Madem öyle!
Yine bu Alman’dan yazacam:
“Taraf tutan insan ister istemez yalancı olur.”
Nietzsche
Almanlar dünya tarihini fikirleriyle alt üst eden bir millet. Birkaç kere dünya liderliğine oynadılar, kanlı bitti!
En büyük düşünürleri, bilim adamlarını çıkardılar. Çoğu Yahudi olan bilim adamları ve düşünürler sayesinde bugün kendi toplumlarına refah sunuyorlar.
Bilim adamları ikinci dünya savaşında kaçıp ülkemize sığındılar, bilgilerinden, tecrübelerinden yararlanamadık. Birinci dünya savaşını da bizimle denemişlerdi, kaybetmişlerdi.
Bizim onlarla tokalaşmamız Abdulhamit’le başlar. Hatta Birinci Cihan Harbi’nde yüksek rütbeli komutanlar Alman’dır.
Hemen aklından farklı şeyler geçirenler, med cezir olayı gibi bir gelip iki çekilenler olabilir. Aklınızı kalburdan, elekten, felekten geçirmedikçe, sarsıntı durmaz.
Deneyin derim.
Celallenmek önce, sonra yavaş yavaş kabullenmek, eninde sonunda reddettiğin noktaya gelmek yani iç güdülerinin sesine kulak vermek denir buna. İnsan çok gider gelir aynı yol üstünde. Azad edemez kendini. Denize düşer, yılana sarılır. Doğruyu, hakikati görür, gördüğü halde yalana sarılır.
Bugünkü dünya lideri devletin en büyük siyasetçi, düşünür ve bilim adamları Alman kökenlidir. Bugünkü başkanları bile üç göbek öncesinde Alman’dır. Kendisi de bunu ifşa etti bir mülakatında.
Neyse…
Bize ne bundan?
Elbette bize ne?
Almanlar üstüne güzelleme yapmak neyimize!
Mercedes biniyor zat-ı devletleri.
Rical-i devletin makam arabaları mercedes hepten.
Avrupa Birliği’nin lideri ve hatta sahibi Alman devleti.
İnadına bizi koymuyor içeri.
Sebep mi?
“Eski dost düşman olmaz” Atasözünün zıddına gidip Amerika’yı dost ve müttefik edindik.
Ben öyle düşünüyorum en azından.
Mark yerine Doları sevdik.
Dolar nerede şimdi?
Dolara yatırım yapanlar da milli konulara gelince her şeye kızıyor…
Hatta cebinden ilk tekfir edici sözler çıkarıyor.
Cebinde Dolarla gezip ötekine kızan adama yalancı denmez de ne denir?
Almanlar!
Yahu bu devlet beş milyon Türk vatandaşına ekmek veriyor, paranın arta kalanını da Türkiye’ye sevk ediyor ki bizim için bal kaymak!
Değil mi?
Neden suratınız bir alıp bin veriyor?
Hele ki Almanya’da yahut dışarıda evladı olup Mübarek Bayramları Antalya’da gavur parasıyla kutlayanlar niye kızıyor?
Gavur parasıyla hac edenler niçin somurtuyor?
Toplumların bazı öncelikleri, değerleri, kutsalları vardır.
Almanların da var.
Fakat Almanlar, ilmini kaybetse Türkiye’de aramaz.
Gerçeklere kızıp yorgan yakmak doğru teşhis değildir.
İcraat yaparken kendi aynasına bakmalı insan.
Ele verip talkını, kendi yer gavur parasıyla salkımı diye bir Atasözü var.
Hatta deveyi hamuduyla götürür diye de Atasözü var.
Hamut, hamut! Kamusa bakınca cevap veriyor.
Zamanında yap yap puştluğu, dizler tutmaz olunca kılmaya başla kuşluğu diye de bir Atasözü var.
O yüzden Ağır olmalı ki Derviş desinler.
Diğer yandan dünya gelip geçici!
Dinimiz açısından bakacak olursam oradan hiç çıkamam.
Din bize başkasının gözüne bakmamızı değil üretmemizi emrediyor.
Kan pağaç olmuş kalplerimiz tertemiz olmadıkça Almanların üstünlüğünü kabul etmekten başka çare yok.
Hangi zenginliği hangi yoldan elde ettiğini de bilir insan!
Günahın azabı, sevabın hesabı var…
Her devirde başka şekilde icraat gerekiyor.
Almanların iyiliğini unutmamak lazım…
Adı anılır alimler, bilim adamları ve mütefekkirler olmayaydı dünya bir adım ileri gidemezdi.
Nietzsche bir düşünür ve felsefeci.
Dine ne kadar inanıyor, bilmiyorum. Kaldı ki her halükarda benim dinimden değil.
Fakat toplumunu aydınlatmış. Almanlara faydalı olmuş.
Bizim toplumumuzun karanlıklarına mum olacak kaç adamı var?
Milletinin değerlerini bilen ve o değerler üstünden bilime hizmet eden kaç adam var?
Varsa kim ne kadar pay almış?
Velhasılı kelam, vesselam!
Enver Seyhan