Son zamanlarda gerek sosyal medyada gerek sosyal hayatta ciddi derecede konuşulan bir konu var ki o da Cemaat ve Tarikat’ların kapatılması başlığı adı altında fütursuzca bir davranış içerisinde kasıtlı ve sistematik aynı zamanda cahillik ile tabir ettiğim bir şekilde söz ve söylemlerin dile getirilmesi. Konunun derinlerine inmeden önce ülkemizin içerisinde bulunmuş olduğu süreci biraz geçmişe giderek önümüze bir aydınlık feneri gibi tutmamız gerektiğine inanıyorum.
Çok uzun olmadı 1 sene önce ( 2016) aylardan Temmuz’un 15’ini gösterirken dini Cemaat kisvesi altında bu memlekette bulunan saf duygulu insanları devşirerek adeta bu millete ve ülkeye düşman yetiştirilmiş FETÖ ( Fetullahçı Terör Örgütü ) milisleri tarafından bir darbe girişimine kalkışıldı. Bu darbe girişiminden sonra ülkemiz içerisinde ve dışarısında bulunan dış mihraklar yanlı olarak ülkemize kast etmeye, milletimizi bölmeye, devletimizi parçalamaya çalıştılar lakin öncelikle Allah’ın da izni hidayeti ile sonrasında milletimizin ve devlet kademelerinde görev alan vatanını, milletini seven bu ülkenin evlatları tarafından bu alçakça darbe girişimi engellendi.
Bu süreçten sonra 1400 yıllık İslam’ın kaidelerini samimi bir şekilde üzerinde taşıyan ve bu toprakların her bir zerresinde İslam’dan bir iz taşıyan Tarikatlara ve Cemaat’lere bir savaş açıldı. Düşmanlar askeri bir darbe girişimine teşebbüs etti başarılı olamadılar. Ardından su uyur düşman uyumaz lafını söyleyen atalarımızın bizleri bir kez daha yanıltmadığını gördük. Onlar uyumayıp haince planlarını işleve geçirmek suretiyle devletimize akabinde dinimize saldırı yapmaya devam ettiler. Ve maalesef içeride ve dışarıda bulunan bu İslam düşmanları darbe girişimi ile beraber zarar veremedikleri devletimizi ve dinimizi çok daha alçakça bir yöntem ile öne sürmüş oldukları FETÖ ( Fetullahçı Terör Örgütü ) üzerinden ülkemizin mayasını yoğuran Ehli Sünnet vel Cemaat anlayışında bu dini yaşayan ve yaşatan Tarikatlarımıza ve dahi Cemaatlerimize saldırılar yapmaya başladı.
Bu saldırının amacı Tarikatlar ve Cemaatler kavramının içerisinin boşaltılması ardından kendi istekleri doğrultusunda halka vaaz eden ve milletimizin aklını karıştıran sonrasında hiçbir kurşun sıkmadan bizleri esaret ve delalet altında bir yaşama sürükleme girişimiydi. Ülkemizin gündemini çokça meşgul eden bu durum birilerinin ekmeğine yağ sürüyor ve dinimiz İslam’ın Hakk olan kavramlarının üzerinde kara bir leke olarak kalıyordu. Adeta bir elin parmakları gibi sistematik bir şekilde önce sosyal medyadan, ardından gazete ve dergilerden, daha sonra halkın içerisinde bulunan misyoner vari sözde din adamı özde ise din düşmanı olan bir takım Cemaat kisvesini üzerine almış grup ve gruplar tarafından idare edilmekte olduğunu gördük.
Biz Müslümanlar şuna inanırız, Tarikatlar veya Cemaatler kendilerine değil Allah’a, Peygambere, Kitaba çağırıyorlar ise Hakk’tır. Bu ilkeleri üzerinde taşımayan buna bağlı olarak insanları adeta birlik ve beraberlik kavramları üzerinde durarak sonsuz hayatta salih bireyler olarak var etme gayesi gütmesi gerekirken dini kavramlara uzak ciddi manada Kuranı Kerim ayetlerini eleştiri ve dahi Peygamber Efendimizin hadislerini inkar noktasına getirme hususunda gayret gösterdiklerini görüyoruz.
