SEÇİME GİDERKEN
Ömer CELEP
Her seçim öncesinde, seçime giren herkesten duyduğumuz klasik bir cümleyi hatırlatarak girmek istiyoruz konuya. “Bu seçim çok önemli…” Sanki önemsiz bir seçim varmış gibi…
Efendiler seçimin önemsizi olmaz. Verdiğimiz karardan dönmemiz için en az dört ya da beş yıl beklememiz gerekiyor. Verdiğimiz kararın bedelini dört ya da beş yıl ödeyeceğiz.
Fakat bu defaki seçimin çok önemli bir özelliği var. 12. Cumhurbaşkanımızı bizzat kendimiz seçeceğiz ve öncekiler gibi yedi yıl çöreklenmeyecek makama. Beş yıl sonra yeniden seçeceğiz. Önceki seçilen cumhurbaşkanlarından hemen hepsi şaibeli seçimlerden geçerek oturmuşlardır makama. Ya asker meclis binasında alçak uçuş yaparak seçtirmiştir ya da çeşitli loca ve karanlık odalarda ayarlanan adaylar meclise çeşitli şekillerde onaylatılarak seçtirilmişlerdir.
Bu defa öyle olmadı. Perde gerisinde oturan güç sahipleri, vasiler, mirasyediler, pazarlık erbabı cambazlar, miyancılar, sözde arabulucular seçmeyecek, seçtirmeyecek. Bizatihi millet seçecek ve yine millet indirecek.
Bir fark daha var. Seçilen cumhurbaşkanı gücünü direkt millet alması nedeniyle daha etkin, daha katılımcı ve hatta daha müdahaleci olacak. Hiç alışık olmadığımız biçimde gerekirse meydanlara inip mitingler yapacak, bakanlar kuruluna başkanlık edecek, proje üretecek ve gerekirse üretilen projelere müdahale edecek yön verecek.
Millet olarak, bu güne kadar görev yapan cumhurbaşkanlarının bu tür etkinliğine alışık olmadığımız için onların bu etkinliğini zamanla eleştirecek belki de değişik tepkiler göstereceğiz.
Ama olsun! Bize göre devletin hiçbir organı pasif olmamalı, gününü gün etme aymazlığı içine düşmemeli, sorun ertelememeli, sorun çıkarmamalı, sorun çözmeli, ülkenin her bölgesinde etkin olmalı, yine ülkenin her bölgesince kabul görmeli, ekibini iyi kurmalı onu iyi yönetmeli, az uyumalı, çok dinlemeli ama akılla yüreği birleştirerek karar vermeli.
Aklımıza şu soru gelebilir. “Bu kadar etkinliğe anayasamız müsait mi?” Anayasayı takıntı yapmaya gerek yok. Çünkü TBMM genel kurulunun yeter sayısıyla veya millet oyuyla kabul edilen her kural anayasa hükmüdür. Gerekirse milletten yetki alınır ve yeni kurallar konur. Bu nedenle anayasa çok önemli değil.
Yeter ki seçtiğimiz veya seçeceğimiz cumhurbaşkanı aktif olsun, tavır koysun, tavır alsın, risk alsın. Türkiye Cumhuriyeti gibi bir dünya devletinin cumhurbaşkanı olmak kolay değildir. Elbette zordur. Zoru başarandır kahraman… Küçük işlerle uğraşanlar, elinden büyük işler gelmeyenlerdir.
Yapamayan konuşur… Bu genel kuraldır. Cumhurun başı az konuşacak ama çok iş yapacak. Küçük işlerle uğraşmayacak, hayali olacak ama hayalperest olmayacak. Çünkü bu gün yararlandığımız her şey, bir zamanlar kurulan hayallerin ürünleridir.
Cumhurun başı, çözümünü göstermediği hiçbir şeyi eleştirmeyecek, başka bir ifadeyle; eleştirdiği şeyin çözümünü gösterecek. Kapris yapmayacak, eleştiriye açık olacak ama hakarete izin vermeyecek. Onurlu olacak ama kibirli olmayacak. Kin gütmeyecek, affedecek ama unutmayacak. Çünkü, affetmek büyüklük, unutmak aptallıktır. Aykırı fikirlerle bile küs olmayacak, dinleyecek ama istişareyle doğru bildiğini yapacak. Duygulanacak ama duygularıyla karar vermeyecek. Duygularının esiri değil, hakimi olacak. Değişim yapmak istiyorsa önce kendinden başlayacak. Yeniye ve yenliğe açık olacak ama eskiyi layık olduğu yerde koruyacak. Atılmaması gereken eskiyi atıp da sonra çöplükte arama ahmaklığına düşmeyecek. Her eskiye “kötü” her yeniye “iyi” demeyecek. Attığı eskinin de peşine düşmeyecek. Ağlayacak ama ağlatmayacak, ağlamak anlamaktır, anlamayan ağlayamaz.
Cumhurun başı; coğrafyasında esen yeli, yağan yağmuru, karı, doluyu, fırtınayı, bor’u, tayfunu kabanıyla kürküyle karşılayacak, yazlık terliğinde serinleyecek ve onun “can” nefesinde dirilecek.
Cumhurun başı, Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Adana’ya ulaşan bir bedene sahip olacak. Ayağı Van’da, yüreği Ankara’da, beyni İstanbul’da, eli Edirne’de, gözü Osmanlı coğrafyasında, yolu; gözünde olacak.
Ülke sorunlarına yabancı ve ülkenin bir bölümünün adayı olan bir cumhurbaşkanından Allah korusun!
Rabb’imizden, devletimizin adaletine ve milletimizin kalkınmasına vesile olacak bir cumhurbaşkanı dualıyoruz. Duası kabul olanlar yüzü suyu hürmetine nasip eyle ya Rabb!…
Biz böyle bir cumhurbaşkanına önce karşı çıksak da sonradan alışırız!