Çok değerli pancar ekicisi çiftçilerimiz, Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifine ve Amasya Şekere gönül vermiş tüm paydaşlarımız, değerli basın mensupları.
Seçimlere çok az bir süre kalmışken sizlerle daha seviyeli bir konuşma yapmak sizler için daha neler neler yapacağımızı anlatmak isterdik ama maalesef kendi karanlık geçmişlerini temizleme telaşında olan malum şahsılar bu kalan sürede sizlerin aklını ve gönlünü bizlerden koparmak adına bitip, tükenmeyen yalanlarla kendilerini aklamaya kurumlarımızı karalamaya devem etmekteler.
“Kısasta sizler için hayat vardır” hükmü ve misli ile mukabele adet olduğu üzere bu şahısların yalanlarını sizlerin huzurunda kendilerine iade etmek bizlere farz oldu.
Öncelikle bu malum şahıs 2010 yılında kurumları ve kurum çalışanlarını korumak amacıyla kendi rızası ile görevden ayrıldığını belirtmiştir. Son günlerde her çamura batanın can simidi gibi sarıldığı, moda deyimle FETÖ mağduruyum edebiyatı yaparak bu yalan maskesi altında kendisini masum gösterme gayretine girmiştir. Ülkenin içerisinde bulunduğu o dönemde milletimizin nice saygın şahsiyetlerine olmadık işler yapan bu alçak zihniyet bir size mi güç yetiremedi. Bu malum şahıs 2010 yılında görevden ayrılırken Kamuoyuna; “Fabrikamızın sezonluk üretim kapasitesi normal koşullarda 100-120 bin ton iken bugün öngörülen
kota uygulamaları nedeniyle 50-60 bin ton seviyesine inmiştir. Bunun anlamı, ey pancar üreticisi sen artık pancar ekme, ey fabrika sen de artık götürebilirsen zararına çalışabilirsin haberin olsun mesajından başka bir anlam taşımamaktadır. Ben de bu çerçevede yönetimden ayrılarak fabrikamızın, köylümüzün önünü açmak istedim. Ben istifa edince fabrikanın üretim kapasitesi, kotası artacaksa fabrikamız, çalışanlarımız ve köylüm sıkıntıdan kurtulacaksa Mahmut Demir olarak kendimi bir defa değil, on defa feda etmeye hazırım.” Dediğini hatırlatmamız gerekir.
Değerli arkadaşlar Mahmut beyin bu ifadesinden anlaşılacağı üzere; bu malum şahıs görevi bırakma nedeni olarak Fabrikamızın Kotasının düşürüldüğünü belirtmiştir. fabrika kotasının 50/60 bin tonlara gerilediğini kabul etmekte, bunun suçunu ise kendinden başka herkese yüklemektedir. Ayrıca bu şahıs Fabrikanın kotasının artırılması için kendini 10’larca defa feda etmeye hazır olduğunu da konuşmasının sonuna eklemiştir. Şimdi buradan kendisine soruyorum, 2002 yılında başlayan kota uygulamasının bugün halen uygulanmaya devam ettiğini biliyor mu? Beceriksizlikleri nedeniyle 50 bin tonlara düşen Fabrikanın şeker kotası biz göreve geldiğimizden sonra yaptığımız çalışmalar nedeni ile 80 bin tonlara kadar çıkarttığımızdan haberi var mı? Dikkat buyurun biz göreve 2017 yılında geldik
kendisi 2010 yılında yaklaşan fırtınadan kendi nefsini kurtarmak için görevden ayrılmıştır.
Yani kendisinin ifade ettiği gibi görevden ayrıldıktan sonra Şirketin kotası artmamış, bizlerin yaptığı çalışmalar nedeni ile şirketin kotası yükselmiştir. Şunu da ifade etmeliyiz ki bu fabrika 2013 yılında icraen satışa konu edilmiştir. Sonuç olarak kota artmasının sebebikendi ayrılışı asla değildir. Şimdi bu arkadaş defalarca sorduğumuz ama cevap alamadığımız bir başka sorumuzda, Amasya Şeker Fabrikasına usulsüz pancar ticareti, usulsüz şeker üretimi ve usulsüz iş ve işlemlerden ötürü kesilen cezaların akıbeti ne olacağı sorusudur. Diyor ya bu kurumların delikli 25 kuruşu kendisine nasip olmamıştır diye. Kaybedilen, eski ifadesiyle onlarca trilyonlar ne olacak, kimler bu bedeli ödemiş veya ödeyecektir. Kendisinin bu konuda varsa bir cevabı, cevap vermeye davet ediyoruz. Ama biliyoruz ki verebileceği bir cevabı maalesef yoktur. Çünkü sukut ikrardır.
Yine bu şahıs kendi döneminde yapılan işlerden ötürü Ağır Ceza mahkemesinin devam ettiğini söylemektedir. Bu mahkeme kararını alanların ise görevden alındığını beyan etmektedir. Kendi deyimi ile fetö’cü savcı ve hâkimler görevden alındığına göre bu şahsın mahkemesi halen neden Ağır Cezada devam etmektedir.
