HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI
Özellikle yaşlı insanlardan eski bayramların özlemini duymuşsunuzdur. Bayramlar değişmediğine göre değişen insan mıdır yoksa zaman mı? Bildiğimiz gibi zaman bir ırmak gibi durmadan akıp gidiyor. Beraberinde pek çok şeyi de alıp götürüyor. Zamanın ruhuna uyabilmek için çok da engel olamıyoruz. Yine de her zaman bayramları amacına uygun yaşayabilmek için bir sebep bulabiliriz. İçinde yaşadığımız mekân tek düze olmadığı gibi zaman da tek düze değildir. Allah, bazı mekânları diğerlerine göre üstün yarattığı gibi bazı zamanları da diğerlerine nazaran üstün yaratmıştır. Bu bizi zaman ve mekânın tek düzeliğinden kurtarır. Nerede o eski bayramlar diye özlemle yâd edip ah etmek yerine bu günleri de yapacağımız etkinliklerle güzelleştirebiliriz. Sevinmek istiyorsak önce başkalarını sevindirmeliyiz. Sadece bizim mutlu olmamız yetmez. Mutluluğu paylaşarak çoğaltabiliriz. Peygamberimiz bir bayram sabahı Mescidi nebide bayram namazını kıldırmış, ashabıyla bayramlaşmış ve evine gidiyordu. Yolda bayram coşkusuyla oynayan çocukları görünce çok mutlu oldu. Bir anda bir duvarın dibinde o çocuklara katılmayan ve ağlamakta olan başka bir çocuk görünce hemen onun yanına gitti ve onunla konuşmaya başladı. Çocuğa niçin arkadaşlarına katılmadığını ve ağladığını sordu. Çocuk peygamberimize şu cevabı verdi: ‘’o çocukların anne ve babaları var. Onlara güzel elbiseler aldılar ve karınları tok. Benim babam savaşta şehit oldu. Annem ise başkasıyla evlendi. Benim güzel elbiselerim yok ve karnım aç. Ben onlar gibi nasıl eğlenebilirim.’’ Deyince peygamberimiz duygulanarak çocuğun elinden tutarak evine götürdü. Önce çocuğun karnını doyurdular. Daha sonra ona güzel elbiseler giydirdiler. Daha sonra çocukla konuşmaya başlayan peygamberimiz onu teselli ederken ona dedi ki ; Hz Ali baban, Hz Fatıma annen, Hasan ve Hüseyin kardeşlerin ve Hz Muhammed de deden olsun ister misin deyince çocuk nerede ve kimin yanında olduğunu anladı ve bu sefer sevinçten ağlamaya başladı.
Aynen burada olduğu gibi biz de eski bayramlar tadında bir bayram yaşamak istiyorsak bir yetim ve ya öksüzü mutlu edebiliriz. Ve ya bir hastanın ,bir yaşlının, bir garibanın ziyaretiyle duasını alabiliriz. Oturduğumuz yerde hiçbir gayret göstermeden nerde o eski bayramlar diye ah edersek hiçbir yararı olmaz. Unutmayın kaderiniz kendi ellerinizle yaptıklarınızla şekillenecektir.