HASAN APAYDIN İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI
Seyahatimizin üçüncü gününde yine Taşkent ve çevresini gezmeye devam ediyoruz. Sabah erkenden evden çıktığımızda yolda bir kalabalık görüyoruz. Arkadaşım Aydın’a durumu sorduğumda bir düğün yemeği olduğunu söylüyor. Özbekler düğün yemeklerini sabah namazından sonra veriyorlarmış. Sebebi ise günlük mesai başlamadan yemeği verip herkesin katılması ve işine gitmesi imiş. Selam verip bizde yemeğe katılıyoruz. Amacımız Özbek geleneklerini yakından görmek. İçine girdiğimiz salon büyük ve çok güzel bir şekilde dizayn edilmiş. Salon iki bölüme ayrılmış durumda. Bir tarafa kız tarafının adamları, diğer tarafa ise erkek tarafının adamları oturmuş durumda. Bizi de uygun bir masaya oturtuyorlar. Masa ön atıştırmalıklar ile adeta doldurulmuş ve çiçeklerle süslenmiş durumda. Salonun girişinde saz heyeti yerlerini almış ve Özbek müziğinin klasik eserlerini çalarken davetliler hem sohbet ediyor hem de masadan bir şeyler yiyorlar. Daha sonra ana yemek olan meşhur Özbek pilavı servis edilmeye başlıyor. Özbek pilavı etli ve sebzeli olarak pişirilmiş durumda. Bol kepçe servis edilen tabakların kenarlarında haşlanmış bıldırcın yumurtaları ve bir parçada at eti bulunuyor. Yemek sonunda kürsüde yerlerini almış olan iki hocanın birisi vaaz ediyor diğeri ise Kur’an okuyor. Sonunda dua edilerek yemek son bulurken eğlence kısmının akşam devam edeceğini söylüyorlar. Bizde teşekkür ederek oradan ayrılıp şehre doğru ilerliyoruz. Arkadaşım Aydın arabaya gaz almamız gerektiğini söyleyince bir istasyona yöneliyoruz. İstasyon girişinde nöbetçi var ve emniyet tedbirleri çerçevesince şoförden başkasını içeri almıyorlar. Benzin, mazot ve gaz fiyatlarına bakıyorum ve bizim yarı fiyatımızdan ucuz olduğunu görüyorum. Plastik fabrikasında ustabaşı olan arkadaşım Aydın’a asgari ücreti sorduğumda 300 dolar civarında olduğunu söylüyor. Daha sonra fiyatları ve ürünleri kontrol etmek için bir markete giriyoruz. Fiyatlar bize göre ucuz durumda. Raflarda Türk malları yok denecek kadar az var. Bizdeki malum üç harfli marketlerden birisi Taşkent’in her yerine ‘Havas’ adı altında marketler açmışlar. Marketlerde her şeyi bulmak mümkün. Özbeklerin para birimleri ‘som’ adını taşıyor. Bizim paramızdan değersiz ama bizim paramız geçmiyor. Kendi paralarının yanı sıra bizim gibi doları da kullanıyorlar. Daha sonra Taşkent’in en büyük park ve meydanlarına gidiyoruz. Parklar çok temiz ve bakımlı. Türkçeyi yüksek bir sanat dili halinde eserlerinde işleyen, Çağatay edebiyatının oluşmasında büyük katkıları olan Ali Şir Nevai’nin heykelinin yanında resim çekiniyoruz. Daha sonra öğle namazını kılmak için Şeyh Muhammed Sadık camiiine doğru ilerliyoruz. Öncede belirttiğim gibi camiler çok geniş alanlara kurulu ve otoparkları var. Camilerin abdesthaneleri ve içleri bizdekilerden çok daha bakımlı ve temiz. Camilerin özel temizlikçileri var. Gönül rahatlığı ile namazımızı kıldıktan sonra bir şeyler yemek üzere bir restorana gidiyoruz. Restoranların girişlerinde bizden farklı olarak el yıkamak için çeşmeler konulmuş. Bir masaya oturuyoruz ve yemeklerimizi ısmarlıyoruz. Gelen yemekler sanki iki kişilik gibi bol kepçe doldurulmuş. Ekmekler ise çeşit çeşit sanat eseri gibi özenilerek yapılmış. Yemek kültürleri bize çok uzak değil. Restoranlar temiz ve bakımlı. Garson çocuklar kibar ve özenli. Gönül rahatlığı içinde yemek yiyebiliyorsunuz. Yemek fiyatları bol olmasına rağmen bizden epeyce ucuz durumda. Yemeğimizi yedikten sonra tekrar dışarı çıkıyoruz. Geniş caddelerde trafik sıkışmadan akıyor. Sarı taksiler görünmüyor. Herkes taksici olmuş durumda. Yolda elinizi kaldırınca mutlaka birisi duruyor anlaşırsanız sizi alıp istediğiniz yere ücretiyle götürüyor. Şehirde emniyet hakim durumda. Kadınlar bile hiç tanımadıkları bir adamın taksisine binebiliyorlar. Bir hafta boyunca hiçbir kavga ve tartışmaya şahit olmadık. Daha sonra ev pazarına gidiyoruz. Bizdeki gibi emlakçı esnafı yaygınlaşmadığı için eskiden beri ev kiralayacak veya kiraya verecek olanlar ev pazarı denilen yerde buluşup aracı olmadan ev kiralıyorlarmış. Ev kiraya verecek olanların ön ve arkalarına iliştirilmiş yazılar mevcut. Ev alım satımları da böyle yapılabiliyormuş. Daha sonra beyaz camide ikindi namazını kıldık ve yorgun bir şekilde evin yolunu tuttuk.
(DEVAM EDECEK)