Ana Sayfa Eğitim SÖZ OLA KESTİRE SAVAŞI!
Amasya İtimat

SÖZ OLA KESTİRE SAVAŞI!

0
863
Enver Seyhan
Evet!
O kadar ki ehemmiyet ittihaz eder söz! O kadar ki bazı kere kendine dahi naz eder söz!
Halk tabakaları oldum olası yani insanoğlunun yerleşik düzene geçmesinden bu yana gönül rahatlığıyla yaşamak istemiş yaşayamamış, arzusu gönlünde kalmış, dünyalık kazanmak istemiş kazanamamıştır. Şu üç günlük dünya zehir olmuştur. Sebepleri bellidir. Dünya hayatı çok çok önemlidir; madem ki canı vardır, gönül sahibidir, birinin diğerinden farkı nedir?
İnsanlık hayatın çilesini çekmiştir bu devirlere gelene, erişene kadar. Rahatından, sefasından taviz vermeyenler, hayat seyirlerini, ihtiyaçlarını halkın omzuna yükleyenler, hatta zor ve dar zamanlarda dahi keyfini bozmayanlar, bozmak istemeyenler her devirde zulmetmişlerdir halka; asla hakları olmadığı halde.
Yaşam hikayelerinin kısa öz ve okkalı kelimelerle ifade edilişine Atasözü diyorum ben; içimden böyle bir tarif geçiyor her halükarda. Hakiki olsun, mecazi olsun; Atasözü -atasözleri bir nedenden, bir sebepten dolayı ortaya çıkmıştır. Durup dururken kendiliğinden, laf olsun diye meydana gelmiş değildir. Sıradan, eften püften de değildir; manalıdır, anlamlıdır, şahsiyetlidir.
Halk tabakaları ezilmiştir nihayetinde öyle ya da böyle. Zulümle yoğrulmuştur ruhları, gönülleri ve bedenleri. Bundan mütevellit de Sözlü gelenek – kültür güncel hadiselerle kavrularak, kederle, gamla veya bazı bazı da sevinçle, mutlulukla yoğrularak geçmişten geleceğe doğru yol alıp yürümüştür, gelişme ve ilerleme göstermiştir. Sözlü edebiyat tezahür etmiştir ya bilerek ya da bilmeyerek; acı veya tatlı, hoş veya mayhoş!
İşte süregelen oluşum ve gelişim içinde olgunlaşan sözler Atasözü -atasözleri olarak dillerde, gönüllerde yer etmiştir. Bir sanatkarı dinlediğim sırada şöyle dediğini anımsıyorum:
“İnsanlar mutluluklarını ve sevinçlerini çabuk unuturlar, üzerinde fazla durmazlar, fakat acılarını, dertlerini, tasalarını asla unutmazlar, şiirlere, türkülere, yaşam biçimlerine konu ederler. Acılar ve sancılar gönüllerde birikir, adeta göl olur. Acılarla örülmüş bir hayat çıkar nihayet karşımıza: O türküdür, o haldir, o şiirdir, o sözdür, o halaydır!”
İşte Atasözü – Atasözleri nice nice seneler ötesinden gelerek, yaşamın içinden geçerek anonim hal almış ve halka mal olmuştur. Umumun ağız birliği ettiği önemli ve yaşayan bir gelenektir; canlıdır ve devamlıdır.
İnsan ömrü, her şeyi tecrübe etmeye yetmez, bu mümkün değildir. Bazı tecrübeler sözlere gelenek ve göreneklere, adetlere, yaşam biçimlerine, hayatın her yerine, her şeyine tesir eder. Hayat geçmişle beraber devam eder. O yüzden eskiler bir taraftan; “Eskisi olmayanın yenisi olmaz” demişler. Diğer yandan; “Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı” demişler. Öylesine sözler ki bazıları adaletin duvarına yapıştırılacak cinstendir: “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar” demişler…
Velhasıl-ı kelam:
Eski lisanda darb-ı mesel olarak da ifade edilen atasözleri, uzun tecrübelerden geçerek geçmişten günümüze gelmiş toplumun hafızasında yerleşmiş kabul görmüş hususi, kısa, özlü ve kalıplaşmış sözlerdir. Kimin ne zaman söylediği, nasıl olgunlaştığı, toplumun dilinde nasıl yer ettiği hem önemli değildir, hem de belli değildir; zaman harmanında saçıp savurmuş anonim hale getirmiştir.
Atasözleri her şeyden önce devamlılık arz eder.
Çünkü her daim hayatın içindedir. Halk temas ettiği eşyaya, zamana, yaşama sorumluluk yükler. Deyim yerindeyse yaşam tortularını “taşı gediğine koymak” için kullanılır. Atasözleri toplum nazarında değerlidir. Bu noktada birkaç örnekle sözü bağlayayım:
-Ölü değil ki ağlayasın deli değil ki bağlayasın.
-Her istediğini söyleyen istemediğini duyar.
-Dilin kemiği yok.
-Tarlayı taşlı yerden kızı gardaşlı yerden al.
-Tencere dibin kara seninki benden kara.
-Dünkü güneş bugünkü çamaşırı kurutmaz.
-Yörük atından çoban itinden belli olur.
-Terazisi var tahtı var, her şeyin bir vakti var.
-Kışın babanı yazın abanı unutma.
-Aç it fırın yıkar.
-Akıllı beni bulmaz, deli dibimden ayrılmaz.
-Analı oğlak yarda oynar, anasız oğlak yerde oynar.
17. 12. 2021
ES

 

Yorum Ekle