İslam dini 1400 yıllık geçmişinde bu tür sapkın fikirleri savunan birçok kişi ve gruplar gördü. Biiznillah bu fikirlere sahip olanlar Allah nezdinde Hakk din olan dinimiz İslam’a karşı kendi fikirleri ile çıkmış oldukları yolda kaybetmişler ve hakikatin ötesine gidememişlerdir. Lakin o dönemde bulunan sağlam eğitim aldıktan sonra İslam Alimi sıfatına kavuşan ve bu sayede doğrunun bir olduğunu dile getiren İslam alimleri ortak bir görüş ile bu sapkın fikirleri bertaraf etmiş iken günümüzde darbe sonrası yapılmak istenilen ve halihazırda yapılan İslamı ve İslami kavramları tahrif hareketleri belli oranda milletimizin aklında yer edinmiş olduğunu görüyoruz. Bunun somut bir örneğini verecek olursak milletimiz Tarikat ve Cemaat kavramlarına ciddi manada uzak durmakta ve alçakların yapmak istediği algıya hizmet aşamasında maalesef söylemek durumundayım alet olmuş durumdadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi bu kavramlar üzerinde kara bir leke bırakmak isteyenler maalesef birazda olsa hedeflerine ulaşmışlardır. Lakin her zaman olduğu gibi Tarikat ve Cemaat kavramlarını cidden Allah’ın rızası için savunan oluşumlara bir zarar veremeyecekler ve kendilerini bekleyen hazin sondanda kurtulamayacaklardır.
Şu düşünce içerisinde olan kişiler çok büyük bir yanlışın içerisinde olduklarını asla ama asla unutmamalıdır. – FETÖ ( Fetullahçı Terör Örgütü ) Fetullah Gülen Cemaati bu darbeyi gerçekleştirmeye kalkıştı bütün cemaatler de bu yönde bir tehdit aracıdır, bu cümlenin etkisi, biliyoruz ki her kesimden insanın içerisinde yer edinmiş ve Ehli Sünnet vel Cemaat yani Hakk yolunda ilerleyen Allah’ın rızasından başka gayesi olmayan diğer Cemaat ve Tarikatlara’da bakış açısının değişmiş olması bizler açısından büyük bir yanlışa mahal vermek ve İslam düşmanlarının ekmeğine yağ sürmek olduğunu unutmamamız gerekmektedir. İnsanlar tarikat ehli olmayabilirler bu kişisel tercihe bağlıdır. Lakin işin içerisinde samimi olan tarikatlara da laf söyleme yetkisini kendilerinde hissetmeleri bir takım olumsuz olayların yaşanmasını da beraberinde getirecektir. Tabii bu şu demek değildir, tarikatlar içerisinde kişisel olarak söylenen bazı uçuk kaçık söylemleri de eleştirmek veya düzeltmek yanlış bir tutum olarakta görülmemelidir. Hiç kimse hata yapmaz, hiç kimse hataya düşmez anlayışı Dinimize ters olan bir düşüncedir. Şunu da iyi bilmeliyiz ki yanlış bir iş yapanı, yanlış bir söz söyleyeni doğrultmak konu hakkında bilgisi olan ve bu yönde konuşmaya ehliyeti olan kişi veya kişilere, kaynak veya kaynaklara has bir durumdur.
Bu süreçte milletten beklentimiz samimi ve ilkesel olarak duygu ve düşüncelerini ortaya koyması ve bilgisi dahilinde akıl nimeti beraber doğruya doğru yanlışa ise yanlış demesini bilmesi gerektiğidir. Allah’a şükürler olsun ki ülkemiz, milletimiz, ve dinimiz üzerinde oynanmak istenen oyunun farkında olunması bizler açısında iyi bir durum olarak kayda geçmekte din ve devlet düşmanlarını ise kahretmektedir. Bizler bu topraklarda Müslüman olarak doğduk, yaşadık ve son nefesimizi vereceğiz. Son nefes verilirken Hakk’ın safında, doğrunun yanında olunması temennimizdir. Dinimizin ve dinimizin kavramlarının içerisini boşaltmak isteyenlere karşı vermiş olduğumuz mücadelede bu dinin yegane ve tek sahibi Allah’ımız bizlerin yardımcısıdır. Bu duygu ve düşünceler ile sözlerime son verirken sabırla yazımı okuduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum.
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü..