Gecenin zifiri karanlığında, dalgın dalgın yürüyordum
Yalan dünyanın haline, hem gülüp hem ağlıyordum
Çıkmaz bir sokak başında, üç beş çocuk yatıyordu
İçlerinden en küçüğü, için için ağlıyordu
O minicik elleri, o küçücük bedeni, tir, tir, titriyordu
Elleri kirli, yüzü paslı, badem gözleri yaşlıydı
Suskundu, ürkekti, tedirgin ve telaşlıydı
Yarını belli olmayan bir meçhule, yavaş yavaş gidiyordu
Birileri ise onlara, sokak çocukları diyordu
Soğuk esen rüzgâr, sokağın sessizliğini bozuyordu
Çocuk’ça bakan gözleri, ara ara donuyordu
Uzunca bir bakıverdi, gözlerimin içine
Çizgiler düşmüştü, o masumca yüzüne
Üstü var incecik, bedeni daha körpecik
Kaldırım taşlarını, döşek yapmış altına
Yıldızları yorgan yapmış üstüne
Koca şehir erken almış, onu kirli pençesine
Derdini anlatamaz, söyleyemez kimseye
Değinmek var iken, hayatın gerçeğine
Kimisi kurulmuştur, sarayına köşküne
Kimisi, çalar çırpar, haram yığar döşüne
Kimisi de hep bana der, yardım etmez düşküne
Kimisi zengindir, yer, içer kedersiz
Gününü gün eder, çevresinden habersiz
Kimisi mutsuzdur, çocuksuzluk hasretinden
Kimisi anlamaz ki, çocukların kalbinden
Kimisi fakirdir, ekmeğini on’a böler
Rızkı veren yaratana, el açıp şükreder
Kimisi de özlem duyar, tıpkı Sami Aslan gibi
Ah be dünya, koca dünya, yoksulluk olsun rüya
Ağlamasın çocuklar, olmasın sokak çocukları
Çocuklar değilmidir geleceğimiz, onların olsun bu dünya
22.08.2013 Sami ASLAN