AHMET ŞİMŞEK ARPADERESİ’NDE.
Bizim çocukluğumuz köyümüzde geçti. Kendimiz uzakta olsak da kopmadık. Bizim nesil geçmiş ile gelecek arasında köprü oldu. Biz harmanı, döveni, kağnıyı, yaylayı, hamuru, çamuru gördük. Şimdide teknolojinin hızlı gelişmesiyle, Cep telefonu, görüntülü telefonu, bilgisayarı, interneti, ışınlamayı görüyoruz. Memleketimiz güzel vatanımızın havasını soluyarak, dağınba bayırında, bağında, bahçesinde koyun, kuzu, kömüş, inek, güderek, yaylaların soğuk sularını içerek, yaylalarda mantar toplayarak, ebemizin, dedemizin dizinin dibinde şefkatle kucaklamaları ile büyüdük, Çünkü anamız babamız ve akrabalarımız köyde yaşıyorlardı. Şimdi imtihan başladı. Anamız ve babamız hakkın rahmetine kavuştu. Ama Ben inanıyorum ki onların ruhu hala o evimizin önünde, bayramda ellerini öptürmeye bekliyorlar. Babam şimdi bostana geçip en güzel elmaları, armutları töngellleri toplamış, cevizi ceplerine doldurmuş torunlarına vermek için bekliyor. ”Oğlum neredesiniz insan bir arar telefon eder. Öldük diye ayaklarınız buradan niye kesiliyor diyor sanki. Bedenimiz ölse bile biz buradayız oğul. Ananız sütlüyü, kara yuvarlak un helvasını, Sini böreğini yaptı, gelin oturun şu sofra başına diyor. hepiniz bir arada öpün elimi” diyor.
Hey gidi çetenin Üseyin nerede kaldı Hacıahmet dayının dönemi, Kömüşler- Kömüş öküzleri, demir zelveler, kağnılar, etraftaki akrabaların. Biliyorum her bayramda olduğu gibi her zaman sizlerin ruhları köyümüzde, bağımızda, bahçemizde, düzlerdeki tarlalarımızda, Faravga’daki bayır bacak tarlalarımızda geziyor. Bunu biliyorum, hissediyorum. Sevgili Köyümün Güzel insanları biz bu ruhla yaşadık, yaşatmaya çalışıyoruz. Köy iki kuru toprak iki dere , iki tepeden ibaret değil. Bunu bilesiniz. Üç evladım var. Cümlesiyle Allah bağışlasın. Onları Köyüne, vatanına sevdalı yetiştirmeye çalışıyorum. 7 yaşında küçük bir evladım var, evde bilgisayarın başına oturunca baba çabuk köyümüzü aç diye köyümüzün sitesini açtırıyor. Ondan ben büyük dersler alıyorum. Keşke şu çocuktaki köy sevdasının yarısı bende olsa diyorum. Belki köyün ne demek olduğunu bile bilmez. Boş mekanlar bile olsa İmkanlar çerçevesinde gitmeye, götürmeye çalıştım. Sırf memleketini, öz vatanını unutmasınlar, büyüklerini tanısınlar diye, emmioğlum Savaş Şimşeğin dediği gibi bir şey anlamasalar da, küçük diye es geçmeyelim. O Çocuklar geleceğimiz, Arpaderesi’nin, atalarına Fatiha okuyan hayırlı evlatları olacaklar. O küçücük çocuklarımıza öyle bir sevgi ve köyümüze hasreti aşılayalım ki gidemesek de onların küçücük beyinlerine kazıyalım. O küçükken bizlerin beyinlerine kazınan Sılayı Rahim sevdası bir türlü unutulmuyor bak. İnşallah ilk fırsatta köyümüze koşacağım. Ama Köyümün güzel insanlarından şunu istiyorum. çeşitli bahanelerle , (Ona kızdım, buna darıldım. Ahmet Şimşek bana şunu dedi, Mehmet bana bunu dedi, gözün üstünde kaşın var gibi) birbirimizden kopmayalım. Bakın Bizim ortak bir birliğimiz var. Aynı topraklar üstünde doğup büyüyen Oranın havasını teneffüs eden büyüklerimiz atalarımız var. Belki Köyün adını sadece duyan kardeşlerimiz fırsat buldukça köye ve köyümüzün insanlarına, Köyümüzün sesi olan Arpaderesikoyu.com adındaki sitesine koşuyor. Bu bizlere ders olsun ve Atalarımızın kemiklerini sızlatmayalım olur mu. Kusurlarımızı Rabbimin rahmeti gibi örtelim. Birbirimizin kusurlarına bakmayalım. Mevlana gibi Cihanşümul olalım. Herkesi ama herkesi, kardeşlerimizi, Büyüklerimizi, küçüklerimizi bağrımıza basalım. Hani unutup da yeniden gündeme getirdiğimiz, güzel geleneğimiz Cami önüne sofra çıkarma gibi güzel geleneğimizi yaşattığımız gibi, kardeşliğimizi de tekrar yaşatalım.
Saygılar,
AHMET ŞİMŞEK – KÖSE YAZISI