2021 Yılı Yunus Emre yılı idi. Ne dediğini bilmek, kötü sözden kaçınmak üzerine; ‘Kişi bile söz demini/Demeye sözün kemini/Bu cihan cehennemini/Sekiz uçmak ede bir söz ve ‘Söz ola kese savaşı/Söz ola kestire başı/Söz ola ağulu aşı/Yağ ile bal ede söz’ dizeleri ile; insanımız söyleyeceği sözün demini yani zaman ve yerini iyi ayarlamalı, hiç kimse hakkında kötü söz söylememeli zira bir tatlı söz bu dünya cehennemini cennete çevirir, yağ ile bal eder diyor gönüller sultanı Yunus Emre…
Bir de Osmanlı medeniyeti terbiyesinin temel kaidesi olan edep vardı. ‘Edep ya Hu’ toplumumuzun sosyal münasebetlerdeki incelik ve zarafete olan hasretini dile getiren bir sözdü. Edep; ‘Edep ya Hu’ ihtarına muhatap olmamaktı.
Ancak insan oğlunun zaman ve zeminini ayarlayamadığı sözün kemini sarf ettiği ‘Öfke gelir yüz sararır, öfke gider yüz kararır’ halleri yani sövgü, küfür gerçeği vardı.
Bir televizyon proğramında dinlemiştim. Küfür edebiyatının çok eskilere dayandığını anlatıyordu. 18 yy da Eyüp Sultan’da helvacı dükkanında küfür satılıyormuş. Birine küfür lazım olduğunda küfür satın alacak adam, küfür edeceği şahsın yaşına, mertebesine, şekil ve şemaline, tahsiline göre küfrün siparişini yapar , parasını ödeyerek küfrü satın alırmış.
İnsanlar öfkelenir ama tam adamına, tam ölçüsünde, tam zamanında, tam yerinde ve tam usulünde öfkelenmek yine de çelebi, güngörmüş insanlara has bir durum olsa gerek;
Gazeteci Mehmet Ali Birand ile Denktaş arasında uluslararası bir toplantıda şöyle bir diyalog geçer; M. Ali Birand- Efendim, bize Karen Fogg’un çocukları diyorsunuz, çok gücümüze gidiyor. Sanki O…. Çocukları diyorsunuz gibi geliyor.
Rauf Denktaş- İyi ya M. Ali bey, biz de zaten öyle diyemediğimiz için Karen Fogg’un çocukları diyoruz. Anladığın için tebrik ederim.
Şair Eşref, Neyzen Tevfik gibi şairlerin hicivlerinde yer alan sövüp saymadaki güçleri inkar edilemez. Onların hicivleri, sövgüleri şiirlerinin değerini düşürmemiş bilakis değerine engel değil, etken olmuştur.
Neyzen Tevfik, Eşek Gazetesi tarafından açılan sövmek konulu bir ankete verdiği cevapta; ‘Azizim, sövmek müsekkin-i asaptır (Sinirleri rahatlatır). Binaenaleyh herkes için meşru bir haktır. Sevme hürriyeti olduğu gibi, sövme eşitliği de olmalı. Herkes dilediğince sövebilmelidir.’ Der.
Neyzen Tevfik’in Binaenaleyh’i aklımıza ilçemizin bir köyünde yaşayan küfrü nokta yerine kullanan bir vatandaşımızın hikayesini hatırlattı;
Her konuştuğu cümlenin sonuna küfrü eklemeyi ihmal etmeyen birine ehl-i kamil bir zat bu tür konuşmanın yanlış ve yakışıksız olduğunu hatırlatınca; – Bey, kötü bir niyetimiz yok. Hani siz konuşurken mamafih, Binaenaleyh diyorsunuz ya bizim mamafih ve Binaenaleyhimiz de işte bu diyor.
Küfürden bahis açılır da Can Yücel unutulur mu?
Şair Can Yücel yıllar önce ODTÜ nin tıklım tıklım olan amfisinde bir konuşma yapar. Konuşmaya şöyle başlar. ‘Biz hiç bi bok olamadık’. Salonda derin bir sessizlik olur. Salona gelmeden önce kafası iyi olan Can Yücel bol küfürlü konuşmasını tamamladıktan sonra ön sıralarda oturan bir genç kız öğrenci parmak kaldırıp Can Yücel’e şöyle sorar:
-Can Bey, bizler şiirlerinizi beğeniyoruz, size saygı duyuyoruz ama konuşmalarınızda çok fazla küfre ve argoya yer veriyorsunuz, küfürlü konuşmasanız olmaz mı?
Can Yücel önce susar sonra yavaşça doğrulur kocaman ellerini kürsünün üzerine koyup: -‘Küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur. Küfür, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir!…’ Deyince salonda müthiş bir alkış yükselir.
Hele şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun satırları tüm sövme taraftarlarını ferahlatacak cinstendir. Şöyle diyor şair; ‘En azından üç dil bileceksin/En azından üç dilde/ana avrat dümdüz gideceksin…’
Medeni insana küfür yakışmıyor ama hak edenin üstünde de güzel duruyor. Birine küfür ettiği için hakim karşısına çıkarılan zanlının mahkemesi devam ederken içeriye dalan bir vatandaş hakim bey size bir soru sormak istiyorum;-karım öldü. Kaynanam bana düşer mi? Deyince hakim bu patavatsız vatandaşı azarlamaya hazırlanırken küfürden yargılanan zanlı hakime dönerek; – İşte hakim Bey benim sövdüklerim hep bu cinsten, ben bunun gibilere sövüyom der…
Yerinde, zamanında edilmiş küfür belagattır ya da şiir gibidir diyenlerin yanında küfrün ‘Müferrihül kulub’ yani kalbi ferahlattığını söyleyenler de olmuştur. Başka bir düşünce adamı Tabu kelimelerin evrensel olduğunu, sövmenin insan olarak herkesin sahip olduğu bir ihtiyacı karşıladığını söylemiştir.
Küfrü sevenler tepkilerinin kaba kaçtığının bilincindedirler ama Akif’i şahit göstererek ‘Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek’ mısraları ile teselli bulurlar. Onlar ‘Haklıya yenilmek yakışmaz’ iddiasında olanlardır. Elbette Lisan tabiatından çıkınca fesahati (düzgünlüğü) de kayboluyor.
Muradımız küfür güzellemesi yapmak değildir. Bir toplum gerçeğini sizlerle paylaşmak istedik. Kadim kültürümüz hiçbir kötü söz yoktur ki insanın mehabetini küçültmesin, hiçbir iyi söz yoktur ki insanı yüceltmesin diyor.
Binaenaleyh 2021 yılını uğurluyoruz. Yeni yıl tüm insanlık alemine, ülkemize sağlık huzur ve barış getirsin. Sıkıntılardan ırak bir yıl olsun…