HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI
Hemen cevap verelim Kur’an-ı Kerime göre oruç tutmak sadece aç ve susuz kalmak demek değildir. Bedeni küçültürken ruhu büyütmek demektir. Yıllardır bizlere sabahtan akşama kadar aç ve susuz kaldığımız zaman oruç tuttuğumuz öğretildi. Millet olarak bunu yaptık ama bunun hayrını çok da gördüğümüz söylenemez. Ramazanı başıyla sonu arasında toplum olarak kayda değer bir olumlu anlamda değişim göremedik. Ramazan ayında yaptıklarımızı bir ibadetten ziyade bir adet bir gelenek mantığı içerisinde düşündük ve ona göre hareket ettik. Manevi anlamda buda bizi değiştirmedi ve daha kaliteli bir insan yapmadı. Sadece oruçta değil namaz ve hac ibadetleri de bizi adam gibi adam etmedi. İbadetlerin bir kusuru olmayacağına göre bizde kusur var demektir. Yaptığımız ibadetlerin bir türlü ruhuna nüfuz edemiyoruz. İbadetlerin dışında yani şeklinde takılıp kalıyoruz. Bu da bizde gereken iyileştirmeyi yapmıyor ve toplum olarak daha kaliteli ve güvenilir olamıyoruz.
Yapılan araştırmalara göre insanımızın %72 si oruç tuttuğunu beyan ediyor. Namaz kılan ve zekat verenlerin oranı daha az durumda. Yine de bu insanlar ahlak olarak, yaşantı olarak diğer insanlara iyi örnek olabilseler toplumsal yaşam kalitesinin daha iyi seviyelere her gün çıkması lazım ama maalesef ters yönde olumsuz olarak gelişmeler oluyor. Oruç tutan ,namaz kılan insandan zarar gelmez ,onlar güvenilir, sözlerini tutar ,erdemli ve örnek insanlardır kanaatini oluşturamadık. İstisnalar hariç hepimiz sorumluyuz. Oruç ve namaz kelimeleri Türkçe değil Farsça kelimelerdir. Oruç kelimesinin anlamı sakınmak, uzak durmak demektir. Genellikle bizler yemekten ve içmekten uzak durduk ama kötülüklerden uzak duramadık. Kur’an-ı Kerimde Bakara suresi 183. Ayetle oruç emredilmiştir. Gerekçe olarak kötülüklerden sakınmamız ve korunarak takvaya erişmemiz gösterilmiştir. Toplum olarak çok sayıda ramazan geçirdik ama pekte iyi yönde değiştiğimiz ve geliştiğimiz söylenemez. Tam tersine her yıl toplumsal güven açısından daha kötüye doğru gidiyoruz. Herkes bunun farkında ve herkes şikâyetçi durumda ama hiç kimsede kendini değiştirmeye yaklaşmıyor ve başkalarının iyi olmasını bekliyor. Mesela kendisi komşuya hiç yaklaşmıyor ama onu yaklaşmıyor diye şikâyet ediyor. Kendisi trafik kurallarına uymuyor ama herkesin kurallara uymasını bekliyor. Bu durum sürdürülebilir değildir. Hepimiz üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Gerçek oruç bizim elimizi tutmalı ki harama el uzatamayalım. Bizim ayağımızı tutmalı ki yanlış yola gidemeyelim. Gözümüzü tutmalı ki harama bakamayalım. Dilimizi tutmalı ki yalan-yanlış konuşamayalım. Aklımızı tutmalı ki başkaları hakkında kötü şeyler düşünemeyelim. Eğer bunu başaramazsak peygamberimizin bir hadisinde buyurduğu gibi bazıları için orucun sonunda kendilerine açlıktan başka bir şey kalmaz.
Geçen zamanı geri getiremeyiz. Ama toplum olarak yaşadıklarımızdan ders alarak yeni başlangıç yapabiliriz. Bu ramazanı adam gibi yaşayarak, orucumuzu bir adet gibi değil de bir ibadet şuuru içinde tutarak daha kaliteli, daha güvenilir bir toplum oluşturup dünya ve ahiret huzurunu yakalayabiliriz. Bunu başaramazsak daha çok ramazanlar gelip geçer ama biz yerimizde sayarız. Haydi, bu ramazan hep beraber açlık ve susuzlukla bedenimizi küçültürken oluşan takvamızla ruhumuzu büyütelim ve insanlara iyi örnek olalım. Var mısınız? Selam ruhunu büyütenlere olsun.