çelik, çomak oynarken koşmanın, miçik oynarken kırdığımız
taşların günümüzde pirim yapmadığını biliyor, iki güzel insanın ortasında sadece dinliyor,
onaylıyor ve bilmediklerimi öğreniyorum.
Beynim doluyor ben rahatlıyorum. İnsan doldukca serinler mi, ısındıkca güzelleşir
mi ve dahi masamda oluşan onlarca soruya evet diyorum. O kadar sakin, sessiz, telaşsız,
sinirsiz ve normal tonla bir sohbet ki konuşulan her kelime ve bilge ifadeleri bütünleştiren
cümleler huzura ulaştırıyor. Kardeş devlet ve akraba topluluklarından programa katılanlarla
birlikte olmanın tanışmanın ve kaynaşmanın bilgi paylaşımının çok önemli olduğu üzerinde
duruyoruz. Vakit olgunlaşıyor, kelimelerin aldığı yolların dizelerle, dörtlüklerle süslendiği ve
dahi cümlelere teslim olduğu noktaya ulaşıyorum.
“Kıbatek, 30 ülkede örgütlenmiş bir kuruluştur. Her yıl iki veya üç sempozyum
yapmaktadır. Sempozyumlar bazen ülkemizin değişik şehirlerinde bazen başka ülkelerde
yapılmaktadır. Alanya’daki sempozyuma 14 ülkeden bilim insanları, şairler- yazarlar
katılmaktadır. Bunlar: Türkiye, KKTC, Güney Kore, Afganistan, Rusya (Başkırdistan Özerk
Cumhuriyeti), Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, İran Türkmenistan, Ukrayna
( Kırım Özerk Cumhuriyeti), Bulgaristan, Romanya, Moldova ( Gagavuz özerk bölgesi)”
Alanya’da yaşadıklarımı, gördüklerimi ve aldıklarımı yazmalıyım. Ev sahibi Aslan
Bayır sürekli hareket halinde koşturuyor ve programla ilgili bilgilendiriyor. 2013 yılı
Kasım’ın ilk günleri Edebiyatımızda Dağ konulu 25.Uluslararası KIBATEK Sempozyuma
iştirak etmek için geldiğim bu güzel şehirde sadece Dağ Köylüsü şiirmi okuyorum.
Güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin denmiştir. İçimde var olan, ılık bir
esinti, alev alev tüm hücrelerime ulaşıyor. Dahası kimseyle paylaşamayacağım kadar ilmek
ilmek ben oluyor.
Alanya koyunda Bakü sahillerini özlüyorum. Hazar dalga dalga yüreğime oturuyor.
Türk dünyasının derinliklerinde, edebiyatımızın Türkçe gülümseyişinde gönül dünyamın
serinliğiyle güneşe sefere çıkıyorum.
Uzaklarım, ufukların ötesinde gülümsüyor.