Ramazan ayı geldiğinde aklıma hep çocukluğumun ramazanları, Herizdağı (Güvendik) camii avlusunda iftariye çıkınlarımızı açarak, mahalle arkadaşlarımızla, birlikte iftar açmamız gelir. En çok ta, Yeşilırmak mahallesindeki arkadaşlarımla birlikte (Hidayet, Rahmi, Fahrettin, Şuayip, Necati ve kardeşim Özgür) koşa koşa teravih namazlarına gidişimiz ve Mehmet Ali Hafızın (GÜLTEKİN) arkasında saf tutmamız gelir. 20 rekat çabuk bitsin diye hızlı sayardık. Bayram namazlarında da onun vaizlerini dinler ve onunla birlikte tekbir getirirdik. Eve döndüğümüzde önce anne ve babamızın ellerini öper, sonra da ablamla ve evimizdeki misafirlerle bayramlaşırdık. Bayram sofrasında Mehmet Ali Hafızın vaazından aklımızda kalanlarını, sünni annem dikkatle dinler, dini bütün evlatlar yetiştirdiği için gurur duyar ve bayram harçlığını bol verirdi.
Alevi babam da, ramazanda rahat sigara içemediği için bayramın gelişine sevinirdi. Bizim namazımıza niyazımıza hiç karışmazdı. Ağzıyla söylemese bile gözleriyle, ‘‘ iyi yapıyorsunuz ’’ der gibiydi. Ben hayatım boyunca, inançta, böyle demokratik yapıda bir aileden gelmenin rahatlığını ve gururunu yaşamışımdır. Kalben inanmak ve aklımla Allah’ın büyüklüğünü algılamak.Hocamız Mehmet Ali Hafız Taşova’ da sadece Hoca değil, sanki tüm toplumun ( cemaatin) Diyanet İşleri Bölge Müdürü gibi algılanırdı. Vaazlarıyla, Hitabetiyle ve Arapça’ya Vukufu ile Cemaat üzerinden çok büyük bir güven ve saygı telkin etmekteydi.
O yıllarda (1944-1960) Atatürk Devrimlerinin ve Cumhuriyetin yarattığı heyecan bütün Türkiye’de buram buram tütüyordu. Hatta, 16 Haziran 1950 tarihine kadar, yaklaşık 18 yıl ezan, Türkçe okunmuştu. Mehmet Ali Hafız’ın en sevdiğim ve en çok takdir ettiğim tarafı, bu milliyetçi heyecan fırtınası ortamında, farklı inanç ve heyecan çizgilerinde olan insanları, dirayeti ile,belagatı ile ve örnek alınacak ahlakı ile idare edilebilmesiydi. Hem kanun ve kararnamelere uyuyor hem de cemaatin iman ve inancını idare ediyordu.
Mehmet Ali Hafız, bu kültür ve yeteneği nasıl kazanmıştı?
Mehmet Ali GÜLTEKİN 1887 yılında, Sepetli köyünde dünyaya geldi. Babası İsmail Hafız, Artvin/ Şavşat’ın Erikli köyünden olup, Molla olarak Sepetli Oba köyünde görev yaparken, Sepetli köyünden Ayşe Hanım’la evlenmiştir. (Mehmet Ali GÜLTEKİN’in annesi). İlk derslerini 7 yaşına kadar babasından, sonra da Hemşin’li Abdurrahman Hafız’dan almıştır.
Hocasının yönlendirmesi ile 8 yıl, Amasya Beyazıt Medresesinde okudu. Daha sonra 10 yıl İstanbul Fatih Medresesinde öğrenim gördü. İstanbul’da ilk 5 yılında, Kur’an- ı Kerim tilaveti, asare, vucuh gibi talim terbiye dersleri okudu. İkinci 5 yılında ise, tasavvufi yetişmesinde, İstanbul’daki büyük alimlerden, hocalardan feyz aldı. Darülfünun (ilahiyet) tahsilindeyken (1914) askere alındı. 1915’te asteğmen, 1916’da ise teğmen oldu. Harp madalyası ile taltif olundu.
Filistin cephesinde savaşırken 1918 yılında esir düştü. Mısır’da İskenderiye’ye gönderildi. 2 sene esir kaldı. İngiltere ile Osmanlı Devleti arasındaki ‘‘Harp Esirleri Mübadelesinde ’’ esaretten kurtuldu. Esarette iken Fransızca öğrendi.
Askerlik dönüşü 1920’de, İzmir Menemen’de , Ümmühan Hanım’la evlendi. Büyük oğlu İsmail Kemal İzmir’de doğdu. 1921’de İzmir tramvayında Fransızca tercümanlığı yaptı. Sonra, annesinin yanına Sepetli Köyüne döndü. Diğer 3 oğlu (Mehmet Cihat, Yusuf Bahri, Eyüp Sabri) ve kızı Ayşe Sepetli’de doğdu. Köyde çiftçilikle uğraştı. Fahri imamlık yaptı.
1937-1938 yıllarında Dersim isyanını bastırmak üzere, Taşova, Erbaa, Niksar yöresinde toplanan bir grup askerin Dersim’e intikalini yaptı.
4 Ağustos 1944’te Taşova resmen ilçe olunca, Taşova Merkez Camii’ne imam oldu. 1947-52 yıllarında vaizlik ve 1952-1971 yıllarında da müftülük yaptı. Emekli olup Amasya’ya yerleşti. 19 Mayıs 1980 yılında vefat etti. Kabri Amasya Tekirdede aile mezarlığındadır.
Böylece bütün ömrünü milletine, köyüne, müminlerine adamış Mehmet Ali GÜLTEKİN, tarihten bir yaprak gibi, Taşova tarihinde yerini alıyordu. Tarihin bu kıymetli yaprağını, arşivimizin derinlerine göndermeden önce, yaptığı hizmeti özetlemek, boynumuzun borcu haline gelmişti:
- İmamlık ve Müftülük yaparken, sayıları 150’nin üzerinde diplomalı hafız yetiştirmiştir.
- Kendi el yazısıyla Osmanlıca yazılmış ‘‘ Cuma Hutbeleri ve yüzlerce Risaleleri ’’ mevcuttur.
- 2013 yılında tarihçi yazar Hüseyin MENÇ tarafından, esirken yazdığı mektup ve resimler Taşova’da sergilenmiştir.
Ne güzel bir tesadüftür ki, Mehmet Ali Hafız’ın torunu Salih Zeki GÜLTEKİN, benim Milli Eğitime başladığım İlkokula müdür olmuştur ve başarı ile yürütmektedir.
Salih Zeki GÜLTEKİN, fakir üniversite öğrencilerine eğitim desteği sağlamak amacıyla kurduğum Taşova Eğitim ve Sosyal Kalkındırma (TEKVA) Vakfında da, Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.
O’nun torunlarından birisi de , Türkiye’nin en büyük Enerji Şirketlerinden biri olan ENERJİ-SA’nın Ankara Elektrik Dağıtım Şirketi’nin müdürüdür.
Ardından bu kadar büyük bir eğitim ordusu bırakan yani ülkemizin geleceğine ışık tutan, Taşova tarihine damgasını vuran bu büyük alimi, merhum Mehmet Ali GÜLTEKİN’i rahmet ve minnetle anıyoruz.
Mekanı cennet olsun.
Özkan AĞIŞ