Amasya İtimat

”OTURDUK!” TAŞOVA’DA ESKİ DÜĞÜNLER

0
981
Enver Seyhan
Hatıra olsun dedi.
Oradan buradan lafa girdi. Konuşurken, gençliğine gitti ve köy düğünlerini anlatmaya başladı.
Yiğitbaşı olurdum dedi.
Sonra eski düğünler hakkında birkaç kelam etti.
Ve dedi ki:
Köylerde, düğünlerde nöbet vururlardı. Mehter eşliğinde her hanenin kapısına varılırdı. Hane sahibi bir şey vermek zorunda değildi. Hali vakti yerinde olan para verirdi, dene verirdi. Bu düğün sahibine yardım olurdu.
Hanelerden odun toplanırdı. Ateş yakmak için ocaklar kazılırdı. Kazanlar ateşe konurdu. Köy içinde çeşme varsa çeşmeden yoksa harktan su alınıp gelinirdi. Köyde herkes düğünün bir yanından tutardı.
Çok daha önceleri “gıraňa” oduna gidilirdi. Oduna gidenler köy girişinde davul – zurna ile karşılanırdı. Ortalık ateşi yakılırdı.
“Okuntu” verilirdi. Bugünkü davetiye gibi.
Komşu köylerden, uzaktan, yakından düğüne iştirak edenler, köy girişinde davul – zurna ekibiyle karşılanırdı.
Zaten buna da “karşılama / karşılanma” derlerdi.
Karşılama tepsisi vardı.
Bilenler bilir dedi.
Köy halkından karşılanacak olanlar, evinden mehter eşliğinde alınırdı.
Düğünde kabahat işleyenler “ıslatılırdı.”
“Islatma” düğüne şenlik katmak içindi, eğlence ve şamata içindi.
Dedim ki:
“Anladığım kadarıyla zurnacı ve davulcu çok yoruluyordu.”
Dedi ki:
O yüzden mehter bulmak zordu.
Süleyman usta, asker arkadaşımdı. Bizim köyde çok düğün çaldı. Tok Kaya ve Şükrü usta da var.
“Süleyman ustayı ve Tok Kaya’yı ben de tanıdım.”
Helbette başka da vardır. Aklıma başka gelmedi. Gelince söylerim. Elli sene olmuş ben köyden ayrılalı.
“Tok Kaya’nın bir hikayesi var” dedim.
Çocukken köylerinden bir adamla dedemgile geliyorlar. Yemek yiyorlar fakat Tok Kaya sofraya oturmuyor. Birkaç kere ısrar ediyorlar, direniyor. Çocuk işte. Yemek faslı bitince ağlamaya başlıyor.
Soruyorlar:
Ne oldu? Neden ağlıyorsun?
Bir kere daha çağırmadınız. Çağırsaydınız oturacaktım diyor.
ES
2024

Yorum Ekle