SEÇİMİN SONUÇLARI
12 Haziran 2011 seçimlerini geride bıraktık. Seçimin galibini ilan etmeye sanırız gerek yok. Çünkü malumu ilan hüner değildir. Seçim öncesi yazdığımız bir yazıdan dolayı bizi eleştiren hatta eleştiri sınırlarını bile aşarak, bizim eleştirimizi fırsat bilip hakaret edenleri bile duyduk dinledik. Yazımızın özü; “CHP tarihinde ilk defa Kılıçdaroğlu gibi birikimsiz bilgisiz… birisi ile seçime giriyor.” Ana fikri idi.
Bu günkü seçimlerin sonuçları, bizi doğrular niteliktedir. İnsanlar önceden söylediklerinin gerçekleşmiş olmasını görmekten elbette mutlu olurlar. Burada fazla durmak istemiyorum. Bize hakareti kendisinin hüneri sayanlara söylenecek ciltler dolusu sözümüz vardır ama hiç birini burada yazmıyoruz.
Önemli olan şu; bu seçim sonuçlarını siyasi partilerimizin nasıl okuduklarıdır. Eğer herkes “ben oyumu üç puan, beş puan artırdım” diyerek kendisini başarılı görürse bu yaklaşım milletimiz için çok acı bir kayıptır. Bunun daha da acılı olanı ise iktidar olamayışın sebeplerini kendilerinin “nerede hata yaptık” noktasında değil de kendi dışındakilerin, siyasi faaliyetlerinde kullandığı politik faaliyetlerin eleştirilmesinde aramaları çılgınlığıdır. Başbakanın girdiği bütün seçimlerde başarılı olmasının temelinde bizce, milleti iyi okuması, milletin istek ve ihtiyaçlarını iyi tespit etmesi ve danışmanlarını ve ekibini çok iyi seçmesidir.
Yaklaşık bir yıl önce geçirdiğimiz referandum sonuçlarında özellikle sahil illerde başarısız oluşlarının sebeplerini başbakan kendi içinde aradı ve o illerde başarılı olabilmek için çalışma başlatılmasını istedi. Ekibi bu çalışmayı yaptı ve sonucunu aldı. Sahil illerin de CHP nin elinden gittiğini görüyoruz.
Buradan şu sonucu çıkarıyoruz. Başarısızlığı kendi içinde arayanlar kazanıyor, başarısızlığı kendisi dışındakilere fatura edenler ise kaybetmekteler.
Bu seçim sonuçlarına göre durum şunu gösteriyor; CHP nin genel başkan değiştirmesinin çok fazla önemi yok. Önemli olan “MİLLETİ ANLAMA” işidir. Her şey söylesek, olabilecek bütün vaatleri yapsak hatta “UÇUK” vaatlerde bulunsak dahi millet oyunu vaat yapana değil güvendiğine ve inandığına veriyor.
Öyleyse yapılması gereken şudur. “MİLLETİN GENELİNİN GÜVENİNİ KAZANMAK.”
Seçim sürecini dikkatli izleyenler hatırlar. Bu seçimde Süleyman Demirel gibi Hüsamettin Cindoruk eski siyasetçilerin desteği bile, CHP yi iktidara, hatta beklediği oy oranına bile taşımaya yetmedi. Hatta, İngiliz “Ekonomist” dergisinin ve Amerika’nın bile CHP ye verdiği açık desteğe rağmen millet, hükümete olan güvenini çok net ve tartışmaya açık olmayacak bir çoğunlukla göstermiştir. 2011 Seçim sonuçlarından çıkarılacak kalıcı dersler olduğunu görmemek en sade ifadeyle “safdillik” olur.
Bu sonucu şöyle ya da böyle yorumlamanın hiçbir geçerliliği yoktur. Dikkat edersek, muhalefette kalanların hepsinin toplamından fazla destek bulduğu meydandadır. Bu sonuca demokrasiye inanan herkes hem şapka çıkarmalı ve hem de bundan ders çıkarmalıdır.
Bu seçimde şunu herkes çok açık bir şekilde fark etti ve gördü. CHP, tarihinde hiçbir seçime bu seçimdeki kadar içten ve meccani çalışmadı. Sonuç meydanda. Bunun anlamı şudur; bir partinin iktidar olabilmesi için genel başkanın değişmesi yetmiyor, genel başkanla birlikte söylemlerin ve milletin istek ve ihtiyaçlarının neler olduğunu da anlamak, bilmek ve görmek gerekiyor.
Kimi CHP li dostlarımız kızsa da kırılsa da, realite bu.
Bükülemeyen bileği öpmek ne kadar mertlikse, onu öpen dudak da o kadar erdemlidir.
Seçim sonuçları ülkemize, milletimize ve bütün dünyaya hayır getirir inşallah.