PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!)

Bu dünyada neler oluyor? Kim ne zaman ne ara planlıyor? Gerçekten insanın biyolojisi kimyası hatta fiziği bozuluyor. Yamuluyor insan…

Ruh diye mücerret bir şey fıtratta yüklenmiş insan vücuduna. Kimse görmüyor bilmiyor ancak fikir yürütüyor. Ruhun varlığı biliniyor. Yüce Allah da buyuruyor ki: “İnsana ruhtan bilgi verilmedi.” Benim hafızamda ayetin meali bu anlamda kaldı.

Bu kadar sözcüğü bir araya niçin getirdim?

Sayfamda insan ruhunu yaralayan paralayan hareleyen bir paylaşım olmasın istiyordum. Sırf bu nedenle makale deneme ve şiir kabilinden her neyim varsa siliyorum ancak birkaç tanesini buraya alıyorum. Dergide gazetede şurada burada yayımlananlar hariç. Onlar da yayımlandıysa eğer genelde müstear isimledir. Sayfada başka yazarlara ait makale yazı fıkra deneme anı şiir gibi edebi türlerden beğendiklerimden de örneklere yer veriyorum arada bir. Fotoğraf ve resim sanatın sıradışı ve itiraz eden tarafını anlamlandırırlar. Onları da seviyorum…

Bahusus bazı yazılar, tarihi gerçekler, yaşamsal hikayeler veya yalanlar yanlışlar var ki gel de sayfaya alma! Hani gazeteler yazar ya:

“Falanca müslüman oldu. Bizden de iyi yaşıyor. Şahıs bizi görüyor. Müslüman böyle olmaz diyor. Falan filan…”

Fikrim odur ki bunlar hep yalan! Ne bir gavur ne bir hristiyan ne bir yahudi müslüman olmaz! Mutlaka altında yanında kenarında bir neden bulunur. Fakat bir müslüman döneklik yapabilir hatta dinini değiştirebilir. Bunu hayatımda müşahede ettim. Tabii de karşıladım. Zorla şiddetle hiddetle olmaz! Ruh “tamam” demedikçe “gönül” razı olmaz!

Allah’ın bildiği işlere karışmak kula yani Rabbi’l âleminin “yeryüzünün en hususi mahluku” dediği insana, yersiz olacak ama eğer tabir caizse “her şeye maydonoz olmak” yakışmaz. Elbette her millet için her devlet için her fert için “değerler” önemlidir ve kıymetlidir.

“Taş yerinde ağırdır.”

“Ağır ol derviş desinler.”

Bu ikinci atasözünü Everekli bir hocam vardı, derslerde yeri geldikçe çokça tekrar ederdi; onu anmak hatırlamak babında buraya yazdım.

Ne demekse ayrıca; “Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” sözünü severdi.

Bu kadar girizgâh yeter! Gelelim sadede.

Bir “Soner Yalçın” yazısı ama altında “yargıya konu oldu ve böyle olmadığı ispat edildi” gibi bir not yok. Yahut “yalanlandı” veya “yazar yalan yazdığı için palanlandı, gırana oduna götürüldü” cinsinden bir cümleye de rastlamadım. İspata şahide lüzum yok ancak gene de ispatlama hükmü adı geçenlere düşüyor.