Bir başka yalan, Özelleştirme dairesi tarafından Satışa çıkarılan, mülkiyeti Türk Şekere ait olan bazı gayrimenkullerin tarafımızdan satışa çıkartıldığı, bu satışın Kooperatif seçimleri nedeni ile yine tarafımızdan genel kurul sonrası bir tarihe ertelendiği yalanıdır. Ya bu arkadaş gerçekten hiçbir şeyden haberi yok ya Yönetimimize insafsızca çamur atmaktadır. Bu gayrimenkuller Şirketimize ait değil ki satışa çıkaralım. Çiftçilerimiz müsterih olsun ki, Mülkiyeti Şirketimize ait olmayan ve Özelleştirme dairesince satışa çıkarılan gayrimenkullerin Şirketimize kazandırılması için açılacak satış ihalesine Şirketimiz katılacak olup gerekli Yönetim Kurulu kararları çoktan alınmıştır. Bu gayrimenkullerin satın alınması için gereken her şey yapılacaktır. Bu konularda madem o kadar hassastınız da 1992 yılından 2017 yılına kadar neden çözmediniz.
Şimdi, bu malum şahıs bir başka yalanında, Şirketin Şekerinin satılamadığını, satılan şekerlerin iade edildiğini söylemektedir. El insaf diyoruz. Sözde bu kurumlara zarar vermekten imtina ettiğini beyan eden bu uslanmaz güruh, Şirketimize atılan bu yalan ile en büyük zararı yine şirketimize vermektedir. Şunu rahatlıkla ifade ediyoruz ki, Şirketimizin satılacak 1 kilo Şekeri bulunmayıp 30 Nisan 2021 tarihinden bu yıla devir kalan her bir gram şeker bedeli tahsil edilmek suretiyle satılmıştır. Şirketimizin
ürettiği şeker piyasa da en çok rağbet gören ısrarla talep edilen bir üründür. Tabi bu arkadaşlar
Şirketimizi getirdiğimiz Kalite Standardından habersiz olduklarından, kalite standartı gereği
bulundurmak zorunda olduğumuz iki tabelanın resmini habersiz çekmek suretiyle acizliklerini ortaya koymuşlardır. Yahu ey aklı evveller, o durumda bir şeker olsaydı o tabelalar ambarın dışında değil içinde olurdu. Gerçekten Bunu bile akıl etmekten yoksunlar. Ne diyelim Allah kendilerine akıl fikir ihsan eylesin.
Bu arkadaş bir başka söyleminde fabrika çalışanlarının kendi rızası dışında zorla seçim bölgelerimizde yapılan çalışmalarımıza götürüldüğünü, seçim alanlarında aziz çiftçilerimize para dağıtıldığını, söylemektedir. Bu iftiraları kendilerine iade ediyoruz. Kesinlikle doğru değildir. Kendilerini ispata davet ediyoruz. Biz çalışanlarımız ile her bir araya geldiğimizde kendilerinin iş, aş peşinde olmaları gerektiğini bu nedenle seçimle ilgili konulara karışmamalarını, bu durumun çalışanlarımızı ilgilendiren bir durum olmadığını sürekli tekrar etmekteyiz. İşte Fabrika orada, çalışanlarda orada. Hal böyle iken ne kolay yalan söyleyebiliyorlar. Tam aksine gördüğümüz kadarıyla kendileri tarafından çalışanlarımız
baskı altına alınmaya, işi ve aşıyla tehdit edilmeye devam ediyorlar. Bizim oy devşirme adına kolay kazanılmış bir paramız olmadığı gibi asla böyle de bir düşüncemiz de yoktur. Kendilerinin varsa oda kendi bilecekleri iştir. Bu millet sizin dağıtacağınız üç beş kuruşa oyunu satmaz. Bu böyle biline. Yine kendilerinin bir başka iftirası Şirketimizin vergi ve sigorta borcu olduğu hususudur. Göreve geldiğimiz ilk günden bugüne Şirketimizin devletimize her ne ad altında olursa olsun 1 kuruş vergi ve prim borcu bulunmamaktadır. Kendilerini bu konuda da ispata davet ediyor, eğer ulaşamıyorlarsa Şirketimizin vergi ve prim borcu olmadığına dair Vergi dairesinden alınacak vesikaları vermeye ve
hatta kamuoyu ile paylaşmaya hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. Kimse ucuz kahramanlığa
soyunmasın.
Gelelim Genel Yönetim masrafları adı altında attığı kuyruklu yalana, şimdi bu arkadaşlar ellerine hesap makinası almış bizim aldığımız maaşları hesaplamaya çalışıyorlar ama onu bile yapabilmekten acizler. Değerli dostlarımız biz huzur hakkı olarak ne dediysek aynen öyledir. Yıllık 615.231,31 TL’nin açılımı şöyledir. 451.282,30 TL gelir vergisi eklenmiş yani vergilendirilmiş BRÜT Yönetim Kuruluna sağlanan huzur hakkıdır. 163.949,01 TL kurumlarımızı temsil ve idare için yine vergilendirilmiş BRÜT yolluk gideridir. Bu iki kalemin toplamı 615.231,31 TL yapmaktadır. Hayırdır beyler bu yalan dolan ile nereye varmak istiyorsunuz.
Tabi bu ispat edilebilmekten uzak yalanların yaklaşan seçimler nedeniyle artarak devam edeceğini sizdeğerli çiftçilerimize hatırlatarak, bizlerce teyit edilmemiş hiçbir açıklamaya itibar edilmemesini önemle rica ediyoruz. Sine-i millette, milletin sillesi ile karşılaşacakların vay haline. Son sözü siz değerli Çiftçilerimiz verecektir. Hepinize saygı ve sevgiler diliyorum.